Sınav skandalları, eşitsizlik, geleceksizlik…

Gençliğin tek seçeneği mücadele!

Elemeci sınavların olmadığı, eşit, parasız, bilimsel, anadilde bir eğitim ve insanca yaşayabileceğimiz eşit ve özgür bir dünya için gençliğin tek seçeneği örgütlenmektir!

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 25 Haziran 2021
  • 17:45

Bu seneki Liselere Geçiş Sınavı’na (LGS) 1 milyon 243 bin 801 öğrenci katıldı. Sınavın ardından çok sayıda sorunun özel bir yayınevince basılan deneme testlerindeki sorularla “benzer” olduğu ortaya çıktı. Söz konusu benzerlik özellikle matematik alanında daha yoğundu. Eğitim uzmanları bu seneki matematik testindeki soruların zorluk seviyelerinin de çok yüksek olduğunu belirttiler. Soruları sosyal medya hesabından paylaşan çok sayıda matematik öğretmeni, “Bizim bile kolaylıkla çözemeyeceğimiz sorular neden yüz yüze eğitimden uzak kalan öğrencilere soruldu?” sorunu yönelttiler. Veliler “Çocuklarımızın geleceği ile oynamayın!” diyerek duruma tepki gösterip iddiaların araştırılmasını talep ettiler. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise mantıklı hiçbir açıklamada bulunmadığı, keza sorunu çözen bir adım atmadığı halde “iddialar” karşısında ispat istedi.

CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, TBMM’de Ziya Selçuk’a durum ile ilgili 5 soru yöneltti. CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya ise LGS’de sınav güvenliğini sağlayamama, sınav sorularının çalınması, sınava girme hakkının engellenmesi, eğitimde fırsat eşitliğini engelleme suçundan Milli Eğitim Bakanı Selçuk, Kırıkkale İl Milli Eğitim Şube Müdür Yardımcısı Aygün ile sınav güvenliğini sağlamayan, sınavda usulsüzlük yapan, sınava girme hakkını engelleyen kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu.

Türkiye’de sınav skandallarına ilk defa şahit olmuyoruz. 2011 yılında, Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) rakamsal cevapları olan sorularda şifreleme yöntemiyle kopya uygulandığı ortaya çıkmış, sınavın iptal edilmesini isteyen ve hakları için sokaklara dökülen öğrenciler eylemler gerçekleştirmişti. Onlarca şehirde binlerce liseli eş zamanlı eylemler düzenledi. Bu sene ise LGS’de yaşanan durumun ardından binlerce öğrenci “Sınav iptal edilsin!” diyerek tepkilerini sosyal medyada dile getirdi. Ancak bulundukları koltuklarda aymazca oturan kişiler için bu durum herhangi bir basınç dahi yaratmadı.

Sınavlar gençliğe gelecek kapısı olarak lanse ediliyor ancak tamamen elemeciliğe dayanıyor. Bu sistemle gençlerin yarış atı misali rekabete itilmesi sağlanıyor. Ayrıca yıllar süren eğitimin sonucunun 3 saatlik beşer şıklı bir testle belirlenmesi gibi sorunlu bir yöntemi ifade ediyor. Öğrencilerin yetenekleri ve ilgi alanları yok sayılarak, milyonlarca gencin geleceği karartılıyor. Üstelik paralı eğitim uygulamalarında yaşanan artış, hatta gelinen noktada parası olanın okuyabildiği parası olmayanın ise okumamakta “özgür” olduğu bu düzende, sınavlar verili eşitsizliği daha da pekiştiriyor.

LGS sınavı haricinde yapılan tüm sınavlardan alınan paralar, bu düzende “gelecek kapısının” dahi para ile aralandığını bizlere gösteriyor. Milyonlarca işçi ve emekçiyi açlığa ve yoksulluğa sürükleyen bu düzen, onların çocuklarına da yalnızca geleceksizliği reva görüyor. Son iki senedir gerçekleştirilen sınavlarda ise daha vahim bir durum mevcut. Çünkü öğrenciler verilmeyen eğitimin sınavına girmek zorunda bırakılıyor. Pandemi ile birlikte kapanan ve iki senedir unutulan eğitimde, uzaktan eğitim modeline geçildi. Fakat 8 milyonu aşkın öğrenci eğitime tamamen uzak kaldı, derslerine erişemedi. Göstermelik ve yetersiz tablet dağıtımları dışında hiçbir adım atmayan MEB, bilgisayarı, interneti, televizyonu olmayan çocuklar karşısında sadece 3 maymunu oynadı. Ancak eğitim için 2 sene kapalı kalan okulları sınavlar için açmaktan da geri kalmadılar. Bu tutum milyonlarca gencin sadece geleceğini değil, sağlığının da çalınması anlamına gelmektedir.

Neredeyse her sene değişen sınav sistemi ile yap-boz haline getirilen, dinci-gerici uygulamalar sonucunda bilimselliği tümüyle ortadan kaldıran bir eğitimden olumlu sonuçlar beklemek zaten hayal olur. Her sene sınavların ardından açıklanan “sınav başarı ortalamaları” ise sınıfta kalan eğitim sistemini gözler önüne seriyor. Barajı geçemeyen öğrenci sayısındaki artış, soruları çözme oranlarında yaşanan azalmalar, eğitim sisteminin gittikçe daha da niteliksiz bir hale geldiğini kanıtlıyor.

Artık gençliğin daha fazla sorgulaması, yıllardır kendisine dayatılan bu uygulamayı irdelemesi ve yarattığı eşitsizliği görüp harekete geçmesi gerekiyor. Eğitimin her kademesinin ticarileşmesine, müfredatın giderek gericileştirilmesi ve niteliksiz hale getirilmesine karşı daha fazla ses çıkarmak zorundayız. Gerçekleştirilen her sınav, gelecekleri çalınan milyonlarca genç anlamına geliyor.

Gençliğin geleceği, ne 5 şık arasında ne de 3 saatlik sınavlardadır. Gençliğin geleceği mücadelededir! Gençliğin tek seçeneği, tıpkı 2011’de sınav skandallarına karşı sokaklara dökülüp haklarını arayan binlerce gencin yaptığını yapmaktır. Elemeci sınavların olmadığı, eşit, parasız, bilimsel, anadilde bir eğitim ve insanca yaşayabileceğimiz eşit ve özgür bir dünya için gençliğin tek seçeneği örgütlenmektir!

M. Nevra