Yaklaşan 1 Mayıs’a Rüsselsheim’da bildiri dağıtımı, afiş çalışması ve toplantı gibi araçlarla hazırlıklar devam ediyor. Bu çerçevede 12 Nisan Cuma günü, Rüsselsheim’da “tarihsel mirasımız 1 Mayıs” konulu bir toplantı yapıldı.
Daha evvel de benzerleri yapılan bu türden toplantılara hep ilgi duyan Gategorumet işçileri, bu sefer özel bir gündemlerinden dolayı katılamadılar. Bu da doğal olarak toplam katılıma yansıdı. İki genç arkadaşın hazırladıkları sunumda ilk başta 1 Mayıs’ın tarihçesi anlatıldı. Bu anlamlı günün burjuvazi tarafından işçi sınıfına bahşedilmediğini, aksine işçi sınıfının verdiği çetin mücadeleler ve ağır bedeller pahasına koparılıp alındığı anlatıldı. 1880’li yıllarda Amerika’da Şikagolu işçilerin insanca çalışma koşulları ve 8 saatlik iş günü uğruna verdikleri militan mücadele, burjuvazinin kanlı saldırıları, katledilen onlarca işçi ve idam edilen dört işçi önderinden bize miras kaldığı belirtildi.
Ardından 1 Mayıs’ın tüm dünyada işçi bayramı olarak ilan edilmesi, Almanya ve Türkiye’deki gelişim süreçlerine değinildi. Almanya’da çok eski tarihlerden beri kutlanan 1 Mayıs’ın, Hitler faşizmi döneminde kesintiye uğradığı, ikinci dünya savaşının ardından kutlamaların yeniden başlatıldığı aktarıldı.
Son olarak Türkiye’deki 1 Mayıs’ı dünyanın öteki ülkelerinden ayıran özgün yanlarına değinildi. Başta Taksim’in 1 Mayıs alanı olarak anılması, 1 Mayıs marşı gibi özgünlüklerlerin olması, 1 Mayıs’ı devrimci içeriğine uygun kutlamak için Türkiye işçi sınıfının ödediği ağır bedellerden kaynağını aldığı vurgulandı. Bu çerçevede 1977 Taksim 1 Mayıs katliamı ile sonrasındaki gelişmeler üzerinde duruldu.
Sinevizayon eşliğinde yapılan sunum katılımcılar tarafından beğeniyle karşılandı, ardından dinleyicilere söz verildi.
Bu bölümde KPD’nin Yeniden İnşası İçin İşçi Birliği temsilcisi kısa konuşma yaptı. Alman devletinin büyük bir hızla savaşa hazırlık yaptığını vurgulayan temsilci, bu savaşın sadece dışarıda Rusya’ya karşı Ukrayna’yı veya İsrail’i desteklemek sınırında ele anlamamak gerektiğini, esas savaşın içerde işçi ve emekçilere karşı verildiğini vurguladı. Alman devletinin işçilere, öğrencilere, üniversitelere, okullara, emeklilelere, sağlığımıza, kısaca toplumun tüm kesimlerine savaş açtığını belirtti.
Alman devletinin hızla toplumu militarize etme çabalarına sendika bürokratlarının da pervasız bir şekilde destek verdiklerini belirterek, bir süre önce özellikle IG-Metal yöneticilerinin sermaye çevreleri ve hükümet temsilcileriyle yaptıkları ortak toplantılara dikkat çekti. Açığa çıkan kimi kirli planlara göre, gelecekte bazı işletmelerde seçilmiş kimi işçilerin “vatan savunması” adı altında silahlı eğitimden geçirilmek istendiğini, bunun masraflarının da savunma bakanlığınca karşılanmasının planlandığını belirtti.
Yine üniversitelerin savaş sanayii için araştırma yapmaya zorlanması, Alman subaylar aracılığıyla savaş propagandasının ana okullarına kadar sokulması gibi militarist adımları teşhir eden konuşmacı, geleceğimizi çalan bütün bu adımlara karşı 1 Mayıs’ta alanlara çıkma ve örgütlenme çalışmalarına hız verme çağrısıyla konuşmasını bitirdi.
Söz alan bir genç katılımcı da Alman devletinin savaş, militarizm ve silahlanma alanında attığı adımlardan duyduğu kaygıyı dile getirerek, özellikle Mali, Litvanya ve dünyanın başka bölgelerine yeniden asker göndermenin anlamı üzerinde durdu.
Toplantı, başta 1 Mayıs olmak üzere, öncesinde gündeme gelecek çeşitli eylem ve etkinliklere katılım çağrısıyla sona erdi. 1 Mayıs’a hazırlık çalışmaları kapsamında 21 Nisan Pazar günü Frankfurt’ta kahvaltılı bir toplantı yapılacak.
Kızıl Bayrak / Frankfurt