Boğaziçi Üniversitesi’nde rektörlük binası önünde gerçekleştirilen protestolara destek vermeleri gerekçe gösterilerek kampüse girişleri yasaklanan emekli akademisyenler karara karşı toplu dava açtı.
Kartları alınan akademisyenlerin sadece kampüse girişleri değil araştırmalarında faydalanabilecekleri kütüphaneye erişimleri de engelleniyor.
Öğretim üyeleri gerekçelerini mahkemeye verdikleri dilekçede şu ifadelerle açıkladı:
“Anayasanın 130. maddesi üniversitelerin "özgür ve özerk" olduğunu söylemektedir. Boğaziçi’nde ise mevcut idare her gün farklı konularda anayasayı defalarca çiğnemektedir. Anayasa maddesini ‘Üniversite değil, Rektör özgür ve özerktir, kurumu dilediği gibi yönetir’ şeklinde anlayan bir idare ile karşı karşıyayız.
Boğaziçi hocası, öğrencisi, mezunu ve çalışanlarıyla bir bütündür. Camianın görüşü ve rızası olmadan ve siyasi saiklerle rektör atanmasının ne kadar sakıncalı olduğu Boğaziçi'nde Ocak 2021'den beri yaşananlarla açıkça ortaya çıkmıştır.
Özgür ve özerk üniversite ne yönde gelişmek istediğinin kararını verebilen üniversitedir. Üniversitenin eğitim politikası ve imkanları, gelişme hedefleri gözetilmeden bir gecede iki fakülte ve bir enstitü açılması üniversitenin özerkliğine vurulan bir darbe olmuştur.
Bölüm Başkanları ve Dekanlar, enstitü müdürleri ‘rektörün adamları’ değil, seçilerek göreve gelen, birimlerinin görüşlerini üst kurullarda temsil eden akademisyenlerdir. Aksi takdirde ortaya çıkan ‘biat’ kültürünün akademik kültürle alakası olmayacağı aşikardır.
Üniversitenin kalitesini korumada ve artırmada en önemli husus değerli akademisyenlerin üniversiteye kazandırılmasıdır. Boğaziçi'nin bunun için uzun yıllar boyunca başarıyla oluşturduğu gelenek ve filtreler vardır. Bölüm ve fakülte kurullarının kararlarına, açık ve net itirazlarına karşın ‘paraşüt’ tabir edilen, ve rektörün keyfi kararlarıyla atanan hocalarla Boğaziçi akademik açıdan bozulmaktadır.”
Açıklamanın devamında şunlar ifade edildi:
“İşin özeti Boğaziçi'ne kapsamlı bir ‘ele geçirme’ harekatı uygulanmaktadır. Bu güzide üniversiteye hayatının yıllarını ve emeğini vermiş olan bizler başımızı başka yöne çeviremezdik, görmezden gelemezdik. Katıldığımız sessiz protesto sembolik olarak yönetime ‘yanlış yapıyorsun, düzelt’ demektir.”