Kapitalist üretim ve kapitalistlerin ‘çalışma ahlakı’

Kapitalist tekeller için ucunda para olan hedefe giden her yol mubahtır. Kuralların ve yasaların çiğnenmesi kadar, rüşvet, şantaj ve aldatma ise başarıya giden yolun ‘ahlaki’ ve ‘kültürel’ normlarıdır.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 28 Haziran 2020
  • 17:05

Kapitalist üretim ve kapitalistlerin çalışma ahlakı sömürü, rüşvet, vurgun uğruna insan sağlığını hiçe sayar. Alman ilaç ve kimya tekeli Bayer ile finansal teknoloji şirketi Wirecard’da son günlerde ortaya çıkanlar, VW’nin dizel olayından Siemens’in 2006’daki milyarlarca avroluk rüşvet skandalına kadar uzanan büyük dolandırıcılık örnekleri, bu sisteminin birer halkasıdır. 

1999 yılında Almanya’nın Münih kentinde kurulan küresel finansal hizmetler ve teknoloji firması Wirecard, hızla büyüyerek Almanya’nın büyük şirketleri arasına girdi. Yine aynı hızla Alianz, Daimler, Bayer, VW ve Siemens gibi Almanya’nın otuz büyük tekelinin hisselerinin satılıp alındığı ‘DAX’ borsasına terfi etti. Almanya’da ‘yeni teknolojinin yıldızı’ olarak üzerine söylenmedik övgü kalmadı. Hisse senetlerini 9 avrodan pazarlayarak borsaya giren Wirecard’ın hisseleri astronomik bir artışla 200 Avro’ya dayandı. 10 gün öncesine, yıllık bilançoda gösterilen 1,9 milyar avronun ortada olmadığı tespit edilene kadar çarklar dönüyor, işler yolunda gidiyordu. Bilançoda gösterilen 1,9 milyar avro, hesapları şişirerek şirketin borsa değerini yüksek tutmak için hayali olarak kaydedilmişti.

Sahtekarlık açığa çıktı ama şirketin CEO’su Markus Braun için değişen bir şey olmadı. “Yatırımcıları cezbetmek için hesapları şişirme” suçlamasıyla dava açıldı. Gözaltına alınan CEO, ertesi gün kefaletle serbest bırakıldı. Bin 500’ü Münih'teki merkezinde olmak üzere Türkiye dahil dünya genelinde yaklaşık 6 bin çalışanı bulunan Wirecard şirketi ise iflasa sürüklendi. Bir avuç soyguncu kasalarını doldururken, çalışanlar ise işsizliğin kucağına atıldılar. 

Alman ilaç ve kimya tekeli Bayer ise, kâr uğruna insanların sağlığını tehlikeye atmaktan bile geri kalmamış. Bayer, Türkiye’de de satılan ve yabani otları kurutmak için kullanılan Roundup adlı ilaçta lenf kanserine yol açan maddeler kullanmış. Glifosat içeren tarım ilacının yol açtığı öldürücü sonuçlarına karşı Amerika’da şimdiye kadar yaklaşık 125 bin tazminat davası açıldı. İlacın kansere yol açmadığını iddia eden Bayer, bu durumun mahkeme kararıyla resmileşmesinin önünü kesmek için uzlaşma yoluna giderek davacılara 10,9 milyar dolar ödemeyi kabul etti. 

“En önemlisi Roundup anlaşması uzun bir süredir devam eden belirsizliği sona erdireceği için Bayer açısından doğru zamanda atılmış doğru bir adımdır” diyerek, davacılarla yaptıkları anlaşmayı savunan Bayer CEO’su Werner Baumann, bu uzlaşmayla "belirsizliği" sona erdirdiklerini açıkladı. 

İnsanların sağlığı pahasına üretilip pazarlanan ilaçtan sağlanan kârların küçük bir kısmını tazminat olarak ödeyen şirket, ‘öldürücü ilaçlar’ üreterek yoluna devam edebilecek.

Kapitalist tekeller için ucunda para olan hedefe giden her yol mubahtır. Kuralların ve yasaların çiğnenmesi kadar, rüşvet, şantaj ve aldatma ise başarıya giden yolun ‘ahlaki’ ve ‘kültürel’ normlarıdır.

BİR-KAR / Stuttgart