İngiltere Başbakanı Boris Johnson, 19 Kasım’da parlamentoda yaptığı konuşmada, askeri harcamalarda devasa bir artışa gidileceğini açıkladı. “Uluslararası durum, Soğuk Savaş’tan bu yana her zamankinden daha tehlikeli. Rekabet, tarihte hiç olmadığı kadar boyutlarını zorluyor. Bu nedenle imkanlarımızı yüksek düzeye çıkarmak zorundayız. İngiltere tarihten gelen sorumluluğunu hatırlamalı ve müttefiklerinin yanında durmalıdır” diyen Johnson, hedeflenen askeri bütçeye ek olarak, önümüzdeki dört yıl içinde 16,5 milyar sterlinin (18,5 milyar euro) savunmaya aktarılacağını belirtti.
Ana muhalefet konumunda olan İngiltere İşçi Partisi lideri Keir Starmer, Johnson’ı “strateji eksikliği” ve “yatırımların nasıl finanse edileceğinin açıklığa kavuşturulmaması” konusunda eleştirmekle(!) birlikte, muhalefet silahlanmaya ayrılan ek bütçeye tereddütsüz destek verdi.
Johnson hükümeti daha önce de her yıl enflasyona bağlı olarak askeri harcamaları yıllık olarak artırmayı parlamentodan geçirtmişti. Bu, geçen yılın bütçesine kıyasla dört yıllık dönemde 24 milyar sterlin (yaklaşık 27 milyar euro) artışa tekabül ediyor.
Silahlanmayla ‘istihdam yaratma’ sözü
İngiltere’nin askeri harcamaları en son 30 yıl önce bu seviyedeydi. Silahlanmaya ayrılan bütçenin, silahlanmanın yanı sıra yeni bir ‘siber savunma birimi’nin ve uzay projelerinin finanse edilmesi için kullanılacağı belirtiliyor.
İngiltere bu ‘yeni’ proje ile, Avrupa’da savunmaya en çok bütçe ayıran ülke olmanın yanı sıra, ABD hariç NATO müttefiklerinin tümünü de geride bırakmış oluyor. İngiltere bu ‘açılımla’ NATO’daki konumunu güçlendirmek istediğini de gizlemiyor.
Bu arada bu devasa askeri harcamayla, ek olarak 10 bin kişinin daha istihdam edileceği söylenerek, silahlanmaya ayrılan bütçe ‘şirin’ gösterilmeye çalışılıyor.
İngiltere’nin katliamlar yaptığı Hindistan, Güney Afrika, Kenya ve Amerika dahil olmak üzere dünyanın büyük bölümünde yaklaşık 500 yıl süren sömürgeci, köleci ve kanlı bir geçmişi var. Bu kirli geçmişe bugün atıfta bulunarak silahlanmaya ayrılan devasa bütçe, gelecekte işleyecekleri suçlara, katliamlar eşliğinde yapacakları sömürü ve talana işaret ediyor.
Trump’tan Johnson’a destek
Johnson hükümetine en hızlı destek Donald Trump’tan geldi. Trump, anında, “İngiltere’nin attığı bu adımı selamlıyorum ve destekliyorum” açıklaması yaptı. ABD Savunma Bakanı Vekili Christopher Miller ise, “İngiltere ABD’nin en sadık ve en yetenekli ortağıdır. Savunmaya ayrılan bütçe, NATO’ya ve ortak güvenliğimize olan bağlılığın bir işaretidir” övgüsünde bulundu.
ABD’nin Avrupa’ya savunma bütçesi baskısı
ABD uzun zamandır NATO müttefiklerinin gayri safi yurtiçi hasılalarının yüzde ikisini savunmaya ayırmaları için baskı yapıyordu. Trump, Almanya’yı ‘silahlanmaya az bütçe ayırdığı için’ defalarca eleştirmiş, bu tartışmalar zaman zaman iki ülke arasında gerginliğe de yol açmıştı. Görünen o ki Londra, silahlanmaya yaptığı ‘yatırımlarla’ kendisini, ABD emperyalizminin yeni yüzü Joe Biden yönetimine güvenilir bir ortak olarak sunmak istiyor.
İngiltere bu ‘açılımla’ savunma harcamalarını GSYİH’ye göre, yüzde 2,2’ye çıkarmış oldu. Dünyanın gidişatına, ulusal ve uluslararası çekişme ve çatışmalara bakıldığında, diğer NATO ülkelerinin İngiltere’nin gerisinde kalmayacağı açıktır.
Pandemi sürecinde işini aşını kaybetmenin yanı sıra, silahlanma dahil emperyalist saldırganlığın, kapitalist sömürü ve talanın faturasını ödeyen işçi ve emekçiler bu gidişata dur demedikleri sürece, ödenecek fatura katlanmaya devam edecektir.