Boğaziçi Üniversitesi’nde Güney Kampüs ve çevresinin yapılaşmaya açılmasına neden olacak karar, mahkeme tarafından bir kez daha reddedildi.
Üniversitedeki 36 akademisyenin toplu olarak açtığı davaya bakan İstanbul 14. İdare Mahkemesi, arazinin sit alanı statüsünün düşürülmesinin “hem kampüs bütünlüğünü hem de Boğaziçi sisteminin doğal bütünlüğünü olumsuz etkileyeceği” sonucuna vardı.
Boğaziçi Üniversitesi ve Yakın Çevresi Doğal Sit Alanının koruma statülerinin yeniden belirlenmesine dair karar 7 Eylül 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın onay verdiği değişiklikle daha önce bütün olarak koruma altında olan arazi iki ayrı bölüme ayrılmış ve koruma dereceleri düşürülmüştü. Arazinin 205 bin metrekarelik alanı “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” ve 217 bin metrekarelik alan ise “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak tescil edilmişti. Nitelikli Doğal Koruma Alanı’nda iskele, balıkçı barınağı, bekçi kulübesi, park, rekreaktif alanlar, atıksu arıtma tesisi, kanalizasyon şebekesi, enerji nakil hattı, trafo, ulaşım hattı, açık otopark ve teleferik gibi yapılaşmalara izin veriliyor.
Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’nda ise bütün bunlara ek olarak turizm tesisleri ve daha büyük ölçekli yapılaşma faaliyetlerinin önü açılıyor. Söz konusu kararın Boğaziçi arazisinin ekolojik ve tarihi yapısına tehdit oluşturacağını belirten Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED), Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri ve Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi konuyu yargıya taşımıştı. Geçtiğimiz haftalarda BÜMED’in açtığı davayı sonuçlandıran mahkeme, arazinin koruma statüsünün düşürülmesinde hukuka uygunluk bulunmadığını belirtmişti. Son olarak Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin açtığı dava da karara bağlandı. Kararda “arazinin iki farklı sit derecelendirilmesi ile birbirinden ayrı tutulmasının bilimsel bir dayanağının olmadığı” belirtildi.