Yapısı gereği döne döne krizler yaratan kapitalist sistem, tarihte olduğu gibi günümüzde de krizden çıkışı savaş ve faşizmde arıyor. Öncesi bir yana, halen Ukrayna ve Filistin’de süremekte olan savaşlar ile Avrupa’nın hemen tümünü etkisi altına alan faşist hareket ve uygulamalar bunun en somut örnekleri durumundadır.
Savaş ve faşizm hiç kuşkusuz emekçilere çok ağır bedeller ödettiriyor. Bundan dolayı emekçiler cephesinden savaşa ve faşizme karşı bilinç ve örgütleme oluşturmaya dönük her çaba son derece gerekli, önemli ve değerlidir. Bu bilinç ve hedefle devam eden çalışmalar kapsamında 23 Ekim Çarşamba günü, Rüsselsheim’da bir toplantı yapıldı. Hafta içi olduğundan dolayı toplantıya katılım beklenenin altında gerçekleşse de anlamlı tartışmalar yapıldı.
Toplantıda başta Ukrayna savaşı olmak üzere, tüm Ortadoğu’ya yayılma potansiyeli taşıyan Filistin’deki soykırım savaşı ile Avrupa’da gittikçe yükselen faşist hareketler ele alındı. Bu gelişmelerin tümünün de kapitalizmin krizi, buna bağlı olarak gelişen emperyalist rekabet, hegemonya savaşı ile emperyalistlerin dünyayı yeniden paylaşma savaşının ürünü olduğu ifade edildi. Filistin’deki gelişmelere Hamas-İsrail ikilemi üzerinden değil, emperyalist dünya gerçeği, 75 yıllık Filistin sorunu ve devrimci ilkeler ışığında yaklaşmak gerektiği belirtildi.
Özellikle Ukrayna savaşından bu yana, başta emperyalistler olmak üzere, tüm dünyanın büyük bir hızla silahlandığı, ekonomilerin hızla militarize edildiği, buna paralel olarak da faşist baskıların gittikçe arttığı belirtilerek; bunların ekonomik, sosyal ve politik tüm yükünün ise emekçilerin sırtına yüklendiği belirtildi. Savaşa, militarizme ve faşizme karşı koymanın, dahası yeni bir emperyalist savaşı önlemenin en etkili ve sonuç alınabilecek yolunun, işçi ve emekçilerin örgütlü gücünü ortaya çıkarmak olduğu ifade edildi.
Toplantıda, Türkiye’nin sıcak gündemlerinden biri olan, Kürt sorunu eksenli sürmekte olan yeni gelişme ve tartışmalara da değinildi. Konu değişik açılardan canlı tartışmalarla irdelendi. Kürt halkının - nasıl kazanıldığından bağımsız olarak- tüm kazanımlarını savunmak ile çözüm adına emperyalistlerin ve bölge gericiliğinin yedeğine düşmek ve bölge halklarının düşmanlığını kazanma çizgisinin mahkum edilmesi gerektiği, her ikisinin de tutarlı devrimci tutumun gereği olduğu ifade edildi.
Tartışma, savaş ve faşizm karşıtı mücadeleyi her yerde güçlendirme çağrısı ve 16 Kasım’da yapılacak merkezi geceye güç vermenin de bunun bir parçası olduğunun belirtilmesiyle sona erdi.
Kızıl Bayrak / Rüsselsheim