Bir süre önce ırkçı-kökten dinci-faşist karışımı partiler tarafından Bünyamin Netanyahu başkanlığında kurulan hükümet, katliam politikasını “rutin” hale getirdi. Bu yılın başından 22 Şubat’a kadar sadece Batı Şeria’da 63 Filistinli bu Siyonist rejim tarafından katledildi.
22 Şubat günü Batı Şeria’daki Nablus kentine saldıran işgalci İsrail ordusu, halkın direnişiyle karşılaştı. İşgalcilerin hedef almak istediği "doğu pazarı" adlı bölgeyi korumaya çalışan halkı otomatik silahlarla tarayan İsrail askerleri biri çocuk 11 Filistinliyi katletti, yüzlercesini yaralardı. Emperyalistlerin desteğine yaslanan İsrail rejimi, vahşi yüzünü saklamaya gerek duymadan, döne döne dünyanın gözü önünde katliamlar gerçekleştiriyor.
Filistin halkı, direnişçi örgütler ve Filistin yönetimi katliama sert tepki gösterdi. Siyonist işgalcilerin işledikleri toplu cinayeti protesto etmek için hem Batı Şeria hem Gazze’de genel grev ilan edildi. Genel grevle hayat dururken, Filistinliler bu protesto ile Siyonist İsrail’in kanlı yüzünü dünyaya teşhir edilmeye çalıştı.
Direnişçi örgütlerin katliama tepkisi farklı oldu. 23 Şubat sabahı Gazze’den füzeleri ateşleyen direnişçiler, İsrail’deki bazı yerleri hedef aldı. Al Mayadeen kanalına açıklama yapan örgütlere yakın kaynaklar, Mısır’ın İsrail’e füze saldırısı yapılmaması konusunda uyardığı ancak direnişçilerin bunu reddettiğini belirttiler. “Arabulucu” konumundaki Mısırlı yetkililerin, saldırı olması durumunda İsrail’in çok sert karşılık vereceği konusundaki uyarısına rağmen, belirlenen hedeflere füze saldırısı düzenlendi. 22 Şubat günü Nablus’ta toplu cinayet işleyen İsrail, 23 Şubat günü ise Gazze’deki bazı noktaları bombaladı.
İsrail’in Filistin halkına dönük saldırılarına karşılık vermenin görevleri olduğunu dile getiren direnişçi örgütler, her saldırıya kendi güç ve imkanlarına göre karşılık vereceklerini belirttiler. Son dönemde Hamas’la İslami Cihad örgütleri arasında bazı sorunlar olduğu yansımıştı. Buna rağmen İsrail’in işlediği katliam suçuna karşı ortak direniş geliştirme konusunda tarafların anlaşmaya vardığı belirtildi. Nitekim füzelerin ortak organizasyonla Gazze’den İsrail’e fırlatıldığı belirtildi.
İsrail’in bu kadar kudurgan olması, Batı Şeria’da işgale karşı başlatılan direnişi kırma konusundaki başarısızlığından da kaynaklanıyor. Zira genç kuşakların boğucu kuşatma, yoksullaştırma, keyfi tutuklama, katletme gibi vahşi icraatlara karşı kararlı bir şekilde direniyorlar. Bir savaş ve suç örgütü olan İsrail devleti, ağırlıklı olarak gençlerin geliştirdiği direnişi kıramadığı için daha da zıvanadan çıkıyor.
Yolsuzluk, rüşvet, usulsüzlük, zimmete para geçirme gibi suçlardan yargılanan Bünyamin Netanyahu’nun başında bulunduğu hükümet, haftalardan beri İsrail’de de protesto ediliyor. Zira Filistin halkı üzerindeki zulmü arttıran bu hükümet, İsrail içinde de bir tür dinci-faşist bir rejim kurmaya çalışıyor. İçerde sıkışan Netanyahu’nun daha çok kan dökerek dikkatleri farklı yöne çekmek istediğine dair yorumlar da var. Saldırganlığın artması, Filistin halkına ağır bedeller ödetse de İsrail direnişi kırma gücünden yoksundur. Direnişçi örgütler Siyonist işgal ve zulüm devam ettiği sürece mücadelenin de devam edeceğini ifade ediyor.