Avustralya’da koronavirüs nedeniyle yetkililerin yürüyüşü engelleme çabalarına rağmen birçok kentte on binlerce kişinin katıldığı kitlesel mitingler düzenlendi. İngiltere’de olduğu gibi, Avusturalya’da da yetkililer olası enfeksiyonlar nedeniyle evde kalma çağrısında bulunmuşlardı.
Sidney’de 20 bin kişi protesto gösterisi için alandaydı, hem de mahkemenin yürüyüşe planlanan başlangıç saatinden 12 dakika önce izin vermesine rağmen. Siyah kıyafetler giyen protestocular ABD’de polisin öldürdüğü Afro-Amerikalı George Floyd’un son sözleri olan “Nefes alamıyorum” yazılı koruyucu maskeler taktılar. Canberra’daki gösteride Avustralya yerlilerine yönelik kötü muameleye de dikkat çekildi. Son otuz yılda 400’den fazla Aborjin mahkumun ölmesi/öldürülmesi kınandı. Brisbane’deki gösteriye 30 bin kişi katıldı.
Fransa’da, çok sayıda gösterici, korona salgını nedeniyle ondan fazla insanı içeren mitingleri yasaklayan yetkililerden gelen bir emri göz ardı etti ve sokağa çıktı. Gösterilere 20 binin üzerinde kişi katıldı.
Paris’te Place de la Concorde’daki ABD Büyükelçiliği önünde ve ülkenin diğer şehirlerinde dayanışma mitingleri gerçekleştirildi.
Paris’teki gösterilerde “Adalet yoksa barış da yok!” şiarı altında binlerce kişi Eyfel kulesinin önünde toplandı. Place de la Concorde alanında da “Herkes için eşitlik!” şiarı altında binlerce kişinin katıldığı bir yürüyüş düzenlendi.
Göstericiler “Black Lives Matter” yazan dövizler taşıdı. Birçok gösterici de Adama Traoré için adalet çağrısında bulundu. Mali’den gelen 24 yaşındaki göçmen genç, dört yıl önce Paris’in bir banliyösünde polis tarafından öldürülmüştü. Dava Fransa’da polis şiddetinin bir sembolü olarak kabul ediliyor.
Fransa’nın diğer bölgelerinde de mitingler düzenlendi. Bordeaux’de 2 bin 500 kişi yürüdü. Lyon’da da binlerce kişi toplandı. Lille, Rennes ve ayrıca birçok küçük kentte işçi ve emekçiler sokaklara çıktılar.
Kanada’da da ırkçılık ve polis şiddeti protesto edildi. Amerika’daki ırkçılığa karşı sessiz kalmakla eleştirilen Başbakan Justin Trudeau cuma günü Ottawa’daki gösteriye katıldı. Saygı duruşu esnasında Trudeau ırkçılığa karşı protesto gösterisi düzenleyen kitleyle dayanışma içinde olduğunu ifade etmek için binlerce göstericinin önünde bir dizinin üzerine çöktü. Kanada’da da çok sayıda kişinin polisin saldırılarından korktuğu dile getirildi.
İngiltere’de devlet makamlarının yürüyüşe katılmama çağrısına rağmen binlerce kişi başta Londra olmak üzere birçok kentte eylemler düzenlendi. Londra’da Parlamento Meydanı’nda toplanan onbinlerce kişi ırkçılığı bir kez daha lanetledi. İngiltere’deki ırkçılığa karşı Londra’nın onlarca mahallesinde de ayrı eylemler düzenlendi.
Parlamento Meydanı’da toplanan onbinlere yönelik yapılan konuşmalarda, ırkçı saldırılar karşısında susmayacakları söylendi. “Adalet yoksa barış da yok” sloganlarının atıldığı eylemde, Johnson ve Trump aleyhine de sloganlar atıldı. Çoğunluğunu beyaz gençlerin oluşturduğu eylemciler Parlamento Meydanı’nda ABD elçiliğine yürüdüler.
Pazar günü Amerikan konsolosluğu önünde bir gösteri düzenleneceği açıklandı.
Avusturya’da cumartesi günü ABD Büyükelçiliği yakınında toplanan göstericiler, “Irklar yoktur, tek bir tür vardır” sloganları attılar.
Graz’daki protesto gösterisine 10 bin kişi katıldı. Linz’de 3 bin kişi #blacklivematters yürüyüşüne katıldı. Innsbruck’ta 4 bin kişi ırkçılığı protesto ederken, Klagenfurt’ta bin kişi gösteri düzenledi.
Perşembe günü Viyana’da 50 bin kişi George Floyd’un polis vahşeti ile öldürülmesini protesto ederek yürüdüler. Gösteri 3 bin kişinin katılacağı bir miting olarak düşünülmüştü. Ama gösteri kitlesellik kazanınca eylem protesto yürüyüşüne dönüştürüldü. Polisin ifadesine göre her 10 dakikada 5 bin kişi yürüyüşe katıldı. Cuma günü de Viyana’da binlerce kişi polis şiddetini, ırkçılığı, sosyal eşitsizliği protesto etti. Çok sayıda Afrikalı müzisyen ve rapçi ile birlikte Amerikan konsolosluğunun önünde gösteri yapan kitle “Black lives matter”, “Herkes rasizme karşı” ve “Nefes alamıyorum” şiarlarını haykırdı, bu içerikte dövizler taşıdı.
Norveç’te Oslo, Bergen, Krirtiansand ve Skien kentlerinde ırkçılığa karşı eylemler yapıldı. Yetkililerin sadece 50 kişiye izin vermesine rağmen polis binlerce kişinin gösteriye katılmasına müdahale etmedi. Binlerce kişi Norveç Parlamentosu önünde toplandı. Yüzlerce genç de ABD Büyükelçiliği önünde bir gösteri düzenledi. Bu grup daha sonra meclis önünde yapılan eyleme katıldı.
Parlamento önündeki protesto eylemine 12 ile 15 bin kişinin katıldığı belirtiliyor. Sessiz protesto eylemi, 8 dakika 46 saniyelik bir sessiz anmayla başladı. Sık sık “Siyahların hayatı önemlidir”, “Nefes alamıyoruz”, “Adalet yoksa barış da yok”, “Sokaklarımızda ırkçılığa yer yok”, “Irkçılığa hayır” sloganları atıldı ve bu içerikli binlerce döviz ve pankart taşındı.
Polonya, İtalya gibi daha birçok ülkede de kitleler ırkçılığı ve polis şiddetini protesto etmek için sokağa çıktılar. İtalya’da Neapel’de yüzlerce kişi Amerikan konsolosluğu önünde toplanarak gösteri düzenledi.
Tunus’un başkenti Tunus’ta yüzlerce insan “Adalet istiyoruz, nefes almak istiyoruz” diye sloganlar attı.
Irak’ta “Nefes alamıyorum!” sözü sosyal medyada yaygın bir şekilde paylaşıldı.
Tokya ve Seoul’da da yürüyüşler gerçekleşti.
Tayland’da Korona tedbirleri nedeniyle çevrimiçi protesto çağrısı yapıldı. Bu çağrı ile, siyah kıyafet giyen insanlar yumruklarını yukarıya kaldıracaklar ve dövizlere neden Black Lives Matter hareketini desteklediklerini yazacaklar.
Almanya’da “Siyahların hayatı önemlidir” (#blacklivesmatter) sloganı altında büyük gösterilerin düzenlendiği Berlin, Hamburg, Köln, Frankfurt’un yanı sıra onlarca kentte daha (toplamda 60’a yakın kent) kitlesel eylemler gerçekleştirildi. On binlerce kişi, ABD ve Almanya’daki polis şiddetini ve ırkçılığı protesto etti. Konuşmalarda Almanya’da da artan kurumsal ırkçılık ve polis şiddetine karşı mücadele edilmesi gerektiği vurgulandı. Floyd’un maruz kaldığı polis şiddetinin münferit olay olmadığına işaret edilerek, Almanya’da da çok sayıda kişinin ırkçı şiddetten dolayı hayatını kaybettiği anımsatıldı.
Hannover’de yaklaşık 12 bin kişi, ırkçılık ve polis şiddeti protesto etti. Birçok yerde olduğu gibi burada da gösteriye katılanların çoğunluğu gençlerden oluşuyordu. Çoğunluğu gençlerden oluşan 20 binin üzerinde gösterici ırkçılığa karşı Düsseldorf’ta da sokağa çıktı. Düsseldorf garından başlayan, parlamento binasına değin süren gösteri adete bir insan seline dönüştü. Göstericiler, “George Floyd için adalet”, “Irkçılık tüm dünyanın en büyük belası” ve “Susmak seni de suç ortağı yapar” şeklinde pankartlar ve George Floyd’un fotoğraflarının yanı sıra, Almanya’da polis şiddeti sonucunda yaşamını yitirenlerin de fotoğrafları taşındı. Münih’teki gösterilere 25 bin kişi katıldı. Yürüyüş için 200 kişilik izin alınmıştı. Hamburg’da polis tomaları göstericilerin üzerine gönderilirken, Berlin’de de tutuklamalar oldu.
Latin Amerika ülkelerinde de ırkçılığa ve polis şiddetine karşı gösteriler vardı.
3 Haziran Çarşamba günü Kolombiya’nın başkenti Bogota’da da Amerikan konsolosluğu önünde kalabalık bir kitle Amerikan özel birliklerinin uyuşturucu konusunda Kolombiya’ya getirilmesini protesto etti. Gösteride “Yaşam ve barış için” sloganı altında ırkçılık ve polis şiddeti de protesto edildi.
Meksika’da polis şiddetine karşı yaygın ve militan gösteriler gerçekleşti. Guadalajara eyalet başkentinde 5 Mayıs günü poliste gözaltına alınan bir gencin yaşamını yitirmesi üzerine polis şiddetine karşı protesto gösterileri vardı. Göstericiler parlamento önünde iki polis aracını ateşe verdiler. Gösterilerde 26 kişi gözaltına alındı. Cuma günü de onlarca kişi Meksika’da Jalisco eyaletinde Amerikan konsolosluğu önünde ırkçılığa karşı ve polis şiddetine karşı gösteri düzenledi. Polisin göstericilere saldırısı sonucunda yere düşen 16 yaşındaki genç kızın yüzünü iki polisin vahşice tekmelemesi öfkeyi daha da büyüttü.