Temmuz sonunda BRICS zirvesine katılan ve Türkiye’nin de üye yapılması talebini ileten AKP şefi Tayyip Erdoğan, önceki gün 100 günlük eylem planını açıklarken de “Çin’den borçlanma” vurgusu yaptı. ABD ve NATO ile ekonomik, siyasi ve güvenlik alanlarında işbirliğinin geliştirilmesi hedefinin de yer aldığı eylem planında, Çin’e yönelik vurgu farklı yönlere çekilerek tartışma konusu edildi. Türkiye kapitalizminin “Batı’ya karşı BRICS’e yöneldiği” iddiaları yine gündem oldu.
Bu iddialara karşın, Türkiye’nin BRICS ülkeleriyle kurduğu ticari ilişkilerde sırtına yüklenen ekonomik dengesizlik dikkat çekiyor. Türkiye’nin ithalatında ilk sırada yer alan Çin ve Rusya, Türkiye’ye sermaye ve finans kaynağı yaratmada AB ve ABD’ye kıyasla çok geride kalıyor.
BRICS ile ticaret, dış açığın yarısını aşıyor
Cumhuriyet’ten Emre Deveci’nin haberine göre, Türkiye’nin son dönemde Rusya ve Çin ile siyasi ve ekonomik ilişkileri gelişse de, kısa vadede BRICS’in Türkiye için ABD ve AB’nin yerini alması zor. Türkiye, BRICS ülkelerine karşı 2017’de 40 milyar dolar ticaret açığı verdi. Bu rakam, Türkiye’nin 2017’deki toplam dış ticaret açığının yüzde 51’ine denk.
Çin ve Rusya Türkiye’nin sadece ithalatında başta
Çin, Türkiye’nin toplam ithalatında birinci sırada ancak ihracatında 15. sırada yer alıyor. Türkiye’de toplam yabancı doğrudan yatırım stoku içinde AB’nin payı yüzde 68 iken, Çin’in payı sadece yüzde 0.8. Türkiye’nin ihracatında AB’nin payı yüzde 47 iken, Çin’in payı yüzde 1.8, Rusya’nın payı ise yüzde 1.7. Borsa İstanbul’daki yabancı yatırımcılar içinde ABD’nin payı yüzde 32 iken, Çin ve Rusya’nın bu alanda ciddi bir yatırımı bulunmuyor.