Leipzig Üniversitesi tarafından 2002 yılından bu yana yürütülen “Otoriterlik Araştırması”nın yeni verileri Kasım 2024’de yayımlandı. Araştırma çarpıcı sonuçlara işaret ediyor. İki yılda bir yapılan araştırma, aşırı sağcı tutum ve yönelimlerin toplumda ne ölçüde yaygın olduğunu saptamayı amaçlıyor.
Elmar Brähler ve Oliver Decker liderliğindeki Leipzig çalışma grubu 2002 yılından bu yana Almanya'daki aşırı sağcı tutumları analiz ediyor
Çalışma 2016 yılında Otto Brenner Vakfı, Rosa Luxemburg Vakfı ve Heinrich Böll Vakfı ile iş birliği içinde yürütülmüştü. 2018 yılından bu yana da Otto Brenner Vakfı ile Heinrich Böll Vakfı tarafından yürütülmektedir.
Yıllardan beri yapılan bu çalışma, Almanya'daki siyasi eğilimlerin yaygın olarak tanınan bir barometresi kabul edilmeye başlandı. Leipzig Üniversitesi tarafından yürütülen bir dizi araştırmadan elde edilen veriler ve sosyo-psikolojik analizler, aşırı sağ konusunda ülke çapında yürütülen tartışmaların temelini oluşturuyor.
Çalışma, altı başlıkta otoriter ve aşırı sağ eğilimleri analiz ediyor
-Nazizmin normalleştirilmesi
-Otoriterlik
-Sosyal Darwinizm (ırkçılık ve sağcılık)
-Antisemitizm
-Yabancı düşmanlığı
-Şovenizm
Araştırma sonuçları, aşırı sağcı düşüncelerle birlikte otoriter yönetim eğilimlerinin de arttığını gösteriyor. Örneğin, katılımcıların “Almanya’nın çıkarlarını diğer ülkeler karşısında sert bir şekilde savunmamız gerekiyor” (şovenizm), “Almanya, çok fazla yabancı yüzünden tehlikeli bir şekilde yabancılaşıyor” (yabancı düşmanlığı) ve “Almanya’nın iyiliği için ülkeyi güçlü bir şekilde yönetecek bir lidere ihtiyacımız var” (otoriterlik) gibi söylemleri destekleme oranı artmış durumda.
Almanya’nın doğusu ile batısı arasındaki fark
Araştırma, yabancı düşmanlığının Almanya’nın batı eyaletlerinde artış gösterdiğini, doğu eyaletlerindeyse daha köklü ve stabil bir yapıya sahip olduğunu ortaya koyuyor. 2022 yılına göre, 2024’te batı eyaletlerinde yabancı düşmanlığına destek oranı %4,8 artarak %21,8’e yükseldi. Batı eyaletlerinde, tamamen yabancı düşmanı bir dünya görüşünü benimseyenlerin oranı 2022’de %12,6 iken 2024’te %19,3’e çıkmış bulunuyor. Doğu eyaletlerinde ise bu oran %38,4’ten %44,3’e çıkarak artmış görünüyor.
Siyasi partilere göre yabancı düşmanlığı
Araştırmaya göre, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi seçmenleri arasında yabancı düşmanlığı diğer partilere oranla daha fazla. Diğer partilerdeki oranlarda da artış var:
-AfD seçmenlerinde %60,5
-CDU seçmenlerinde %21,5
-SPD seçmenlerinde %18,3
-FDP seçmenlerinde %21,9
-Sol Parti seçmenlerinde %12
-Yeşiller seçmenlerinde %2,8
Müslüman karşıtlığında artış
Araştırma, Müslüman karşıtlığında da önemli bir artış olduğunu gösteriyor. “Müslümanların Almanya’ya göç etmesi yasaklanmalı mı?” sorusuna batı eyaletlerinde katılımcıların %32,8’i, doğu eyaletlerinde ise %43,2’si evet yanıtını verdi. 2022’de bu oranlar batıda %23,6, doğuda ise %46,6 idi. Batıda %10’luk bir artış, doğuda ise %3’lük bir düşüş yaşandı.
Ayrıca, “Çok sayıda Müslüman yaşamasından dolayı bazen ülkemde kendimi yabancı gibi hissediyorum” ifadesini onaylayanların oranı, batı eyaletlerinde %48,2, doğu eyaletlerinde ise %48,7 olarak belirlendi. 2022’de bu oranlar batıda %36,6, doğuda %42,7’ydi. Bu veriler, İslamofobinin yabancı düşmanlığından daha fazla arttığını gösteriyor.
Antisemitizm
Batı Almanya’da antisemitik görüşler geçmişte azalma eğilimi gösterirken, 2024’te bu oran %10’lara ulaştı. 2002’de %13,8 olan oran, 2022’de %3’e kadar gerilemişti.
Sisteme güvende düşüş
Araştırma, Almanya’daki yönetim sistemine yönelik memnuniyetin azaldığını ortaya koyuyor. “Demokrasi Almanya’da nasıl işliyor” sorusuna yanıt verenlerin sadece %42,3’ü memnuniyetini dile getirdi. Bu oran 2022’de %57,7’ydi.
Demografik faktörler
Yabancı düşmanı söylemleri destekleyenlerin oranı erkeklerde %24,4, kadınlarda ise %19,3 olarak ölçüldü. 2022 yılında bu oran erkeklerde %19,7, kadınlarda %14,3’tü. Bu artış, özellikle batı eyaletlerinde aşırı sağcı partilerin etkisine bir paralellik arz ediyor. Araştırmada, genç yaş gruplarında yabancı düşmanlığının daha düşük, orta yaşlı ve yaşlı bireylerde ise daha yüksek olması, bir başka çarpıcı eğilim olarak ortaya çıkıyor.
Gelecek kaygısı ve otoriter eğilimler
Araştırma, Almanya’da birçok kişinin geleceği(ni) belirsiz olarak algıladığını ve bu durumun otoriter eğilimlere kapı aralayabileceğini vurguluyor. Prof. Dr. Oliver Decker konuya ilişkin olarak “Demokrasiye karşı duyulan şüphe artıyor, ancak bu otoriter ya da aşırı sağcı çözümlere kalıcı bir yönelim anlamına gelmeyebilir” dedi. Prof. Dr. Elmar Brähler, Batı Almanya’da önyargıların artık daha açık bir şekilde ifade edilmeye başlandığını belirtti.
Sonuç: Sistem krizinin yansıması
Almanya’daki yabancı düşmanı ve İslamofobik eğilimlerin artışı, aşırı sağcı faşist hareketlerin yükselmesine paralel olarak artıyor. Bunun sistemin kriziyle doğrudan bağlantılı olduğu görülmelidir. Kapitalist sistemin yarattığı belirsizlik ve ekonomik sıkıntılar, toplumda kaygı ve güvensizlik yaratmakta, bu da aşırı sağcı ve otoriter eğilimlerin güçlenmesine zemin hazırlamaktadır. Gençlerin daha toleranslı bir tutum sergilemesi bir taraftan sistemin adaletsizliklerinin ve çürümüşlüğünün sorgulanıyor olmasına diğer taraftan gelecekteki toplumsal bir dönüşümün gerekliliğine olan inançlarına işaret ediyor.
Kaynak: https://www.theol.uni-leipzig.de/kompetenzzentrum-fuer-rechtsextremismus-und-demokratieforschung/leipziger-autoritarismus-studie