MEB 21 Eylül’de okullarda yüz yüze eğitim verileceğini duyurdu. Eylül ayının başından bu yana koronavirüse yakalananların ve yaşamını yitirenlerin sayısında artış yaşanması, verilen bu karar hakkında ciddi tartışmalara yol açtı. MEB, aldığı kararlarda öğrencilere ve velilere sormadan hareket ederken, toplumda oluşan tepkiler sonucu yüzünü öğrenci ve velilere “sözde” dönmek zorunda kaldı. Son olarak okul öncesi ve 1. sınıf öğrencileri için yüz yüze eğitimin verileceği kararlaştırılırken, öğrencilerin okula gönderilip gönderilmeyeceği inisiyatifini ailelere bırakan MEB, sorumluluğu ailelere yükleme hedefinde. Bu doğrultuda, velilere sözleşme imzalatılacağı da kamuoyuna yansıdı.
AKP iktidarı, salgının Türkiye’de görülmeye başlamasıyla birlikte eğitim kurumlarının kapatılması kararını almıştı. Ardından, henüz uzaktan eğitim için alt yapı oluşturulmadan eğitime uzaktan devam edileceği açıklandı. Uzaktan eğitim döneminde gerekli teknik ihtiyaçlar giderilmediği için öğrencilere ciddi mağduriyetler yaşatıldı. Ancak MEB Bakanı Ziya Selçuk kameralar önüne geçerek, uzaktan eğitimin “başarılı” bir şekilde verildiği üzerine övündü. Oysa kendi açıkladıkları veriler dahi vahim tabloyu gözler önüne sermek için yeterlidir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) verilerine göre koronavirüs sebebiyle gerçekleşen uzaktan eğitim sürecinde kamu okullarında 15 milyon 88 bin 592 öğrenciden yalnızca 7 milyon 383 bin 213 öğrenci EBA’ya girebildi. Öğrencilerin yalnızca yüzde 48,9’u EBA üzerinden verilen uzaktan eğitim derslerine katılabilirken yüzde 51,1’i ise EBA’ya giremedi.
Dünya geneline baktığımızda ise bu süreçte neredeyse bütün ülkelerde eğitim alanında kaos yaşandığını söyleyebiliriz. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) 100 ülkeden topladığı veriler doğrultusunda yaptığı açıklamada, salgın nedeniyle okulların kapanmasının 1,5 milyar çocuğu olumsuz etkilediğini belirtti. UNICEF, her çocuğun uzaktan eğitim için gereken teknoloji ve araçlara erişimi bulunmadığı gibi aynı zamanda bazılarının çalışmaya zorlandığına da dikkat çekti. Dünya genelinde en az 463 milyon çocuğun Covid-19 salgını döneminde uzaktan eğitime erişimi olmadığını vurguladı.
Eğitimde yaşanan kaos ortadayken, MEB şimdi de bu kaosun yaratacağı yeni sorunların sorumluluğunu öğrenci ve velilere yıkma hedefinde. Yüz yüze verilecek eğitimde, isteyen velilerin mazeret bildirmesi durumunda çocuklarını okula göndermeyebilecekleri açıklandı. Kimi ailelerin çocuklarının eğitimlerini evde devam ettirebilme imkânı varken, birçok aile ise imkansızlıktan kaynaklı çocuğunu okula göndermek zorunda kalacak. Göndermek istemezse, bu kez de çocuğunun eğitim alamama sorumluluğu kendi üzerinde olacak. Uzaktan verilen eğitimin niteliksizliği ortadayken, alınan bu karar ile birlikte eğitimdeki belirsizlik, yaşanılan kaosu derinleştirecek. Eğitim en temel hakken ve herkes için nitelikli ve ulaşılabilir olması gerekirken, bu haliyle AKP iktidarı tarafından eğitim hakkının gasp edildiği bir kez daha görülmüş oldu.
P. Sevra