Avrupa Birliği Parlamento seçimlerine bir hafta kala “Herkes için Tek Avrupa – Milliyetçiliğe Karşı Senin Oyun” adlı oluşum tarafından, 13 ülkenin 50 kentinde on binlerce kişinin katıldığı ırkçılık ve milliyetçiliğe karşı gösteriler düzenlendi.
Gösterilerde, Avrupa Birliği’nde milliyetçiliğe, ırkçılığa, yabancı düşmanlığına, militarizme ve silahlanmaya, insanlık dışı göçmen politikalarına, demokratik hak ve özgürlüklerin yok edilmesine karşı, doğanın korunması ve işçi hakları için şiarların yer aldığı döviz ve pankartların yanı sıra, AB bayrakları taşındı. Yapılan konuşmalarda 26 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde milliyetçi partilere oy verilmemesi çağrısı yapıldı.
Almanya genelinde gerçekleşen yürüyüşe 150 binin üzerinde işçi ve emekçi katıldı. Gösterilerde SPD, Die Linke, Yeşiller gibi düzen partilerinin yanı sıra çok sayıda sendika, insani yardım ve çevre örgütleri, kilise organizasyonları ve mültecilerle ilgili çalışmalar yapan dernek ve kuruluşlar katıldı. Katılımın kitlesel olması AB genelinde yükselen milliyetçiliğe karşı duyarlılığının yüksek olduğunu gösteriyor.
En kitlesel gösteri Köln’de gerçekleşti. Yürüyüşe 25 bin kişi bekleniyordu. Kitleler üç ayrı koldan Deutzer Werft miting alanına geldiğinde sayıları 45 bine ulaştı. Burada konuşma yapan NaturFreunde (Doğa Dostları) derneğinin genel başkanı Müller, savaş ve silahlanma politikalarının egemen olduğu bir Avrupa’dan yana olmadıklarının belirtti.
Almanya’nın diğer kentlerinde de kitlesel gösteriler gerçekleşti. Berlin’deki yürüyüşe 20 bin kişi katılırken, Hamburg ve Frankfurt’taki gösterilerde 15 bin, Münih’te 10 bin, Stuttgart’ta 12 bin ve Leipzig’de 10 bin kişi sokağa çıktı.
Almanya dışında Danimarka, İtalya, Hollanda, Avusturya, Polonya, Romanya, İsveç, Macaristan ve Avusturya’da 42 kentte yürüyüşlere on binlerce kişi katıldı. Yürüyüşlerde AB’nin gerici politikaları protesto edildi, ırkçılığa ve milliyetçiliğe geçit verilmeyeceği haykırıldı.
Yürüyüşe katılanların bir kısmı Avrupa Birliği’ne umut bağlayarak daha sosyal ve daha demokratik bir Avrupa inancını besleyen kitlelerden oluşuyordu. Oysa Avrupa Birliği emperyalistlerin birliğidir ve bu birlik dünya ölçeğinde daha fazla güç ve emperyalistlerin etki alanını artırmak için bir araya geldikleri bir yapıdır.
Avrupa bugün dünyadaki ikinci askeri güçtür. Dünyanın birçok bölgesinde sayısız emperyalist savaş ve müdahalelerde yer almıştır ve almaya devam ediyor. Emperyalist savaştan ve yoksulluktan kaçan çoğu çocuk ve kadın binlerce insan Akdeniz’in derin sularında ölüme terk ediliyor veya uygar Avrupa’nın insanlık dışı koşullarında yaşamaya maruz kalıyor.
Öte yandan sözde refahın merkezi Avrupa Birliği’nde düşük ücretli ve güvencesiz çalışma yaygınlaşıyor, yoksulluk artıyor. İşçi ve emekçilerin hak ve özgürlükleri bir bir yok ediliyor. Emperyalist krizin yükünü ödetmek için kendilerine dayatılan tasarruf politikaları ile işçi ve emekçiler derin bir yoksulluğun kucağına itiliyor. Serbest dolaşım sadece emperyalistlerin ucuz işgücü ihtiyacını karşılamak için uygulanıyor. Diğer yandan yoksulluk, güvencesizlik, ırkçı politikalar faşist örgütlenmeleri besliyor. Bu düzenden umudunu yitiren kitleler ırkçı faşist örgütlerin ağına düşüyor.
Dolayısıyla milliyetçiliği durdurmak, emperyalist AB’nin “barış”ına ve tekellerin Avrupa’sına karşı işçilerin birliğini ve halkların kardeşliğini savunmaktan geçiyor.
Kızıl Bayrak / Köln