Tüm insanlığı etkisi altına alan koronavirüs salgınıyla yaşadığımız bir yılın nihayet sonuna gelmiştik. Her anlamıyla farklı bir yıl yaşamıştık. Her yeni güne, “Dünyada neler oluyor, virüs bugün ne kadar can aldı” düşüncesiyle başlar olduk. Dünyada olup bitenleri izlerken, kapitalizmin ne denli vahşi olabileceğini iliklerimize kadar bir kez daha hissettik. Hele bir de işçi-emekçiysen bu vahşetin olumsuz etkilerine en çok sen maruz bırakılıyorsun. Bir işçi ve emekçi olarak çalışmak zorunda bırakılıp, ölüme gönderilen yine sen oluyorsun ne yazık ki.
Her gün olduğu gibi 24 Aralık sabahı da erkenden uyanmıştım. Elim alışkanlıkla telefona gitti hemen. Gözüme ilişen mesajla irkildim ve tekrardan okudum mesajı. Gelen mesaj sevgili Veysel yoldaşı kaybettiğimizi haber veriyordu. Hayır diye sessiz bir çığlık yankılandı yüreğimde. Olamaz, olmasın ve olmamalı… Sevgili Veysel yoldaşla olan bir yıllık paylaşımlarımız bir film şeridi gibi gözümde canlandı. Olan olmuştu ve virüsten ölen işçiler hanesine Veysel yoldaşın adı da yazılmıştı. Oysa biz yoldaşları olarak biliyoruz ki bu salgın döneminde çalışmak zorunda bırakılan sevgili Veysel’in ölümüne sebebiyet veren bu vahşi kapitalizmdir. Yaklaşık 30 yıl Alman Demiryolları’nda işçi olarak çalışmış olan Veysel yoldaş aynı zamanda iyi bir devrimciydi.
Ben Veysel yoldaşın koronavirüs belirtileriyle hastalandığını diğer bir yoldaştan duymuştum. Aradım kendisini ve evet dedi, belirtiler koronayı işaret ediyordu. Bu salgın döneminde büyük bir hassasiyet ve sorumluluk gösterirken nasıl koronaya yakalandığını sordum Veysel yoldaşa. “Yoldaşım ben son derece dikkat ediyorum, fakat işyerinde herhangi bir önlem yok. Hasta olan işçiler çalışıyor. Molalarda gerekli önlemler alınmıyor” demişti. Bu sözleri hala kulaklarımda çınlıyor. Yaşamını bugüne kadar devrimci bir işçi olarak sürdüren Veysel yoldaşın bu şekilde aramızdan ayrılmasının müsebbibi olan bu çarpık düzene karşı bir işçi olarak öfkem daha da büyümüş durumda. Çürümüş bu düzen, biz işçilerin hayatını hiçe sayıyor. Büyüyen bu öfkemizi mücadele alanlarına taşımayı, gelecek kavgasının gücüne dönüştürmeyi insani bir görev saymalıyız diyorum kendime.
Veysel yoldaş devrimci bir işçi olmanın tüm özellik ve güzelliklerini yaşayan, aynı zamanda yaşatan biriydi. LSG işçileri olarak yaptığımız eylem, etkinlik ve toplantılarımızda BİR-KAR adına sevgili Veysel ve yoldaşları her daim bizlerin yanındaydı. Tüm eylem ve etkinliklerimize eşiyle birlikte gelmesi de ayrı bir güzellikti ve bu da Veysel yoldaşın devrimci kimliğinden kaynaklıydı. Salgın nedeniyle kısa çalışma döneminde olan biz LSG işçileri, bu dönemi değerlendirmek adına düzenli bir şekilde öncü arkadaşlarla etkinlik ve toplantılar düzenlemiştik. Pandemi nedeniyle son etkinlikleri piknik alanlarında gerçekleştirdik. Kızıl Bayrak aracılığıyla tüm emekçilerle paylaştığımız bu etkinliklerimizin hepsinde de Veysel yoldaş yanımızdaydı.
Son bir yılda Veysel yoldaşı daha yakından tanıma fırsatım oldu. Yozlaşmanın alıp yürüdüğü bir zaman diliminde, kendine özgü sadeliğiyle, temiz ve dürüst, aynı zamanda devrimci bir işçi olarak yaşamını sürdüren Veysel yoldaşı tanımak ve bilmek biz LSG işçileri için bir ayrıcalıktır. Tüm bunların yanı sıra Veysel yoldaş ve eşiyle, geçtiğimiz yaz Friedrich Engels anmasına giderek, birlikte uzun bir yolculuk yapma şansım olmuştu. Yolculuk boyunca pandemiyi, fabrikalardaki işçilerin durumunu ve kapitalizmin vahşetini değerlendiren Veysel yoldaş, işyerlerinde örgütlü olmanın önemine de vurgu yaparak, anlamlı bir sohbet yapmıştı.
Veysel yoldaş bir de sanata olan ilgisiyle hayatımıza dokunmuştu. Şiire olan tutkusu, söylediği türküler ve düzenlediği Nazım Hikmet’i anma etkinlikleriyle de bizlere güzel ve anlamlı zamanlar yaşattı. Okuduğu şiir ve türküler de devrimci kişiliğine yakışır türdendi. Aynı zamanda devrimci bir babaydı ve çocukları böylesi bir babanın devrimci kişiliğine yakışır şiirler okuyarak uğurladılar son yolculuğuna onu.
Böyle olmadı sevgili yoldaşım. Hele bu şekilde aramızdan ayrılman hiç olmadı. İşçi sınıfı payına acı bir kayıp yaşadık senin şahsında. Ama biz sınıf bilinçli işçiler olarak biliyoruz ki, bize çok güzel şeyler bıraktın. İşçi sınıfının eylemine ve mücadelesine güç katmak isteyen bir devrimciydin. Şiiri sevdirdiğin çocuklarının ve değerli eşinin, senin bıraktığın yerden devam edeceklerini, işçi sınıfının saflarında yoldaşça yerlerini her daim alacaklarını biliyoruz. LSG’deki öncü arkadaşlar olarak seni hiç unutmayacağız.
Veysel yoldaş ölümsüzdür!
Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
Frankfurt LSG'den bir işçi