‘90’lı yıllarda devrimci örgütlerin güç kazanmasının verdiği tedirginlik ve kapitalist sistemin derinleşen kriz dinamikleri, sermaye devletini bir kez daha katliam politikasına yönlendirdi.
12 Mart 1995’te Alevi ve Kürt emekçilerin yoğun olduğu Gazi Mahallesi’nde kahvelere çalıntı bir araçtan ateş açıldı ve bir Alevi dedesi öldürüldü. Bunun üzerine halk sokağa döküldü ve karakola doğru yürüyüşe geçti. Karakoldan kitlenin üzerine ateş açılarak 17 kişi katledildi. Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi’nde de gerçekleştirilen eş zamanlı eylemlere polis saldırdı ve 5 kişi katledildi.
Devletin kolluk güçleriyle başlattığı saldırılar katillerin aklanması, dönemin milletvekili, bakan ve polislerinin terfi ettirilmesiyle devam etti.
Gazi Mahallesi bu katliam kadar, katliamların karşısında ortaya koyduğu direnişle de anılmaktadır. Gazi’de ve birçok semtte katliama karşı günlerce süren bir direniş gerçekleştirildi. Gazi katliamı ve direnişi işçi ve emekçilerin düzene karşı öfkesinin bir resmi olarak tarihe geçti.