Filistin halkına karşı soykırım yapan Siyonist İsrail devleti ve ona bağlı Elbit Systems şirketine karşı 7 Haziran Cuma günü Rami Swiss fabrikasında bir protesto gerçekleştirilmişti. Rami Swiss, İsviçre’de Elbit Systems’e doğrudan tanklarda, gemilerde ve İHA’larda kullanılan antenler üretiyor. Eylemin sonrasında şirket protestoculara karşı dava açtı. Bunun üzerine Filistin’deki soykırım ile İsviçre devletinin ve şirketlerinin Filistin’de olmak üzere savaşta olup silah sattığı tüm ülkelerdeki işbirliğine karşı yürüyüş düzenlendi. Eylemde “İsviçre'nin Filistin'deki soykırımın sona erdirilmesine aktif katılımı!”, "İsrail" ile ekonomik, siyasi ve askeri işbirliğini durdurun!” ve “İsviçre devleti ve İsviçreli şirketlerin savaşan ülkelerle işbirliğini durdurun!” üç ana talep sıralandı.
Eylem hazırlıklarına yaklaşık iki hafta öncesinde başlandı. Başta Rami Swiss’e katılan eylemcileri olmak üzere kurum olarak İşçilerin Birliği Hakların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR) yürüyüşün örgütlenmesinde yer aldı. İlk olarak, eylem için izin alınarak, kurum ve örgütlere destek çağrısında bulunuldu. Bu süreçte aktif olan, Lozan Üniversitesi’nde boykot işgali düzenleyen ve çoğunluğu üniversitelilerin yer aldığı Occup’UNIL (Lozan Üniversite İşgal Et) derneğini Genel Kurulu’na gidilip, destek çağrısı yapıldı. Kurul esnasında Lozan’daki bir takım solcu parti ve kurumları temsil eden kişiler (Solidarité/Dayanışma Partisi, POP Vaud/İşçi Halkçı Partisi Vaud, CAA/Karşı Saldırı ve Özerklik Örgütü), aynı gün başkent Bern’de miting olacağı için Lozan’daki eyleme destek vermeme önerisinde bulundu. Farklı tartışmalar sonrasında, kuruldakiler ikna edilerek, hem Bern’deki mitinge hem de Lozan’daki yürüyüşe imza atılıp, sosyal medyadan paylaşılması kararı çıktı. Fakat o esnada, şimdiye kadar tüm eylemleri kendileri düzenlediklerini iddia eden solcu temsilciler, bu eylem için hızlıca bir Zoom toplantısı yapacaklarını ve buna göre pozisyon alacaklarını bildirdiler. Toplantının kurulun kararını değiştirme yetkisi olup olmadığı sorulunca, kararın değiştirilmeyeceği söylendi. Eylemi örgütleyenler olarak bu toplantıda yer almak istendiği belirtildi, görüşmeyi düzenleyenler kabul etmelerine rağmen, çeşitli bahaneler üreterek toplantıya dahil etmedi. Toplantı sonrası Occup’UNIL kurulunun yayınladığı tutanaklarda Lozan eylemine katılmama ve hatta sosyal medyada yayınlamama kararı alındığı ortaya çıktı. Genel Kurula katılımcıları dışında, kendisine solcu hatta devrimci diyen bu örgütler, anti-demokratik bir şekilde üsten dayatmacı, yaşanılan soykırıma ve buna karşı üretilen tüm çabaları boşa düşürmeye çalışarak, eylemi boykot edip, kendi gericiliklerine de diğer kurumları da alet etmiş oldular. Eylem günü de, bu aynı örgütler kendi sempatizanlarına yürüyüşe katılmaları yönünde söylemleri olduğu ortaya çıktı. Tüm bu gerici yöntemlere rağmen eylem kararı alınıp, sonuna kadar götürüldü.
Yürüyüş öncesinde birçok kuruma eylemin içeriği ve politik mesajı içeren bir bildiri gönderilerek, metinin desteklenmesi halinde imza atmaya çağrıldı. Toplamında 13 ayrı kurum imza atarak, afiş ve bildirilerde logoları yer aldı, bir kurum ise sonradan katılım için girişimde bulundu. Ayrıca üç ana talep dışında, katılımcı kurumlardan birkaç talepte sıralandı. Günler öncesinde Lozan ve çevresinde yüzlerce afiş asılıp, binin üzerinde bildiri dağıtıldı. Özellikle sosyal medya üzerinden güçlü bir çağrı kampanyası yürütüldü. Katılım gösteren kurumların dışında solcu birkaç medyada eylem çağrısıyla bildiri yayınlandı. Üniversitelerde yoğun bir afiş faaliyetiyle, yurtlardaki posta kutularına bildiri dağıtımı gerçekleştirildi. Camilere gidilerek afişler bırakıldı.
6 Temmuz Cumartesi saat 16.00’da Saint-François Meydanı’nda eylem için buluşuldu. Başlangıçta örgütleyici kişiler tarafından bir konuşma gerçekleştirildi. Konuşmada dünya genelinde krizler, emperyalistler arası savaş, iç savaş ve soykırım karşısında sessiz kalamayacağını, üstelik İsviçre’nin birçok savaşta iş birliği yaptığı ve birlikte örgütlü bir şekilde hareket edilmesi gerektiği vurgulandı. Tam 9 aydır süren soykırımdaki ölü ile yaralıların sayıları verilerek, Ortadoğu’da Siyonist ordunun ABD’nin onayı ve batı emperyalistlerin desteğiyle Lübnan’a da saldırı planları içerisinde olup, Ortadoğu’da birçok ülkeyi de içine alacak bir bölgesel bir savaşa doğru gidildiği açıklandı. Filistin halkı üzerinde ve bu aralar Lübnan’da kimyasal bombalar kullanan Siyonist ordunun, daha yıkıcı bombalar kullanabileceği belirtip, bunun tüm dünya için çok daha ciddi ekonomik, politik ve iklimsel sonuçlar doğuracağı ifade edildi. Devamında, kapitalist sistemin krizinin derinleşmesiyle birlikte savaş, saldırganlık ve militarizm politikalarında bir artış olup, dün Yugoslavya, Afganistan ve Irak'tan bugün Suriye, Ukrayna ve Libya'ya uzanan süreç, emperyalist tekellerin dünya egemenliği mücadelesinin ve yeni pazar arayışlarının doğrudan bir sonucu olduğu vurgulandı. Son olarak, Rojava ve Kongo gibi başka ülkelerde de savaşlar ettiği ve bu ülkelere İsviçre silah ihraç ettiği belirtilip, farklı kurumlara söz verildi.
İlk olarak Kürt Kadın Meclisi̇ - Vaud ve Kürdistan Kültür Merkezi – Lozan adına bir konuşma gerçekleştirildi. Filistin katliamından söz eden sözcü, İsrail’e en çok destek sunan Türkiye devleti olduğunu vurgulayarak, İsrail’in yaptığı katliamının aynısını Türk devletinin Kürt halkına uyguladığını, buna karşın tüm ezilen halkların katliamlarına karşı gelmek gerektiğini vurguladı.
Sonrasında Cuba Derneği adına söz alınarak, ABD’nin Küba’ya karşı uyguladığı ambargo örnekleri ve ülkedeki zor koşullar üzerine konuşma gerçekleştirildi.
Devamında Komünist Devrimci Partisi (PCR) adına söz alınarak, soykırımdan, katliamlardan sorumlu olan emperyalizme karşı mücadele edilmesi gerektiğini, İsviçre’de de örgütlü bir mücadelenin şart olduğu vurgulanıp, birlik çağrısı yapıldı.
Son olarak BİR-KAR adına söz alınarak, Filistin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin Abraham Anlaşmalarıyla yok edilmek istendiği, 76 yıldır katliamlara ve şimdi de soykırıma maruz kalan bir halkın 7 Ekim saldırısı meşru bir saldırı olduğunu, eyleme öfke ve kinimizi haykırmak için sokağa çıkıldığı ifade edildi. Bu süreçte emperyalistler arası kızışmaların ve savaşın Ukrayna’da sürdüğü, bu savaşın nükleer bir savaşa dönüşebileceği ve insanlığı yok edebileceği için dikkat çekilerek, tüm dünyada emperyalist savaşa ve ezilen halkların özgürlüğü için mücadele edilmesi, birlik olunması ve örgütlenmek gerektiği vurgulandı.
Yürüyüş, Saint-François Meydanı’ndan başlayarak, güzergah şehrin en işlek caddelerinden geçerek yüründü. Yürüyüş esnasında belediye binasının önünde söz alınarak, İsviçre’nin Güney Afrika’daki apartheid rejimiyle ilgili ilişkileri üzerine bir örnek verildi. 1970’de İsviçre Federal Yüksek Mahkeme Ceza Mahkemesi tarafından ceza Federal Konsey tarafından kırmızı listeye alınan çeşitli ülkelere yasadışı silah ihracatından kaynaklı mahkum edilen Oerlikon-Bührle şirketinin sahibi Dieter Bührle ile İsviçre devletinin ilişkileri teşhir edildi. Şirket yöneticisinin mahkum edilip, ceza almasına rağmen, İsviçre federal Wimmis barut fabrikası, mühimmatı ve sevk barutu olan Somchem’i 1979 yılında Oerlikon-Bührle AG şirketinin ilişkileri aracılığıyla Güney Afrika’ya sunduğunu açıklayarak, İsviçre devleti teşhir edildi.
Yürüyüş boyunca “Hepimiz Gazze çocuğuyuz!”, “Siyonist, faşist, sizsiniz terörist!”, “Filistin’e özgürlük!”, “Soykırıma stop!”, “İsrail terörist!”, “Biden işbirlikçi!”, “Gazze’den Cenin’e, Filistin’i özgürleştirin!”, “Nehirlerden göllere Filistin özgür olacak!”, “Ateşi kesin!” ve “Kürdistan’a özgürlük!” sloganları sıklıkla atıldı. Eylemde ana pankart olarak “Soykırıma son, işbirliğine son!” şiarıyla temsil edilen 14 ayrı kurumun logoları yer aldı. İkinci pankart olarak “Filistin’den Kürdistan’a soykırıma son!” Kürt kurumları tarafından taşındı.
Yürüyüşün son noktası Merkez Meydanı’na gelinerek tekrar konuşmalara yer verildi. Lozan Federal Politeknik Okulu adına konuşma gerçekleştiren sözcü, gerçekleştirdikleri boykot ve işgal süreçlerini kısa değinerek, İsviçre’de birçok üniversitenin İsrail şirketlerine savaş konusunda yazılım ve program geliştirdiğini, bu nedenle soykırımda işbirliği içerisinde olduklarını ve buna karşı da mücadeleyi sürdüreceklerini beyan etti. LGBTler adına bir kişi de söz alarak, LGBT’li insanları bahane ederek, İsrail ordusunun yaptıkları soykırımı meşru göstermeye çalıştığını ve buna izin vermeyeceklerini söyledi. Son olarak, eylemi örgütleyenler adına, bir konuşma gerçekleştirildi. Konuşmada, İsviçre’de farklı bankaların soykırımdan üzerinden büyük karlar elde ettiği açıklandı. Sonrasında, Siyonist İsrail devletinin Uluslararası Adalet Divanı (UAD) tarafından soykırımla suçlandığı bir dönemde, savaş suçlarından sorumlu Elbit Systems ve ulusal bir fabrika olan RUAG, nasıl oluyor da İsviçre'de hiçbir endişe duymadan ve son derece özgür bir şekilde üretimine devam edebildikleri soruldu. Son olarak şunlar söylendi:
“Siyonist şirket Elbit Systems'in soykırımdaki rolünü, RUAG'ın işbirliğini ve İsviçre devletinin suç ortaklığını asla unutmayacağız ve affetmeyeceğiz”
Eylem müzik eşliğinde sloganlarla son buldu. Yürüyüşe 300 kişilik bir katılım oldu. Eylem esnasında İsrail yanlılarının provokasyonu püskürtüldü.
Kızıl Bayrak / Lozan