AKP iktidarının şefi Erdoğan yandaş medyaya “yılın en”leri ödüllerini dağıtırken basın özgürlüğü konusunda gerçekleri tersyüz eden bir konuşma yaptı. Bir kasabın “ben veganım” şeklinde konuşması daha gerçekçi olurdu. Çünkü basın özgürlüğünü hoyratça ortadan kaldıran iktidarın şefi, tek adamı Tayyip Erdoğan’dır. Freedom House’un Dünya Özgürlük Raporu’nda Türkiye’nin yıllardır son sıralarda yer almasının birinci dereceden sorumlusu olan bir rejimin başı, “basın özgürlüğü” üzerine ‘serbest atış’ konuşma yapmakta mahsur görmüyor.
Basın özgürlüğünde Türkiye 195 ülke içinde 146. sırada
Helikopterden atılan iki köylünün fotoğrafını çeken ve Kemal Kurkut’un katledildiği fotoğrafı çeken gazetecileri yargılayan Türk devleti, basın özgürlüğü alanında dünya sıralamasında gerideki ülkelerden biridir. Freedom House’un Dünya Basın Özgürlüğü 2021 raporunda yer alan 195 ülke içinde Türkiye 146. sırada.
Freedom House’a göre son 10 yıl içinde toplam 31 puan kaybeden Türkiye, Afrika ülkesi Mali’den sonra dünyada özgürlüklerin en çok gerilediği ülkedir. Bu hızlı geri savruluş, her alanda olduğu gibi basın özgürlüğü alanında da gelinen aşamanın ne kadar vahim olduğunu gösteriyor.
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın raporları da durumun vahametini gösteriyor. Raporlarda sürekli saldırıya uğrayan, gözaltına alınan, yargılanan, tutuklanan gazetecilerin listeleri yer alıyor. Gazeteciler haberleri nedeniyle çeteleşen rejimin tetikçileri tarafından saldırıya uğruyor, gözaltına alınıyor, yargılanıyor, tutuklanıyor. Basın özgürlüğüne bu denli hoyratça saldıran iktidarın şefinin basın özgürlüğünden söz etmesi abesle iştigalden başka bir şey değildir.
AKP’nin basın özgürlüğü ve yılın en yandaşları!
Tayyip Erdoğan Anadolu Yayıncılar Derneği’nin ödül töreninde yaptığı konuşmada “Siyasi hayatımız boyunca hep yakın mesai içinde olduğumuz basınımızla” ifadelerini kullanarak hem derneğin hem ödüllerin verildiği “gazeteci” kılıklı tetikçilerin yandaşlığını vurguluyor. “Anadolu basını, demokrasinin beslenmesi ve sağlıklı işlenmesi bakımından hayati öneme sahiptir” lafları eden AKP şefi, basın özgürlüğünün çerçevesini şöyle çiziyor:
“Doğru ve hakikatli bir kanaatin beslediği demokrasi kültürü, milli iradenin üstünlüğünü güçlü bir şekilde korunmasının da temel şartıdır. Genel olarak basın, özellikle de Anadolu basını, işte bu yönüyle de mutlaka desteklenmesi ve teşvik edilmesi gereken bir vazife görüyor.”
AKP “milli iradeyi”, devleti kendinde cisimleştiriyor. Tayyip Erdoğan, “basın özgürlüğü” lafını ederken, saray rejimi için tetikçilik yapan “besleme gazeteci” tipinin verilen emirleri uygulamasını kast ediyor olmalı. Zira AKP şefi, mafyatik saray rejimine biat etmeyen gazetecileri “gazeteci sıfatlı haysiyet cellatları” ilan ederek, linç için organize edilen güruhlara hedef gösteren kişidir aynı zamanda.
Yılın “en”leri ödüllerini alanların listesi, ancak saray dalkavuklarının ödüllendirildiğini gösteriyor. Zaten verilen gazetecilik ödülü değil, dalkavukluk yarışında dereceye girenlerin ödüllendirilmesidir.
“- Yılın Ankara temsilcisi – Zafer Şahin- KANAL D- Yılın köşe yazarı- Abdulkadir Selvi- Hürriyet gazetesi- Yılın en iyi kitabı – Hilal Kaplan – Ailenin Adı Yok- Yılın muhabiri- Lamia Ayhan- A Haber - Yılın gazetesi- Türkgün – Mehmet Müftüoğlu - Yılın tv yöneticisi- DR. Zahid Akman – KANAL 7”
Perinçekçi dalkavukların desteklediği AKP-MHP rejiminin “en”leri işte bu türden saray şaklabanlarından oluşuyor. Saraya biat etmeyen gazetecileri hapse tıkayan rejim, saray dalkavukluğunu ise ödüllendiriyor. “Yılın en dalkavukları”na ödül veren kişi, onuruyla gazetecilik yapmakta direnenlere karşı ise derin bir kin besliyor. Bu riyakar zorbalık, sermayenin dinci-faşist temsilcilerinin karakteristik özelliklerinden biridir.
H. Ortakçı