Sömürgeci köleliğe ve emperyalist barbarlığa karşı;

İsyan, direniş, özgürlük!

Bölgedeki zalim Dehakların kudurganlığını ve vahşetini acilen durdurmanın yolu dünya işçi sınıfı ve emekçi halkların devrimci destek ve dayanışmasından geçiyor.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 18 Mart 2024
  • 20:56

İşçiler, emekçi kardeşler,

Ortadoğu halkları için bahar ve dirilişin, Kürt halkı için isyan, direniş ve özgürlüğün bayramı Newroz bir kez daha savaşların gölgesinde kutlanıyor.

Emperyalist-kapitalizm nefes aldığı sürece emekçi halkların ödediği bedeller günden güne ağırlaşmaya devam edecektir. Çünkü emekçilerin ve doğal kaynakların sınırsızca sömürülmesi ve sonsuz sermaye birikimi üzerinde yükselen kapitalist dünya düzeni tarihsel ve çok yönlü bir bunalım içindedir. Bunun bir unsuru ve sonucu olarak emperyalist rekabet keskinleşmekte, kıran kırana bir hegemonya mücadelesi biçiminde sürmektedir.

Bu mücadelede başı çeken ABD emperyalizmi, hegemonyasını korumak uğruna on yıllardır dünyayı kana buluyor. Irak, Yugoslavya, Afganistan, Libya, Suriye gibi ülkeler ABD tarafından savaş arenasına dönüştürüldüler. Fakat onun rakip emperyalistleri dizginlemeye dayalı saldırganlık stratejisi tutmadı. Yıllar içinde Rusya, Çin, AB gibi emperyalist odaklar giderek öne çıktılar. ABD-NATO tarafından yaratılan Ukrayna krizinin Rusya’nın saldırısıyla savaşa dönüşmesi ise emperyalist hegemonya ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası oldu. Dünya hegemonyası çöken ABD, şimdilik tekrar denetimine aldığı Avrupalı emperyalistlerle birlikte savaşı tırmandırmakta büyük bir kararlılık sergiliyor. Öyle ki ABD-NATO kampı son dönemlerde yeni bir emperyalist dünya savaşına, hatta yok edici nükleer silahların kullanılmasına yol açabilecek girişimlerden bile çekinmiyor.

Emperyalistlerin pervasızlığı, emperyalist savaş karşıtı kitle hareketinin ve dünya çapında devrim ve sosyalizm mücadelesinin zayıflığından kaynaklanıyor. Dünya burjuvazisini dizginleyecek devrim mücadeleleri henüz politik sahneyi kaplamadıkları, sosyalizm davası emekçi kitlelerce henüz yeterince sahiplenilmediği için her yerde savaş ekonomisi kuralları işliyor. Emekçilerin ürettikleri zenginlik ve doğal kaynakların esası silahlanma ve militarizme akıtılıyor. Yakın zamana kadar kapitalist refahın kaleleri sayılan Avrupa ülkelerinde bile ekonomik, politik, sosyal, moral ve kültürel tüm kazanımlar, hak ve özgürlükler gasp ve saldırı konusu ediliyor. Gerici, ırkçı, faşist akımlar giderek güçleniyor. Yabancı ve göçmen düşmanlığı, ikiyüzlülük, moral-kültürel çöküş yaygınlaşıyor. Dünya genelinde sömürü, baskı ve zulümde tüm ölçü ve kurallar bir yana bırakılıyor.

Kardeşler,

Bu tabloda en ağır bedeli Ortadoğu’da Kürtler, Filistinliler ve diğer mazlum halklar ödüyor. Emperyalist ilişkilerdeki değişimi fırsata çeviren İsrail, Türkiye vb. gibi bölgesel güçler gemi azıya almış durumdalar. Başta ABD, İngiltere, Almanya olmak üzere Batılı emperyalistlerin sınırsız desteğini arkasına alan Siyonist İsrail devleti dünyanın gözü önünde aylardır soykırım savaşı yürütüyor. Dinci-faşist bir koalisyonun yönetiminde, Gazze’yi yerle bir edip, yarısı çocuk otuz binden fazla Filistinliyi hunharca katlettiği, on binlercesini sakat bıraktığı halde durmak bilmiyor. Ramazan’da dahi hastanelerin, yardım kuyruklarının üzerine bombalar yağdırmaktan çekinmiyor.

Bir başka dinci-faşist iktidarın yönetimindeki Türk devleti ise yıllardır Kürt halkına saldırıyor. Rojava ve Güney Kürdistan’da işgal, bombalama, işkence ve katliamlar aralıksız sürüyor. Kuzey Kürdistan’da Kürt siyasi hareketi ırkçı-faşist baskı ve zulümle etkisizleştirilmeye, Kürt halkına diz çöktürülmeye çalışılıyor. AKP-Erdoğan iktidarı en son ABD ve Irak merkezi yönetimiyle giriştiği pazarlıklarda, Rojava ve Güney Kürdistan’daki işgali “tampon bölge”yle kalıcılaştırmanın, Kürt özgürlük hareketini nefessiz bırakmanın peşinde koşuyor.

Gerek emperyalist-siyonist planların gerek Türk devletinin hayallerinin önündeki en büyük engel, Filistin ve Kürt halklarının özgürlük uğruna ölümüne direnişleridir. Bölgedeki zalim Dehakların kudurganlığını ve vahşetini acilen durdurmanın yolu dünya işçi sınıfı ve emekçi halkların devrimci destek ve dayanışmasından geçiyor. Mazlum halkların sonuna kadar haklı ve meşru mücadelesinin kazanması ise, başta Türkiye ve Filistin olmak üzere bölgedeki kardeş halkların işçi ve emekçilerince birleşik devrimci sınıf mücadelesinin yükseltilmesine bağlıdır. Newroz’un isyan, direniş ve özgürlük çağrısının karşılığı ancak böylesi bir mücadeleyle tam olarak verilebilir.

Newroz pîroz be!

Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!

BİR-KAR

18 Mart 2024