1 Mayıs’ın öngünlerinde Devrimci Gençlik Birliği canlı yayın etkinliğinde buluştu. “Özerk demokratik üniversite için mücadeleye! 1 Mayıs’ta alanlara!” şiarıyla gerçekleştirilen canlı yayında öncelikle hazırlanan sinevizyon gösterildi. Ardından DGB temsilcisi programı açıkladı. Üç konu başlığı üzerinden yapılan etkinliğin konu başlıkları şu şekilde açıklandı:
Gençliğin mücadelesinin güncel durumu, 1 Mayıs ve gençliğin mücadele talepleri ve son olarak da direnişçi Sinbo işçisi ve SML Etiket işçisinin konuşması.
Birleşik, kitlesel, militan bir gençlik hareketi için mücadeleye
İlk olarak açılış konuşması yapan DGB temsilcisi, direnişte olan gençlere, işçilere ve kadınların eylemlerine değinerek hareketli süreçlerden geçildiğini ve büyüyen toplumsal öfkeden korkan sermaye devletinin ise 1 Mayıs öncesi bir dizi yasaklar getirdiğini ifade etti. Fakat yasakların karşısında süren 1 Mayıs çalışmalarına ve direnişlere değinerek keyfi yasakların karşısında mücadeleyi sürdürme vurgusunda bulundu.
Boğaziçi eylemleri ve gençlik mücadelesi
Ardından gençliğin mücadelesinin güncel durumuna dair sunuma geçildi. Yapılan sunumda toplumun çeşitli kesimleri üzerinde artan baskı ve yasaklardan bahsedilerek sermaye devletinin tüm saldırılarına karşı süren direniş ve eylemlere değinildi. Boğaziçi direnişi ile birlikte direnişi terörize etme çabasına girişen sermaye devlerinin, süreç boyunca gerçekleştirdiği saldırıları karşısında Boğaziçi Direnişi ’nin toplum tarafından sahiplenilmesinin önüne geçilemediği vurgulandı. Toplumun en dinamik kesimlerini barındıran üniversitelerin, tarih boyunca sermaye devletinin hükümetleri, sözcüleri değişse de her zaman saldırıların ilk odağı olmaktan geri kalmadığı ifade edildi. Boğaziçi Direnişi ile bir süredir politik gençlik öznelerine daralan gençlik mücadelesinin bir ivme kazandığını, bu süreçte politik gençlik öznelerine düşen sorumluluğun da mücadeleyi ortak talepler doğrultusunda birleşik, kitlesel bir şekilde daha da ileriye taşınmasının gerekliliği ve yarınlara kalıcı zeminler bırakılmasına vurgu yapıldı.
“Özerk-demokratik üniversite için 1 Mayıs’a”
Ardından söz alan Ankara DGB Temsilcisi ise “1 Mayıs ve gençliğin mücadele talepleri” üzerine sunum gerçekleştirdi. Yaptığı konuşmada 1 Mayıs gününün tarihçesini anlattı. Son senelerde yasaklanan 1 Mayıs’ın, bu sene de pandemi bahanesiyle yasaklandığını belirtti. Üretimi bir saniye bile durdurmayanların, lebalep kongreler yapanların 1 Mayıs’ı yasakladığını vurguladı. Toplumda biriken öfkenin patlamasından korktukları için yasakladığını belirtti. Devamında şunları ifade etti:
“Eşit özgür bir dünya istiyoruz. Özerk demokratik üniversite talebimiz uğrunda 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız. Eğitimde fırsat eşitsizliğine karşı alanlarda olacağız. Okulların özneleri olarak söz, yetki, karar hakkımızın gasp edilmesine karşı alanlarda olacağız.”
Devamında ise pandemi döneminde eğitim alanında yaşanan hak gasplarına değindi. Üniversitelerde sürdürülen baskı, soruşturma politikalarını anlattı.
“Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için 1 Mayıs’a”
Okullardaki baskıların kalkması talebi uğrunda 1 Mayıs’ta sokaklarda olacaklarını vurgulayarak 1 Mayıs’a giderken mücadele taleplerini şu şekilde ifade etti:
“Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için, eşit parasız, bilimsel anadilde eğitim hakkı için, söz yetki karar hakkı için, özerk demokratik üniversite mücadelemiz için, 1 Mayıs’ta alanlarda olmalıyız.”
“Yasakları tanımıyoruz! 27 Nisan’da SML Etiket önünde olacağız”
Ankara DGB temsilcisinin konuşmasının ardından söz, SML Etiket işçisi Seçil Arı’ya verildi. DGB temsilcisinin, “1 Mayıs, günümüz koşullarında işçi sınıfı için ne ifade ediyor?” sorusuna yanıt verdi.
Direnişçi işçi Seçil Arı, 1 Mayıs’ın da içinde olduğu 1 aylık yasaklama saldırısına dair konuştu. Programları doğrultusunda yaptıkları eylem ve etkinliklerde polisin gerçekleştirdiği saldırılardan, yaşadıkları gözaltı sürecinden bahsetti. Her gün kurdukları direniş çadırına geçtiğimiz hafta yaşanan polis saldırısını anlattı. Yasakların meşru olmadığını, bu yasakların pandemi için değil de sokakta hakkını arayan, sesini yükseltenlerin sesini kısmak ve 1 Mayıs’ı yasaklamak için ilan edildiğini ifade etti. Yasakları tanımadıklarını, 27 Nisan günü de saat 17.00’da direniş çadırlarında yapacakları etkinliğe çağırdı.
“Herkesi 1 Mayıs günü alanlarda olmaya çağırıyorum”
Etkinliğin devamında söz, direnişçi Sinbo işçisi Dilbent Türker’e verildi. Direnişçi işçi Dilbent Türker, Sinbo fabrikası önünde sürdürdükleri direnişten kısaca bahsetti. Patronun keyfi hak gasplarına değinerek, son olarak Kod 29 bahanesiyle yeniden işten atıldığını vurguladı. 1 aylık alınan yasakların bahane olarak kullanıldığını ifade etti. Pandemiyi fırsata çeviren devletin gençlerin, kadınların ve işçilerin her türlü hakkını gasp etmeye yönelik saldırdığını vurguladı. Toplumda biriken bir öfke olduğunu ifade ederek, bu öfkenin patlamasına, sokaklara taşmasına engel olmak için 1 aylık bir yasaklamanın gündeme getirildiğini belirtti. Fabrikalar harıl harıl çalıştırılırken, çalışan işçiler için pandemiye dair hiçbir önlem alınmazken, direniş çadırının kurulmasının engellemeye çalışıldığını vurguladı. Devamında ifade ettikleri şu şekildedir:
“1 Mayıs’ı yasaklamaya çalışıyorlar. Bugün direnen işçiler kazanırsa, gençler kazanacak, gençler kazanırsa kadınlar kazanacaktır. Kölece yaşam koşullarına tüm toplum olarak mahkûm edildik. 1 Mayıs günü de birlikte hareket ederek, birlikte mücadele edebilirsek ancak haklarımıza, geleceğimize sahip çıkabiliriz. Baskılar gözaltılar bizi yıldıramaz, direnmeye, 1 Mayıslarda sokaklarda olmaya devam edeceğiz. Herkesi 1 Mayıs günü alanlarda olmaya çağırıyorum.”
“Keyfi yasaklara karşı haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için 1 Mayıs’a”
Son olarak kapanış konuşması yapan DGB temsilcisi şunları ifade etti:
“Bugün herkesin katkıları ile 1 Mayıs ve gençlik mücadelesinin tablosuna dair konuşmalar gerçekleştirdik. Program boyunca temel vurgular: var olan direnişlerin daha da ileriye taşınması, mücadele eden ilerici dinamiklerin birleşik ve kitlesel hareketlilikler var edebilmesi oldu. Var olan direnişleri daha da ileriye taşıyabilmek, yarınlara kalıcı zeminler bırakabilmeyi konuştuk. 1 Mayıs’ın anlamı ve öneminin yanı sıra, tüm toplum üzerinde artan baskı, yasak ve şiddet koşullarına karşı iki sınıfın karşı karşıya geldiği bu anlamlı tarihsel mücadele gününde alanlarda olmanın, taleplerimizi haykırmanın önemine değinmiş olduk. Direnişçi işçiler de kendi süreçlerini aktararak özellikle 1 Mayıs’ın yasaklanması ile kendi direnişlerine dönük başlayan devlet saldırılarına karşı mücadelelerinde hiçbir geri adım atmayacaklarını vurguladılar. Tüm bu saldırılar karşısında aynı sorunları yaşayan milyonlar olarak bir araya gelmenin, örgütlenmenin önemine değinildi. Keyfi yasak ve saldırılar karşısında mücadeleyi daha da yükselteceğimizi vurguladık.”
1 Mayıs’ta alanlarda olma çağrısı ile canlı yayın etkinliği sonlandırıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul