Veysel Akgül yoldaşın cenaze töreninde, aynı zamanda yoldaşı da olan oğlu tarafından yapılan konuşma…
Babam Veysel, yoldaşım Veysel
Bizimle her zaman eşit bir ilişki kurdun. Annemle sevgiye ve saygıya dayalı bir ilişkiniz vardı. Annemi hep sevdin ve değer verdin. Sizi örnek aldım kendime.
Devrimci olan birçok insan çevremizde senin gibi değil bu konuda. Benimle maç izlerdin, aslında pek sevmezdin futbolu. Ama sırf ben sevdiğim için izlerdin, ilgilenirdin. Hangi takımı tuttuğunu sorduklarında, Beşiktaş derdin. Halbuki bir tek oyuncusunu bile tanımazdın. Sırf heyecanımı ve ilgi alanımı paylaşmak için yapardın bunu.
Bahçeni, toprağı çok severdin. “Hüdavendigar Cennet Bahçesi” derdin, gülerdik. Sadece insanlar değil, doğadaki tüm canlılar senin için değerliydi. Bir sineğin fotoğrafını çektiğini hatırlarım.
Her baba gibi, bizim için en güzeli, en iyisini isterdin
İkimiz de inatçıydık seninle. Ben daha çok anneci gibi dursam da seninle aramızda sandığımızdan daha büyüktü sevgimiz. Duygularımızı birbirimize söylemekte ikimiz de zorlanırdık.
Erkek egemen bir rol vermedin bana. Çünkü sen de öyle değildin. Bunu herkes bilir. Ben bazen delikanlıca, kadınlara karşı cinsiyetçi tepkiler verdiğimde veya kız kardeşime karşı bu tür tavırlar sergilediğimde, beni feodal olmakla eleştirirdin. Oysa genelde tersi olur.
Başka o kadar çok şey öğrettin ki…
Şimdi daha çok fark etmeye başladım, devrimci olmanın ne demek olduğunu. Paylaşmayı ve eşitliği öğrendim senden.
Doğruyu ve yanlışı ayırmayı öğrendim. Okumayı sevdirdin. Şiirleri sevdirdin. Sorumluluk almayı öğrendim. Benden geçmişini sormamı isterdin. Çok anlatırdın bana gençliğini, devrimciliğe yeni başladığın zamanlarını, köyünü anlatırdın. Ailenin cezaevine girdiğini…
Şimdi bana biyolojik aileden daha büyük bir aile bıraktın. Büyük ailem olmasaydı, senin acını atlatamazdım ve seni sonsuzluğa uğurlayamazdım. Devrimciler ölmez çünkü.
Bu benim için bir onurdur, büyük bir şanstır. Bugün burada yoldaşlarımızla olabiliyorsam, acımı paylaşabiliyorsam, senin sayende bu.
Gerçekten takip etmekte çok zorlandım seni. Benim hatamdı, toyluğumdu belki biraz. Kendimi yeterince geliştiremedim belki. Kendimi her zaman biraz yetersiz hissettim senin karşında. Seni yeterince anlamakta zorlandım. Sen hep beni yukarıya çekmek istedin. Yeterince seni dinleyemedim, anlayamadım. Kendini kapatan bendim.
Kendim olmak istedim. Kendi tarzımı oturtmak, kendi yolumu bulmak istedim. Senin de buna saygın vardı. Anladım ki, senin değerlerine sahip çıkmak demek, iradene, dürüstlüğüne, devrimciliğine ve örgütlülükte ısrarına sahip çıkmak demektir. Benim için seni yaşatmak budur.
Şiiri sevdirdin bana her şeyden önce. Özel bir çaban vardı hep. Her kelimenin anlamını anlatırdın. Devrimci ahlak, devrimci kişilik ve onurlu bir yaşamı miras olarak bıraktın bana. O yüzden gururluyum ve başım dik.
Her etkinlik öncesi, erkenden başlayan gözlerindeki sevinci ve heyecanı hiç unutmayacağım.
30 yıldır yere düşürmediğin kızıl bayrağını, onurla taşıyacağıma söz veriyorum.
Bana bıraktığın temiz ve onurlu isim için sana minnettarım.
Oğlun Öncel