İsviçre’de meslek yapan gençlere karşı işlenen suçlar

Anketin geneline bakıldığında, insanın doğasını bozan ciddi sorunların tek başına geri ülkelerde yaşanmadığı bir kez daha doğrulanıyor. Dünyanın birçok yerinde vahşi kapitalizm hüküm sürerken, İsviçre gibi sözde en demokratik, en gelişmiş ülkelerde de sermaye düzeninin yasa, işleyiş ve mantığı egemendir. Dolayısıyla bu düzen ayakta kaldığı sürece hukuksuzluk, adaletsizlik, haksızlık ve suçlar her daim yaşanacaktır.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 18 Ağustos 2019
  • 08:17

İsviçre’nin Unia sendikasının gençlik kolları, 2019 Şubat ve Haziran ayları arasında, “Mesleğin nasıl gidiyor?” başlıklı bir anket gerçekleştirdi. Anketin asıl amacı, işyerlerinde meslek yapan gençlere yönelik sıkça yaşanan fakat yeterince ifşa edilmeyen taciz olaylarının gün yüzüne çıkartılmasıydı. Yapılan ankette ayrıca işyerlerinde fazla çalışma, mobbing, maaş memnuniyeti ve çalışma süreleri gibi sorunlara da yer verildi.

İsviçre çapında gerçekleştirilen ankete, 812 ayrı gençten derlenen cevapların büyük bir kısmı internet aracılığıyla alındı. Anketi cevaplayanların %61’ini kadınlar ve %30’unu erkekler oluştururken, kendisini her iki cinsiyete ait hissetmeyen %9 oranındaki bir kesim de “farklı” şıkını işaretledi. Yine ankete katılan öğrencilerin %28’i birinci sınıf, %22’si ikinci sınıf, %30’u üçüncü sınıflarda okurken, %20’sini meslek eğitimini tamamlamış olanlar oluşturuyor. Yaş ortalamasıysa 19 olarak tahmin ediliyor.

İlk soru cinsel tacizle ilgili sorulmuş. “Hayatınızda hiç cinsel tacize maruz kaldınız mı?” sorusunu, öğrencilerin %70’i hayatlarında en az bir kere maruz kaldıkları şeklinde cevaplayarak, sorunun korkutucu boyutunu gözler önüne seriyor. Cinsel tacizi yaşayan gençlerin üçte biri (%33) olayın işyerinde yaşandığını, öteki üçte biri (%34) okul döneminde tacize uğradığını ve yarısından fazlası da (%54) özel hayatında yaşadığını beyan ediyor. Tacize uğrayanların büyük çoğunluğunu (%80) kadınlar oluştururken, erkeklerin yarısına yakınının da (%48) cinsel tacize maruz kaldığı görülüyor. Bu sonuç sorunun sadece bir kadın sorunu olmadığını da kanıtlamış oluyor.

Bir diğer soruysa mesai saatleri üzerineydi. İsviçre’de bir şirkette meslek yapan liselilerin ancak özel durumlar halinde mesaiye bırakılabileceği yasada yazsa da fiiliyata hiç de buna uyulmadığı görülüyor. Soruları cevaplayan gençlerin üçte ikisi (%63) sürekli veya kısıtlı da olsa mesaiye kaldığını belirtiyor. Liselilerin %31’i işyerinde mobbing vakasına maruz kaldığını ve %42’si ise böyle bir vakaya tanık olduğunu beyan ediyor. Öğrencilerin %70’i sürekli stres halinde olduğunu açıklıyor. Gençlerin %46’sı işyerinde fazla çalışma hissiyatına kapıldığını söylüyor.

İsviçre gibi bir ülke için çok çarpıcı sayılması gereken bu olgular, kapitalist düzende iş hayatına atılmadan önce öğrenim adı altında gerçekleşen meslek eğitimlerinin, aynı zamanda sömürü, baskı ve zor çalışma koşulları demek olduğunu gösteriyor. Bir başka deyişle kapitalist sistemde insanlar çok genç yaşlarda ağır sömürüye maruz bırakılarak, bunu kabullenir hale getiriliyorlar.  

Meslek gören öğrencilerin dörtte biri (%24) çalışma ortamlarından veya çalışma arkadaşlarından memnun olmadıklarını ifade ediyor. Üçte biri (%32) çalışma saatlerinden memnun kalmazken, yaklaşık yarısı (%43) aldığı ücretten memnuniyetsiz.

Son olarak anket üzerine açıklama yapan sendika, meslekte çalışma koşullarının iyileştirmesi için yasal korumanın özellikle çalışma saatleri ve gece mesaisi için uygulanmasını talep ediyor. Cinsel taciz sorununun giderilmesini, net yasal düzenlemelerin yapılması, cinsel istismar karşısında sıfır tolerans politikasının uygulaması, işyerinde ve işyeri dışında bir iletişim servisi yaratılması ve son olarak suç işlemiş olan çalışanlara yaptırım uygulanmasıyla çözülebileceğini öngörüyor.

Anketin geneline bakıldığında, insanın doğasını bozan ciddi sorunların tek başına geri ülkelerde yaşanmadığı bir kez daha doğrulanıyor. Dünyanın birçok yerinde vahşi kapitalizm hüküm sürerken, İsviçre gibi sözde en demokratik, en gelişmiş ülkelerde de sermaye düzeninin yasa, işleyiş ve mantığı egemendir. Dolayısıyla bu düzen ayakta kaldığı sürece hukuksuzluk, adaletsizlik, haksızlık ve suçlar her daim yaşanacaktır. 

Gelecek, umut ve yaşam demek olan gençlerimizi, hayatı inşa etmeyi öğrenmeleri için meslek liselerine gönderiyoruz. Fakat sistemin çürümüş olduğu bir düzende ekonomik, ahlaki ve toplumsal sorunlara kalıcı çözüm bulunması olanaksızdır.

Bizlerin ahlakını, onurunu ve insanlığını ayaklar altına alan sermayedarlara karşı, kendi sınıfsal ahlak, onur ve çıkarlarımız için mücadele etmediğimiz sürece, geleceği temsil eden gençlerimize de hiçbir miras bırakamayız. Birlikten doğan gücümüzü birleştirmediğimiz sürece kölece yaşamaya mahkûm kalacağız.

Güzel günlerimizin ve özgür yarınlarımızın tek güvencesi örgütlü mücadelede yatıyor, geleceğin gençlerine de aşılamamız gereken budur.

Kaynaklar:

- www.unia.ch

- www.lematin.ch