Ekonomik ve siyasi kriz ile boğuşan Tunus’ta dün gece Cumhurbaşkanı Kays Said parlamentonun yetkilerini askıya aldığını duyurdu. 2011’deki halk hareketinin Bin Ali yönetimini devirmesi sonrasında Tunus’taki sosyal ve ekonomik yıkımda önemli bir düzelme olmadı. Artan enflasyon ve işsizliğe pandemiyle birlikte ölüm oranları da eklendi.
IMF ile başlayan görüşmeler ve emekçilerin sırtına yüklenen faturaların sonucunda işçi ve emekçilerin öfkesi çeşitli eylemliliklerle sokağa taşmıştı. Son olarak pazar günü gerçekleşen eylemde ise pandemi koşulları ile ağırlaşan ekonomik krize karşı Tunuslular taleplerini yükselttiler. “Hükümet istifa” sloganlarının öne çıktığı eylemlerin ardından cumhurbaşkanı Kays Said başkanlığında yapılan acil güvenlik toplantısında parlamentonun yetkilerinin askıya alınması kararı çıktı.
Toplantının ardından yapılan televizyon yayını ile parlamentonun yetkilerinin 30 gün boyunca dondurulduğu, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının askıya alındığı, başsavcılığın yetkilerinin kontrolünün ele alındığı, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi’nin görevden alındığı ve yeni atanacak bir başbakanla yürütmenin devralınacağı bildirildi. Said konuşmasında “Bu kararları... Tunus’a toplumsal barış geri gelene ve devleti kurtarana kadar aldık” dedi.
En Nahda’dan “mücadele” çağrısı
Koalisyon hükümetlerinde art arda rol oynayan gerici Müslüman Kardeşler’in Tunus kolu En Nahda Hareketi Partisi’nin başkanı ve Meclis Başkanı Raşid Gannuşi ise bu adımları “darbe” ve “demokrasiye saldırı” olarak nitelendirdi. Bugün erken saatlerde parlamentoya gelen ve cumhurbaşkanı ile görüşmek isteyen Gannuşi, parlamento binasında konuşlanmış ordu güçleri tarafından içeri alınmadı.
Meclis binasının önünde açıklama yapan Gannuşi, “Tunus halkı tiranlık dönemlerine dönmeyi kabul etmeyecektir. Özgürlük tehlike altında olduğu müddetçe yaşamanın bir kıymeti yoktur” iddiasında bulundu. Tunuslulara ve orduya cumhurbaşkanı Said’in kararlarına karşı durma ve sokaklara çıkma çağrısı yaparak “Bütün yetkilerin tek kişinin elinde toplanmasına karşıyım” ifadelerini kullandı.
Açıklamaların ardından En Nahda taraftarları ile cumhurbaşkanını destekleyen Tunusluların parlamento binası yakınında karşı karşıya geldiği belirtilirken, herhangi bir çatışma olmadığı bildirildi.
Said: Silahlı kuvvetler kurşunla karşılık verir
Parlamentodaki diğer iki ana parti, Tunus’un Kalbi ve Karama, Said’i darbe yapmakla suçlayan En Nahda’ya katıldı. Eski Cumhurbaşkanı Moncef Marzouki ise yaşananların “daha da kötü bir duruma” doğru gidişatın başlangıcı olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Said ise “… Silaha başvurmayı düşünenleri uyarıyorum… ve kim kurşun sıkarsa silahlı kuvvetler buna kurşunla karşılık verir” diye tehditte bulundu.
İşçi sendikası: Hak ve özgürlüklere saygı duyulsun
Gelişmelerle ilgili açıklama yapan Tunus Genel İşçi Sendikası, anayasaya bağlı kalınması, yargının bağımsızlığı için tedbirler alınması, hak ve özgürlüklere saygı gösterilmesi çağrısında bulundu. Gösterilerde şiddete başvurulmasına karşı olduğunu ilan eden sendika, olağanüstü hal için bir süre belirlenmesi ve bunun kalıcı bir yönetim haline gelmesinin önlenmesi gerektiğini vurguladı. Tunus’u ateşe veren bu dönemi sona erdirme zamanının geldiğini belirten sendika tüm siyasi güçleri bu amaçlar için sorumluluk üstlenmeye çağırdı.
AKP’den riyakar salvolar
Tunus’ta yaşananlar üzerine ise AKP’li bürokratlardan “darbe”yi kınayan ve gerici En Nahda’ya destek veren açıklamaları geldi. Türkiye’de kendi darbesini yapan saray rejimi, Tunus’ta “demokrasiyi savunma” havalarına büründü.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Tunus’taki gelişmelerle ilgili şu ifadeleri kullandı: “Tunus’ta yaşananlar endişe vericidir; seçilmiş parlamentoyu ve milletvekillerini görev yapmaktan men eden kararlar anayasal düzene karşı darbedir. Askeri/bürokratik darbe her yerde gayrimeşrudur; Tunus'ta da gayrimeşrudur. Tunus halkı anayasal düzene ve hukuka sahip çıkacaktır.”
AKP ve saray sözcüleri de benzer ifadelerin yer aldığı açıklamalar yaptılar. Milletvekilleri hakkında fezlekeler hazırlatanların, milletvekillerini, parti liderlerini zindana kapatanların, onlarca HDP’li belediyeye kayyım atayanların ve meclisi “sarayın noteri” durumuna düşürenlerin gösterdikleri “demokratik tepkiler” riyakarlıklarının bir başka dışa vurumu oldu.