İnekleri bizim sağmamızı, kaymağını da sermayeye sunmamızı istiyorlar
Sermaye sözcüleri her fırsatta mesleki eğitimin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Dün “meslek lisesi, memleket meselesi” diyerek altını çizdikleri bu gerçeklik son yıllarda atılan adımlarla pratikte de karşılık buluyor. Meslek liselerine yönlendirmeler, okul-özel sektör iş birlikleri, mesleki eğitim merkezleri, organize sanayi bölgelerine açılan meslek liseleri, sektörel liseler ile sermaye devleti bu alana hayli yatırım yapıyor.
Son toplanan Bakanlar Kurulu’nda da Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk mesleki eğitimin öneminden bahsederken “Herkes üniversiteye gitmek zorunda değil. ‘Okumayan çocuğu meslek lisesine göndereyim’ algısını yıkmalıyız. Dönüşümü sektörle birlikte, istihdam ihtiyacına göre gerçekleştireceğiz. Sanayici bizden nitelikli ara iş gücü istiyor. Herkes üniversiteli olmak zorunda değil. ‘Sen ağa ben ağa, bu inekleri kim sağa’ durumu var yani” dedi.
Yani dertleri ne toplumun ihtiyaçları ne de biz meslek liselilerin ihtiyaçları. Tek dertleri sermaye denen vampiri doyurmak! Kabinelerini bunun için topluyor, yasalarını bunun için hazırlıyorlar, çalışmalarını bu amaca yönelik düzenliyorlar. Devlet; sermayedarların işlerini yürüten bir mekanizma, bizlerse devletin, sermayenin ihtiyaçlarına göre biçimlendirdiği robotlarız! İnekleri biz sağacağız, kaymağını da sermayeye sunacağız. Sanayici ara eleman istiyor ya, biz emekçi çocukları ellerimizde takım çantaları ile meslek liselerinin yolunu tutacağız. Dün cumhurbaşkanı “her üniversite mezunu iş bulmak zorunda değil” diyordu. Bugün bakanı “herkes üniversite okumak zorunda değil” diyor.
Nitelikli eğitim talebimiz yok sayılıyor. Staj ücretlerimiz gasp ediliyor. Teknik açıdan yetersiz okullarda eğitim alıyoruz. Devletin karşılaması gereken eğitim materyallerine yüzlerce lira döküyoruz. Üzerine bir de derslerde ürettiklerimizle döner sermayeyi şişiriyoruz.
Peki ya biz ne yapacağız; uysalca inekleri sağıp kaymağını sermayeye mi sunacağız?
Hayır! Bizleri hiçe sayan, bilimsel-kültürel-sosyal ihtiyaçlarımızı görmezden gelip sadece önündeki makinayı kullanması öğretilen robotlar gibi yetiştiren bu sistemi reddediyoruz. Hayatımızı birilerinin cebini doldurmak için değil de kendi ilgi ve yeteneklerimiz doğrultusunda kurgulayacağımız, okula gitmenin, işe gitmenin bir zorunluluk olmaktan çıkıp yaşamımızın doğal bir parçası haline geleceği o özgür yarınlar için bugünden yan yana geliyoruz.
Sen yoksan bir kişi eksiğiz, haydi sıra arkadaşım Meslek Liseliler Birliği’ne!
(Meslek Liselilerin Sesi’nin Mart 2020 tarihli 21. sayısından alınmıştır...)