“Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için” şiarıyla düzenlenen Eğitim Hakkı Çalıştayı’nın ilk günü başarıyla gerçekleştirildi. 12 farklı üniversite, 25 farklı fakülte ve Avrupa DGB’den katılım ile gerçekleşen çalıştayda verimli tartışmalar yapıldı.
Çalıştay Devrimci Gençlik Birliği (DGB) adına yapılan açılış konuşması ile başladı. Açılış konuşmasında “Bu iki gün boyunca çalıştayımız kapsamında bir dizi başlıkla eğitim hakkını tartışacağız. Eğitim hakkının bugün yasalarda, anayasalarda ve bir dizi uluslar arası sözleşmede/bildirgede ‘güvence altına alındığı’ söyleniyor” denildi. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden, anayasalardan örnekler verilerek bu hakların kazanılması için toplumsal dönüşümler ve devrimler gerektiği vurgulandı. Eğitimin ne olduğu ve ne olması gerektiği üzerine söylenenlerin yanında sistem ve eğitim bağlantısı vurgulandı. Eğitimin neoliberal dönüşümünden söz eden konuşmada şunlar söylendi:
“Kuşkusuz eğitime dönük saldırıları içinde yaşadığımız kapitalist sistemle birlikte değerlendirmek gerekiyor. Zira kapitalist sistem yıkılmadıkça yani bu düzen yıkılıp yerine sınıfsız, sömürüsüz ve eşit bir düzen kurulmadıkça eğitim hakkında da bir çok alanda da sorunlarımız devam edecektir. Ancak bizler bu sınırlarda ve bu düzende bile daha fazlası için yani daha nitelikli, ulaşılabilir, parasız, eşit ve bilimsel bir eğitim için mücadele etmek gerektiğini biliyoruz.
Ve elbette ki kapitalist düzenin alaşağı edileceği yarınlar yani sınıfsız, sömürüsüz, eşit bir dünya bu sorunları aşmakta büyük adımlar atacak, kalıcı çözümler getirecek. O güne kadar soluğumuzu sıkı tutalım. Birlikteliklerimizi güçlendirelim.”
Açılış konuşmasının ardından moderatör gün planını aktardı ve ilk olarak “Eğitimde Neoliberal Dönüşüm” başlıklı sunuma geçildi. DGB’nin gerçekleştirdiği sunumda neoliberal dönüşüm sürecinin eğitim alanındaki yansıması, üniversitelerdeki sonuçları üzerinden bir aktarım yapıldı. Eğitim sürecinin sektöre dönüşmesi, GATS ve Bologno antlaşması, 12 Eylül ile YÖK’ün kuruluşu, üniversite eğitimin piyasacı dönüşümü üzerine iyi bir sunum gerçekleştirildi.
“İş, ekmek-özgürlük ve eşitlik için dövüşenlere düşüyor!”
Ardından “Yükseköğretimde AKP’li yıllar” sunumu ile akademisyen Sibel Özbudun çalıştaya anlamlı bir katkı sundu. İlk olarak üniversitelerde yaşanan sürecin değişim değil “dönüşüm” olduğunu vurguladı. Ardından YÖK’ün bölümleri kapatma nedeni, KHK’lar, rektörlerin atanma koşullarına değindi. Üniversitede yaşanan çürümenin aslında iki temel boyutu olduğunu belirtti. “İlki Nipotiz, eş dost kayırmacılık” dedi ve bu durumu “Ali babanın bir çiftliği var” önermesi ile örneklendirdi. İkincisini ise üniversitelerin dinselleştirilmesi üzerinden örneklendirdi. Boğaziçi’nin dışlanması, Nihat Hatipoğlu’nun üniversiteye alınmasına varana dek canlı örneklendirmelerin olduğu sunum ilgi ile karşılandı.
Sibel Özbudun akademide yaşanan bu saldırı süreci karşısındaki suskunluğu “kuzuların sessizliğine” benzetti. Özbudun sunumunu “Bu mezbahayı bios’u ve emeği savunma amaçlı bilim üreten ve aktaran özgür, özerk, seküler, bilimsel, kamusal kendiliklere dönüştürme çabası ise, ekmek-özgürlük ve eşitlik için dövüşenlere düşüyor” sözleriyle tamamladı
“Eğitim sistemi devlet ve ulus için vatandaş, sermaye için nitelikli iş gücü üretecek”
Çalıştayda Fuat Ercan slayt ve sinevizyonlarla desteklediği anlatımı ile nitelikli bir sunum gerçekleştirdi. İlk olarak üniversitelerin tarihsel olarak gelişim sürecini özetledi. Eğitim, öğretim, sermaye, devlet ve siyaset ilişkisine değinen Ercan bu ilişkilerden bir analiz yaptı. Eğitimin nerede durduğu, birey ve toplum arasındaki üç bağlantı yapısı, toplumun yeniden üretimi üzerine açıklamalar yaptı. Dünya Bankası tarafından yapılan bir araştırmaya değinen Ercan, dünyada en çok milli eğitim bakanlıklarının değiştiğini vurguladı. Toplumu oluşturan yapılar, maddi olarak yeniden üretimi, eğitimin koşulları, sermaye birikimi, değerler, devlet sistemi üzerine gelişen anlatımı YÖK’ün evrelere ayrılan sunumu ile ilerledi.
Üniversitelerden vazgeçmemek gerektiğini vurgulayan Ercan, “Sermayenin gelişimi ile AKP’nin gelişimini aynı tutmamak gerekir” dedi. “Ulusların ihtiyaç duyduğu nitelikli emek gücü olduğunu, sermaye bir yatırım alanı olarak üniversite açıyor ancak sermayenin üniversiteye müdahalesi aynı değil” diyen Ercan, sermaye bilim ilişkisi, şirket gibi örgütlenen devlet, öğrenci girişimci, müşteri konumunda, aynı zamanda ürün olduğu vurgusunu ekledi. “Türkiye’deki bilimsel zayıflık sermayeyi de rahatsız ediyor. Eğitimdeki metalaşma öğrenci ile akademisyen mücadelesini birleştiriyor” diyerek sunumunu sonlandırdı.
Sunumların ardından kısa bir ara verildi ve tartışmaya geçildi. Canlı ve verimli tartışmalara sahne olan çalıştayda İletişim Fakültesi’nden bir öğrenci işsizlik, geleceksizlik üzerine konuştu. Siyasal Bilgiler’den bir öğrenci neoliberal dönüşümün geldiği süreci özetledi. Tıp Fakültesi’nde okuyan bir öğrenci tıp eğitiminin niteliksizliği üzerine konuştu. Eğitim Fakültesi’nden bir öğrenci neoliberal dönüşümün yansımaları üzerine konuştu. Hukuk Fakültesi öğrencisi eğitim hakkı üzerine konuştu. Mühendislik Fakültesi öğrencisi neoliberal dönüşümün mühendislik fakültelerine yansıması üzerine konuştu. Başka bir üniversiteli neoliberal dönüşümün siyasi ayağı olarak sol siyasete dönük saldırılar, faşistlere alan açılması üzerine söz aldı. TBMYO’dan bir öğrenci işsizlik noktasında bu meselenin kapitalizmin yapısal sorunu ve dayanağı olduğunu vurguladı. Çalışmak zorunda olan öğrenciler, tutuklu öğrenciler, sosyal bilimlerin gelişimi üzerine konuşan üniversiteliler oldu. Plansız açılan üniversite bölümleri üzerine Gerontoloji bölümünde okuyan bir üniversiteli de söz aldı. Ege Üniversitesi’nde yaşanan yolsuzluk süreci üzerine konuşan üniversiteli de çalıştayın somut kararlar alması gerektiği üzerine vurgu yaptı.
“Dünyada gelişen gençlik hareketi”
Çalıştayın Devamında Avrupa DGB (RJ) tarafından sunum yapıldı. İlk olarak RJ’den gelen selamlama slaytı coşku ile karşılandı. Ardından RJ tarafından gerçekleştirilen sunum ilgi ile dinlendi. Dünyada gelişen gençlik hareketine ilişkin kapsamlı bir değerlendirme içeren sunum canlı bir anlatım ile sunuldu. “Gençlik gelecektir, gelecek her yerde sosyalizme aittir!” sözleri ile biten sunum dünyadaki gelişen gençlik mücadelesinin durumu, yansımaları ve eksikleri üzerine yapılan anlatım ne yapılması gerektiğine dair tartışmalarla bütünlendi.
Çok verimli ve canlı geçen tartışmalarda FFF hareketi ve sınırları tartışıldı. “Var olan çevre sorununa bakış ve güncel olarak ortaya çıkan duruma dair bir politika uygulamak farklı bir durum” vurgusu yapıldı. Bunun yanı sıra Almanya’daki eğitim sisteminin sorunları üzerine, sosyalizm fikrinin gençlik kitleleri içinde prestij kazanması üzerine, deprem ve yaşam hakkı üzerine, kitle hareketleri üzerine tartışıldı.
Ardından yemek arası verildi. Kolektif hazırlanan yemek sonrasında alan toplandı ve tartışmalara devam edildi.
Endüstri 4.0, teknokentler, siber akademi
Çalıştayda Endüstri 4.0, teknokentler ve siber akademi başlıkları üzerine bir sunum yapıldı. Ardından canlı tartışmalar gerçekleştirildi. İTÜ Arıkent örneği, Endüstri 4.0 sanayinin geldiği nokta, bilim kimin elinde olduğu tartışmaları yürütüldü.
Endüstri 4.0 ve teknokentler üzerine ayrıntılı tartışmalar yürütüldü. Teknokentler örnekleri ile tartışıldı. Endüstri 4.0 ise baca temizleme örnekleri ile örneklendirildi. Bunun yanı sıra Endüstri 4.0’a sistem olarak geçmek söz konusu olduğunda kapitalizmin buna engel olacağı tartışmaları yürütüldü.
Toplam tartışmalar özetlenerek çalıştayın birinci günü verimli bir şekilde tamamlandı.
Kızıl Bayrak / İstanbul