Avustralya, AUKUS Üçlü İttifakı’nın bir parçası olarak ABD’den beş adet nükleer denizaltı satın almak, ABD ve İngiltere ile birlikte yeni nükleer denizaltılar geliştirmek istiyor. Bunun için de ABD ve İngiltere ile çalışmayı planlıyor. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, 13 Mart günü yaptığı açıklamada, planın üç nükleer enerjili ve konvansiyonel silahlı denizaltı satın almak olduğunu söyledi. İki denizaltı için daha satın alma seçeneği planlanıyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın üst düzey ulusal güvenlik danışmanına göre, ABD denizaltıları 2030’larda teslim edilecek. Ayrıca Avustralya, ABD ve İngiltere birlikte yeni nesil nükleer denizaltılar geliştirmek istiyor. Sullivan’a göre, bunlar da nükleer enerjiye sahip olmalı, ancak konvansiyonel olarak da silahlandırılmalıdır.
Üçlü zirve için sembolik bir yer seçildi. ABD Başkanı Joe Biden, ABD’nin Batı Kıyısı’ndaki en büyük askeri ve deniz üssü olan San Diego’da Avustralya ve İngiltere ile yeni güvenlik ortaklığına yönelik projeyi duyurdu. Biden daha önce Avustralyalı ve İngiliz liderler Anthony Albanese ve Rishi Sunak ile Avustralya’yı nükleer enerjili denizaltılarla donatmak için somut bir takvim üzerinde anlaşmıştı. Duyuru, Biden, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ve Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’nin California, San Diego’daki görüşmesi öncesinde yapıldı. Avustralya, önümüzdeki otuz yılda denizaltı programına 168 ila 230 milyar euro eşdeğeri yatırım yapacak. Avustralya, nükleer enerjili denizaltıları çalıştırabilmek için Batı Avustralya’daki HMAS Sterling Deniz Üssü’nü yaklaşık 5 milyar euroya genişletecek. AUKUS denizaltıları için bir başka üs Doğu Avustralya’da inşa edilecek.
Üç ülke, Çin’in bölgedeki artan hakimiyetine bir yanıt olarak Eylül 2021’de Hint-Pasifik Güvenlik İttifakı AUKUS’u kurmuştu. Bu ittifakın ana unsuru, Avustralya’nın filosunu modernize etmek istediği nükleer enerjili denizaltılardır. Anlaşma Avustralya için son derece önemli çünkü ülkenin kendisi nükleer denizaltı inşa etmek için gerekli teknik bilgiye sahip değil. Nükleer enerjiyle çalışan denizaltıların uzun mesafeler kat edebildiği ve düşman tarafından yerinin tespit edilmesinin zor olduğu ileri sürülüyor. Pasifik ve Hint okyanuslarında yer alan üç ülkeden biri olan Avustralya’nın nükleer enerjiyle çalışan denizaltılara sahip olmak, ülkenin Hint-Pasifik’e ve Tayvan kıyılarına kadar faaliyet göstermesini sağlıyor.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, daha önce denizaltılarla ilgili olarak Avustralyalı denizciler, mühendisler, teknisyenler ve diğer personelin eğitimi ile somut hazırlıkların başladığını söylemişti. Başbakan Albanese’nin San Diego’da açıkladığı gibi, bazı Avustralyalılar ilgili eğitim için şimdiden ABD’de bulunuyor. Plan, birkaç yıl içinde ABD ve İngiltere denizaltılarını dönüşümlü olarak Avustralya’da düzenli olarak konuşlandırmaktır.
AUKUS Anlaşması ile ABD, İngiltere ve Avustralya, Çin’in Güney Pasifik’te artan nüfuzuna karşı koymak istiyor. Bölge, Çin ile ABD arasında giderek artan bir rekabet alanı haline geliyor. Çin bir süredir Güney Pasifik’te daha büyük bir askeri, siyasi ve ekonomik varlık oluşturmaya çalışıyor. Çin, AUKUS ittifakını sert bir şekilde eleştirdi. Pekin hükümeti bunu “tehlikeli” ve Çin’i köşeye sıkıştırma girişimi olarak nitelendiriyor.
Bir buçuk yıl önce, AUKUS kurulduğunda, Avustralya, Fransa ile uzun süredir planlanan multi-milyar dolarlık bir denizaltı anlaşmasını iptal etmişti. Bu, Fransız hükümetinin öfkeli tepkileriyle sonuçlanmış ve Paris ile Washington arasındaki ilişkiler üzerinde geçici olarak büyük bir baskı oluşturmuştu. Fransa ile bir denizaltı anlaşmasını feshetme sürecinde uzmanlar, Avustralya’nın birkaç yıl boyunca işleyen bir denizaltına sahip olmayacağına dair endişelerini dile getirmişlerdi. Şimdi Avustralya, önümüzdeki on yıl içinde, daha önce düşünülenden çok daha önce hizmete giren nükleer enerjili denizaltılara sahip olacak.
Avustralya’nın askerileştirilmesi, Pentagon’un Çin’i kuşatma stratejisinin önemli bir parçasıdır. Çin ile bir savaşta Avustralya, ABD’nin savaş cephesi olarak rolünü oynayacak. İşçi sınıfı ve dünya halkları inisiyatifi eline almazsa eğer, bunun bedelini ABD başta olmak üzere nükleer silahlı emperyalistler arasında bir çatışmanın yol açacağı küresel felaketle ödeme tehdidiyle yüz yüzedir.