Lübnan’da hükümet 17 Ekim’de, iletişime ve WhatsApp vb. uygulamalarla internet üzerinden telefon görüşmelerine vergi getirme planını açıkladı. Bu açıklama işsizlik ve yoksulluktan bunalan kitleleri sokağa döktü. Kısa sürede yayılan gösteriler kitleselleşerek devasa boyutlara ulaştı ve 2015’ten bu yana yaşanan en büyük eylem dalgasına dönüştü. OHAL ilan edilmesine, iletişim vergisi kararının iptal edildiğinin açıklanmasına rağmen sokaklar durulmadı. Cin şişeden çıkmıştı bir kere.
Lübnan’da işçi ve emekçiler hafta sonunda da sokaklardaydılar. Hükümetin istifası talebiyle Lübnan halkı Beyrut merkezinde ve 6 farklı noktada eylemlerini sürdürdü. Eylemlere katılan kitlenin toplam sayısının 1 milyon 700 bine ulaştığı belirtiliyor. Gösteriler tüm etnik grup ve mezheplerden insanları da bir araya getirdi.
Lübnan Başbakanı Saad Hariri, günlerdir süren protestoların ardından 21 Ekim Pazartesi günü yaptığı açıklamada, parlamento isterse erken seçime gidebileceklerini söyledi. Vergi artışına yönelik eleştiriler sonucu bu değişiklikten vazgeçtiklerini belirten Hariri, bütçe açığını bankaların kârlarından alınacak yeni vergilerle kapatmayı planladıklarını, tasarruf önlemleri arasında bakanların ve vekillerin maaşlarının yarı yarıya azaltılması, İletişim Bakanlığı ve bazı kamu kurumlarının kapatılması, devletten çalınan paraların geri alınması gibi tedbirlerin olduğunu açıkladı.
Ekonomik durumun giderek kötüye gittiği Lübnan büyük borç yükü ve bütçe açığı ile yüz yüze. Borcun Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) oranının %152 olduğu ifade ediliyor ve bu, Lübnan’ı ekonomik büyüklüğüne kıyasla en borçlu üçüncü ülke durumuna getiriyor. Bütçedeki gelirlerin yaklaşık yarısı da faiz ödemelerine gidiyor. 2017’de kamu maaşlarına yapılan zam ve yüksek faiz oranları da bütçe açığını artırıyor.
Lübnan’da iç savaşın ardından altyapının yeniden inşası bugünkü finansal yükün temelini oluşturuyor. Ulaşım ve enerji gibi sektörlerin acilen restorasyona ihtiyacı var, özellikle de on yıllardır elektrik talebine yetişemeyen elektrik altyapısının. Lübnan’da elektrik kesintisi yaşanmayan gün yok.
Zorlanan eğitim, sağlık ve elektrik gibi altyapılar Suriye’de savaştan kaçan 1,5 milyon sığınmacının da etkisiyle daha da yetersiz hâle geldi.
Lübnan geçen yıl Paris’te düzenlenen bir uluslararası konferansta yatırımcılardan 11 milyar dolar kredi alma imkanı bulmuştu. Bu krediyi alabilmek için gerekli kriterlere ulaşmak adına işçi ve emekçilere kemer sıkma politikalarını dayattı. Ama Lübnan işçi ve emekçileri bunun faturasını ödemeyi kabul etmedi.
Bu politikalar arasında emekli maaşlarını azaltmak gibi maddeler de bulunuyor. Buna karşı ilk büyük protesto 30 Nisan’da emekli askerlerin maaş kesintilerine karşı eylemi oldu. Aynı gün işçiler Lübnan İşçileri Genel Konfederasyonu’nun çağrısı ile kemer sıkma politikalarına karşı üç günlük greve gittiler. Grev, Devlet Başkanı Michel Aoun’un kesintilerin ertelendiğine yönelik açıklamasıyla sonlandırıldı.
17 Ekim’de ise bu sefer internet üzerinden telefon görüşmelerine dair vergi gündeme getirildi. İşçi ve emekçiler buna en iyi cevabı, bir kez daha sokaklara çıkarak verdiler. Yasanın geri çekilmesine rağmen de sokakları terk etmediler.
Lübnan’da kitlelerin sokakları terk etmemeleri, onları sokağa döken nedenin tek başına iletişim vergisi olmadığını, ama bunun bardağı taşıran son damla olduğunu gösteriyor. Göstericiler hükümetin yolsuzluk ve işsizlikle mücadele etmediğini, gelirlerin doğru şekilde harcanmadığını ifade ediyorlar.
Lübnan’daki sendikaların çağrısıyla 21 Ekim’de de büyük bir genel grev gerçekleşti. Genel grev nedeniyle ülke adeta felç oldu. Göstericiler merkez yollara barikatlar kurdular, öğle saatlerinden itibaren kitlesel yürüyüşler düzenlendiler. Okullardaki ve üniversitelerdeki dersler iptal edildi.
Özetle, Lübnan’da işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve sosyal yıkıma karşı işçi ve emekçilerin büyüyen tepkisi kolay dinmeyecek gibi görünüyor.