Afganistan’ı, Irak’ı işgal eden, Suriye’ye karşı yıkıcı bir savaş başlatan ABD, her üç ülkenin yakılıp yıkılmasında, milyonların katledilmesinde “başarılı” oldu. Etnik, dinsel, mezhepsel parçalanmayı derinleştirdi. Suç ortaklarıyla birlikte IŞİD, El Nusra, El Kaide gibi ölüm makinalarını halkların başına bela etti. Ancak tüm bunlar, emperyalist işgallerin hedefine ulaşmasına yetmedi.
İşgallerin-savaşların esas gerekçesi, emperyalist/Siyonist güçlerin planladığı “Büyük Ortadoğu Projesi”nin (BOP) hayata geçirilmesiydi. Buna göre; tüm bölgede dinci-Amerikancı, neo-liberal rejimler işbaşına getirilecek, İsrail bölgesel izolasyondan kurtarılacak, BOP’a karşı direnen güçler tasfiye edilecek, Ortadoğu “ABD-İsrail-Ilımlı İslamcı rejimler” egemenliğine girecekti. Gelinen aşamada bu hedeflerin hiçbirine ulaşamadılar. Tersine, artık bölgeden çekilmeyi tartışıyorlar.
“Sonsuza kadar orada kalacak değiliz”
Ortadoğu halklarını hedef alan saldırılara ABD Merkez Kuvvetleri (CENTCOM) komuta ediyor. Bu kuvvetlerin Komutanı Orgeneral Kenneth F. McKenzie’nin saldırıya uğrayan her üç ülkedeki durumla ilgili değerlendirmesi, ABD’nin işgali uzun süre devam ettirme gücünden yoksun olduğu izlenimini güçlendirdi. Bölgedeki hegemonya savaşında zafer kazanma imkanından yoksun olan ABD, yıkıcı gücünü sorunların çözümünü engellemeye odaklamış görünüyor. ‘Dünya jandarması’nın bu noktaya düşmesi, ABD’nin güç kaybetme sürecinin devam ettiğine işaret ediyor.
Washington merkezli Orta Doğu Enstitüsü'nün düzenlediği online panelde değerlendirmelerde bulunan, işgal kuvvetlerinin başındaki general, “Suriye'nin doğusunda ABD kuvvetlerine yönelik baskısını artıracağını” öngörüyor. Bu öngörü, işgal kuvvetlerinin şimdiden baskı altında olduğunun da itirafıdır.
CENTCOM komutanı McKenzie, "Suriye'de ne kadar kalacağımızı bilmiyorum. Elbette ki sonsuza kadar orada kalacak değiliz. Günün birinde oradan çıkacağız ve bu siyasi bir karar olacak. Biz de o kararı icra etmeye hazır olacağız" ifadelerini de kullandı.
Trump daha önce Suriye’deki askerlerin çekileceğini ilan etmiş, ancak bu sözünde durmamıştı. Çekilme kararını erteleyen Trump, işgal kuvvetlerinin kalma süresini uzatmıştı. Görünen o ki koşullar, -hızlı ya da yavaş- ABD askerlerinin Suriye’den çekilmelerini zorunlu kılıyor. Suriye ile müttefikleri ABD varlığının kabul edilemez olduğunu sık sık dile getiriyor, işgal karşıtı bir direniş için hazırlık yaptıklarını saklamıyorlar.
“İran, ABD ile Irak arasındaki ilişkileri koparmaya çalışıyor”
Irak’taki işgal kuvvetlerinin durumuna da değinen Amerikalı Orgeneral, ABD ile Irak arasında bakanlar seviyesinde stratejik diyalog görüşmelerinin başlayacağını söyledi. General, "Irak hükümetinin ABD ve koalisyon kuvvetlerinin ülkede kalmasını isteyeceğine inanıyorum" diye konuştu.
McKenzie’nin inancı ne kadar sağlam? Bu belli değil. Oysa Irak hükümeti, İranlı General Kasım Süleymani ile Haşdi Şabi’nin komutanı Mehdi el Mühendis’in bir grup arkadaşıyla katledilmelerinden sonra, ABD işgal kuvvetlerinin çekilmesi yönünde karar almıştı. Karar sembolik olsa da, işgal kuvvetlerinin Irak’ta kalmasını savunmanın meşru bir zemini kalmadığına işaret etmesi bakımından önemlidir.
Irak halkının önemli bir kesimi ile siyasi güçlerin çoğunluğu ABD işgal kuvvetlerinin çekilmesini istiyor. Bu isteklerini sık sık dile de getiriyorlar. Son aylarda Irak’taki Amerikan üslerine çok sayıda füze saldırısı da düzenlendi. Nitekim Haşd Şabi içinde etkili olan güçlerin bir kısmı, ABD askerleri çekilmezse, onları zorla Irak’tan çıkaracaklarını açıkça dile getiriyor. Elbette İran’da ABD işgal kuvvetlerinin çekilmesi için çaba sarf ediyor. Ama ABD’yi asıl tedirgin eden, işgal kuvvetlerinin üslerine arada bir füze saldırısı düzenleyen Iraklı güçleridir.
Görünen o ki, Irak hükümeti kalmalarını istese de, ABD işgal kuvvetlerinin kendilerini güvende hissettikleri dönem geride kalmıştır. Bu ise, eninde sonunda Irak’tan çekilmek zorunda olduklarını gösteriyor.
Afganistan’ı Taliban teslim ediyorlar
ABD, Taliban yönetimini devirmek iddiasıyla 2001 yılında Afganistan’ı işgal etmişti. Oysa Taliban’ı iktidara taşıyan da ABD’den başkası değil. 19 yıldır devam eden emperyalist işgal, bu ülkenin önemli bir kısmını enkaza çevirdi. Kurulan kukla yönetimlerin hiçbiri beklenen misyonu yerine getiremedi. Bunca yıkımın, kıyımın ardından ABD geçen ay Taliban güçleriyle anlaşma yaptı. Yani yıkıcı işgalin ardından Afganistan’ı belli kurallar öne sürerek, yine Taliban’a teslim ediyorlar.
Taliban güçleriyle yapılan söz konusu anlaşmayı değerlendiren McKenzie, ABD’nin Afganistan'daki asker sayısını 8 bin 600'e çekeceğini belirtti. McKenzie, Taliban'ın güvenilir ortak olacağını kanıtlaması durumunda, ABD'nin Mayıs 2021 itibarıyla Afganistan'daki askerlerinin tamamını çekmiş olacağını kaydetti.
CENTCOM komutanının üç ülkedeki işgalin geleceğiyle ilgili açıklamaları, ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki hegemonyasının zayıflamaya devam edeceğinin dolaysız itirafıdır. ABD-İsrail küstahlığına karşı çıkanların tasfiye edilmesi hevesi ise kursaklarında kalmıştır. Çünkü bu güçler 20 yıl öncesine göre çok daha güçlüler. Bu yıkıcı güç uğursuz rolünü oyamaya devam etse de, önümüzdeki dönemde ABD’nin işgal kuvvetlerini çekmesi kaçınılmaz görünüyor.