Bangladeş'te çoğunluğu kadınlardan oluşan 150 bin çay işçisinin ülke çapında bir ayı aşkın süredir devam eden grevleri sona erdi. Günlük yevmiyeleri 1,2 Euro’ya denk gelen çay işçileri ücretlerine 300 taka, yani günde 3 dolar zam yapılması talebiyle 13 Ağustos'ta greve başlamıştı.
Çay işçileri ilkin günde 2 saat iş bırakma eylemi başlatmış, 4. günün ardından greve gitmiş, eylemlerini sokağa taşımıştı. İşçiler otoyolları kapatarak eylem yapmakla kalmıyor, greve halkın desteği de giderek büyüyordu. Başkentte büyük bir dayanışma eylemi düzenlenmişti.
Hükümet çay işçilerinin örgütlü olduğu sendikaları muhatap almadığı gibi, onlarla masaya da oturmamıştı. 200’den fazla çay plantasyonunda süren grev 150 yılın en uzun grevi oldu.
Uzun soluklu grev, hükümeti görüşme masasına oturmaya zorladı. Ama işçilerle değil, çay patronlarıyla. İşçiler bu müzakerelere dahil edilmediği gibi kendilerine danışılmadı bile. Hükümet ve çay patronlarının bir araya geldiği toplantıdan 1,7 dolarlık bir anlaşma çıktığı açıklandı.
Ancak ne çay işçileri ne de çay patronları uzlaşmadan memnun kaldı: Plantasyon patronları gaz, gübre ve mazot fiyatlarındaki artışı bahane ediyor ve son yıllarda karlarının düştüğünü iddia öne sürüyorlar.
Aşırı yoksulluk içinde yaşayan çay işçileri ise günlük kazandıkları 1 doların karınlarını bile doyurmaya yetmediğini, bununla 2 kilo pirinç dahi alamadıklarını ifade ediyorlar.
Çay işçileri günde 170 taka, yani yaklaşık 1,78 dolar zam alacak. Ama bunun işçiler açısından bir kazanım olduğu söylenemez, zira kapitalistler bu zam karşılığında işçileri daha fazla çalıştırma konusunda hükümetten bazı tavizler de aldı.
Bazı yaşlı işçiler bu zammı kabul ettiler, çünkü çay işçilerinin karşı karşıya bulunduğu sefalet ve açlık bu mücadeleyi daha çok sürdürmeyi zora sokuyordu. Ancak özellikle genç ve kadın işçiler mücadeleyi sürdürüyor.
Bangladeş İstatistik Bürosu tarafından 2018 yılında yapılan bir araştırmada, çay işçilerinin yüzde 74'ünün aşırı yoksulluk içinde yaşadığı ifade ediliyor. Sendikalar son 43 yıldır çay işçilerinin ücretlerine en ufak bir zam yapılmadığını belirtiyor. Üstelik bu işçilerin üçte birinden fazlası da kayıtsız işçi statüsünde çalıştırılıyor.
Bugün çoğu kadın olan çay işçileri uzun yıllardır sistematik olarak sürdürülen bir sömürüyle uzun saatler köle gibi çalıştırılıyorlar ve dünyanın en düşük ücretlerinden birini alıyorlar.
ABD, İngiltere ve Fransa dahil olmak üzere 20’den fazla ülkeye çay ihraç eden dünyanın en büyük çay üreticilerinden biri olan Bangladeş'te, çoğunluğu ülkenin kuzeyindeki Sylhet bölgesinde bulunan 200’den fazla çay tarlasında yaklaşık 150 bin kişi çalışıyor.
***
Çay, 2. yüzyılda Çin’de, Assam eyaletinde yetiştirilmeye başlıyor. Bangladeş’e de buradan geliyor ama gelirken işçilerle birlikte geliyor. Çay tarlalarında çalıştırılmak üzere özellikle Hindistan’da ne kadar toplumdan dışlanmış ve parya (*) sınıf katmanlarından insan varsa kölelik koşullarında çalıştırılmak üzere son 170 yılda Bangladeş’e geldi veya getirildi.
Yani bugün Bangladeş çay tarlalarında çalışan çay işçilerinin çoğu, 19. yüzyılda sömürge döneminde İngiliz sömürgecileri tarafından çay tarlalarına çalışmak üzere getirilen ‘alt kasta’ mensup Hindulardan oluşan işçilerin torunları. Bugün bu işçiler 5 yıllık kontratlarla çalıştırılıyorlar ama hiçbiri en ufak bir insani hakka sahip değil. En kötü koşullarda çalışıyor ve yaşıyorlar, kelimenin tam anlamıyla, kölelik koşullarında. 1971’de İngiliz sömürgeciliğinden bağımsızlığın kazanılması ile işçiler lehine hiçbir değişim gerçekleşmiyor.
3. Dünya Kadın Konferansında çay işçilerinin durumu ve direnişlerine değinen Konfeksiyon ve Tekstil işçileri Sendikası’ndan Jolly, çay işçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının Engels’in anlattığı, İngiliz işçi sınıfının 1844’te yaşadığı koşullarla aynı olduğunu vurgulamıştı.
Ekonomik koşulların katlanılmaz hale gelmesi nedeniyle kölelik koşullarında çalıştırılan ve yaşayan çay işçilerinin mücadelelerinde son 5 yıldır bir yükseliş olduğu ifade ediliyor. Haftalarca süren bu grevin önümüzdeki süreçte çay işçilerinin yeni mücadelelerinin de müjdecisi olduğu kesindir
(*) Paryalar ‘alt kasttan’ Hindulardır. Hindistan'da kast sistemine dahil değildirler. Hiçbir hakları ya da görevleri yoktur. Sadece kırık kaplar kullanabilirler, eşekleri ve köpekleri olabilir, parya olduklarını gösteren bir simge taşımak zorundadırlar.