Baskıya, sömürüye, şiddete karşı: Vardık, varız, var olacağız!

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü, küresel ölçekte emperyalist kapitalist sistemin krizlerinin derinleştiği, Türkiye'de ise yaşanan depremlerle sermaye düzeninin emekçilerin üzerine çöktüğü olağanüstü bir dönemde karşılıyoruz. Maraş merkezli depremlerin ardından 11 ili aşkın yerde ciddi yıkımlar meydana geldi. Ne deprem öncesi süreçte önlemler alındı ne de sonrasında arama-kurtarma vb. çalışmalar için bir gayret gösterildi. Sermaye devleti depremin yarattığı yıkımı koca bir felakete dönüştürdü. Yaşanan yıkım hiç kuşkusuz kadınları ve çocukları daha çok etkiledi. Deprem bölgesinde yaşayan kadınlar çok yönlü bir yıkıma maruz kaldı. Hijyen malzemelerine ulaşamamak sağlık sorunlarını beraberinde getirirken, çocuk bakımı ve geçici konaklama alanlarındaki sorumluluklar da başını sokacak bir çadır dahi bulamayan kadının omuzlarına yıkıldı. Çocuklarımız da bu süreçte en ağır sonuçları yaşadı, yaşamaya devam ediyor. Kayıp çocukların akıbeti için devlet tarafından hiçbir şey yapılmazken, çocukların tarikatlara verildiğine dair bilgiler yansıdı. Tablo buyken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık adeta durumu itiraf edercesine “Kayıp çocukların önemli bir kısmının sağlık kuruluşlarında olduğunu varsayıyoruz" açıklamasında bulundu.

Yaşadığımız toprakların en yakıcı sorunlarından biri hiç kuşkusuz kadın sorunudur. AKP iktidarı uyguladığı politikalar ve söylemler ile kadınlara yönelik gerici algı ve baskının, her türlü şiddetin, taciz ve tecavüzün önünü açmaktadır. Neredeyse her yeni güne kadın cinayeti haberleri ile uyanır olduk. Katillerin-tecavüzcülerin iyi hal indirimi almaları, doğrudan cezasız bırakılmaları, kısacası yargı eliyle aklanmaları her olayda yaşanan bir durum haline getirildi.

*** 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, işçi ve emekçi kadınların sömürü düzenine karşı tarihsel mücadelesinin simgesidir. 1910 yılında toplanan II. Enternasyonal’e bağlı Sosyalist Kadınlar Konferans’ında Alman komünist devrimci Clara Zetkin’in önerisi ile 8 Mart’ın, 1800’lerin ikinci yarısı boyunca hakları için mücadele eden, bu mücadeleler içinde büyük bedeller ödeyen kadınların anısına “Uluslararası Kadınlar Günü” olmasına karar verilmiştir.

Emperyalist-kapitalist sistem tarafından “kadınlara hediye alınan gün” olarak içi boşaltılmaya ve sınıfsal-tarihsel özünden arındırılmaya çalışılsa da 8 Mart başta emekçi kadınlar olmak üzere, işçi sınıfının geçmişte verdiği çetin mücadeleler sonucu kazanılan bir gündür. Dolayısıyla işçi sınıfı ve emekçilere, devrim ve sosyalizm mücadelesine aittir.

8 Mart'ta alanlara!

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü mücadele çağrısıdır. Bu çağrıya kulak vermek, harekete geçmek bugün daha yakıcı bir ihtiyaç haline gelmiş bulunuyor. Zira kadın ve erkek emekçiler el ele verip, mücadeleyi büyütüp bu ölüm ve sömürü düzeninden hesap sormadıkça kapitalist barbarlık yaşam hakkımızı ve geleceğimizi ellerimizden almaya devam edecek! 8 Mart'ın tarihsel çağrısına kulak verelim: “Baskıya, sömürüye, şiddete karşı: Vardık, varız, var olacağız!”

Devrimci Gençlik Birliği olarak, başta işçi ve emekçi kadınlar olmak üzere tüm işçileri ve gençleri 8 Mart’ın tarihsel çağrısına kulak vermeye, 8 Mart günü mücadele alanlarında olmaya çağırıyoruz!

Devrimci Gençlik Birliği