Elemeci sınava dayalı eğitim sistemi yine sınıfta kaldı

İktidar temsilcilerinin, aldıkları her kararla, gençliğe koyu bir geleceksizlikten başka bir şey sunmadıkları bir kez daha görülmektedir.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 24 Mayıs 2021
  • 22:05

Millî Eğitim Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde ikinci dönem sınav takvimini açıkladı. Buna göre, ortaöğretim, hazırlık, 9, 10 ve 11. sınıflarda ikinci dönem sınavına katılıp katılmamak, “öğrencinin isteğine bağlı” olacak. İki dönem sınavı tamamlanan 12. sınıflar ise sınava girmeyecek. Sınava katılmayan öğrenciler için birinci dönem sınav sonucu geçerli olacak ve ikinci dönem sınavına giren öğrenci, aldığı notu beğenmezse birinci dönem notunun geçerli kabul edilmesini isteyebilecek. MEB’in yapmayı düşündüğü sınavlar, sınıf geçmede kullanılacak.

Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, uzaktan eğitim süreci boyunca aldıkları her kararı sosyal medya hesabında “süslü” cümleler kullanarak, uzaktan eğitimde sorun yok“muş” gibi yaparak paylaştı. Son olarak ikinci dönem için alınan kararları da şu paylaşımla açıkladı: “Gençler selam! Liselerde sınavlar iptal demeyelim de yeniden düzenlendi, diyelim. Ekteki görselde sorularınızın cevabını bulabilirsiniz. Tamamsa göz kırpın…” Sonuna da gülücük emojisini eklemeyi de unutmadı.

Uzaktan eğitim süreci boyunca eğitim sisteminde birçok kez değişiklik yapılması, eğitimde yaşanan ve giderek daha fazla büyüyen kaosu gözler önüne sermektedir. Pandemiden önce de özellikle liseye ve üniversiteye geçiş sınavlarında neredeyse her sene değişiklik yapılırken, pandemi dönemi boyunca başta liseye ve üniversiteye geçiş sınavları olmak üzere dönemlik ders sınavlarında dahi birçok kez değişikliğe gidildi. Sınav sisteminde sürekli değişiklikler yapılması, Türkiye’de eğitime, özelinde ise uzaktan eğitime dair güçlü bir altyapının ve planlı bir programın olmadığının göstergesidir.

Pandeminin başından bu yana eğitim alanında alınan her kararda, eğitimin bileşenlerine sorulmadan hareket edildi. Eğitim bileşenlerinin söz ve karar hakkı gasp edildi. Öğrenciler neredeyse her gün bir hastag ile twitter sosyal medyasında eylem yaptılar; seslerini, sözlerini dinlemeyen MEB’e sosyal medyadan seslendiler.

Pandemiyle birlikte fırsat eşitsizliği daha da derinleşirken, bu süreçte 6 milyondan fazla öğrenci uzaktan eğitime erişemedi. Eğitimde fırsat eşitsizliğinin ulaştığı düzey, birçok vesileyle, özellikle de MEB tarafından da rapor halinde sunuldu. Eğitimdeki eşitsizliğin ortadan kalkması için hiçbir adım atmayan MEB’in ve temsil ettiği AKP-MHP iktidarının sınavlar için çözüm olarak sundukları bu karar, eğitimdeki kaosu derinleştirmekten başka bir işe yaramadı. Daha sürecin başındayken birçok ilerici-devrimci kurum ve örgüt, öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun teknik ekipman eksikliğinin giderilmesi gerektiğini, bu yapılmadığı takdirde eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin daha da derinleşeceğini dile getirdi. Eğitimdeki kayıp zaman telafi edilene ve salgın tehlikesi geçene kadar tüm sınavların iptal edilmesi gerektiği, aksi halde öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun mağdur olacağı sıkça vurgulandı. Ancak hiçbir zaman toplumun yararına hareket etmeyen, kendi çıkarları her şeyin başına koyan AKP-MHP iktidarı, söylenenleri ve uyarıları dikkate almadı. Öyle ki, turizmden gelecek dövizlerin hayaliyle yatıp kalkan iktidar ve yandaşları, geçtiğimiz sene üniversiteye geçiş sınavlarının tarihini de turizm sezonuna göre iki kez değiştirdi.

İktidar temsilcilerinin, aldıkları her kararla, gençliğe koyu bir geleceksizlikten başka bir şey sunmadıkları bir kez daha görülmektedir. Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un, sosyal medya hesabından aldıkları kararları duyururken takındığı “samimi” tavır, koca bir ikiyüzlülükten ve sahtekarlıktan başka bir şey değildir. Gençliğin geleceği, iktidardakilerin iki dudağı arasında belirlenemez! Eğitim sisteminin kaosa dönüşmediği, eğitimde fırsat eşitsizliğinin olmadığı, işsizliğinin bu denli yükselmediği bir gelecek, bu düzende mümkün değildir. Öğrencilerin geleceksizliğe karşı tek çıkış yolu vardır: Düzene karşı örgütlü mücadeleyi yükseltmek!