Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi’nin kurulmasına ilk olarak 2012 yılında, Etiyopya’da yapılan Afrika Birliği Zirvesi’nde karar verilmişti. 2018 Mart ayında Ruanda’nın başkenti Kigali’de toplanan Afrika Birliği Zirvesi sırasında anlaşma imzaya açılmıştı. 2019 Temmuz ayında ise Afrika ülkelerinin liderleri Nijer’de Afrika Birliği 12. Olağanüstü Zirvesi için bir araya geldiler. Zirvenin ana gündemini Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması (AfCFTA) oluşturdu. Bu zirvede serbest ticaret anlaşmasının “operasyonel aşaması” başladı. AU Komisyonu Başkanı Moussa Faki Mahamat, gelişmeyi “tarihi bir an” olarak nitelendirmişti. 55 üye devletten 54’ü AfCFTA’ya katılmış, Eritre ise çekimser kalmıştı.
AfCFTA, uzun yılları bulan zorlu müzakerelerin ardından 1,2 milyar kişilik bir pazarla dünyanın en büyük serbest ticaret alanını yaratacak iddasında bulunuluyor. Anlaşmayı savunanlar bölgedeki ticaretin orta vadede yüzde 15 ila 25 oranında artacağını öngörüyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) tahminlerine göre güvenlik ve altyapıyla ilgili sorunların giderilmesi halinde bu sayının iki katına çıkabileceği belirtiliyor. 1,3 milyar insanın yaşadığı ve 3,4 trilyon dolar gayri safi yurt içi hasılaya sahip birliğe üye ülkelerin anlaşmayı uygulaması halinde, kıtanın ekonomik entegrasyonda büyük başarı elde edeceği söyleniyor.
AfCFTA, Afrika ekonomisinin birleşik bir iç pazar ve gümrük birliği oluşturmak üzere birbirine daha yakın büyümesi ve böylece insanların, malların ve hizmetlerin serbest dolaşımının teşvik edilmesi için oluşturuldu.
Die Zeit’in haberine göre AfCFTA planlanandan altı ay sonra başlıyor. Mevcut anlaşmanın 1 Temmuz 2020’de başlaması öngörülüyordu. Fakat pandemi nedeniyle 1 Ocak 2021’e ertelendi. Geçen cumartesi günü Afrika Birliği 13. Olağanüstü Zirvesinde varılan anlaşma sonucu AfCFTA resmi olarak 1 Ocak 2021’de açılacak.
Dünya Bankası, serbest ticaret alanının 2035 yılına kadar yaklaşık 30 milyon insanı yoksulluktan “kurtarabileceğini” idda ediyor. Kıtanın gelirinin 450 milyar dolar ve kıta içindeki ihracatın da yüzde 81 artırabileceğini tahmin ediyor.
Afrika’daki ticaretin hala yüksek ithalat vergileri ve bürokratik engeller nedeniyle engellendiği belirtiliyor. Bu nedenle uzmanlar, üyelerin anlaşmayı hızlı ve tutarlı bir şekilde uygulamaları gerektiği konusunda uyarıyorlar. Tüm Afrika ülkeleriyle birlikte AfCFTA, 1,2 milyar kişilik bir pazarı kapsayacak ve dünyanın en büyük serbest ticaret bölgelerinden biri olacak.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel (CDU), korona krizinin başlamasından önce, 2019’un sonunda Güney Afrika’ya yaptığı ziyarette, Afrika serbest ticaret bölgesi kararının çığır açan nitelikte olduğunu söylemiş ve Afrika ülkelerinin kendilerine çok zorlu bir gündem sunduklarını belirtmişti. Şimdi, Afrika’da ekonomik bir yükselişe geçişin yaşanacağı söylense de Alman Güney Afrika Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı, yalnızca korona kısıtlamaları nedeniyle oldukça yavaş bir başlangıç öngörüyor.
Dünya Bankası’na göre planlanan serbest ticaret bölgesi, korona krizi nedeniyle özellikle önemli. IMF’ye göre ise, 2020’de kıta, ekonomik çıktının en az yüzde 3,2 oranında daralmasıyla tehdit altında bulunuyor. Dünya Bankası’na göre de AfCFTA, bölgesel ticareti ve değer zincirlerini destekleyerek krizin ekonomik büyüme üzerindeki olumsuz sonuçlarını hafifletebilir.
Afrika Ekonomik Komisyonu’ndan (ECA) Stephen Karingi de daha fazla çaba gösterilmesi çağrısında bulunuyor. “Doğrudan yabancı yatırımı çekerken Afrika ekonomileri hala değerinin altında satış yapıyor” diyen Karingi, yatırımların son yıllarda boşa çıktığına işaret etti. Yatırımların 2015’te 56,6 milyar ABD dolarına ulaştığını, 2017’deki değerinin yalnızca 42 milyar dolar olduğunu vurgulayan Karingi, “Bu rakam, küresel yatırım akışlarının yüzde üçünden azını temsil ediyor” dedi.
Anlaşma toplam 1,2 milyar insanı kapsıyor ve iki trilyon avronun üzerinde gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) yaratabileceği ileri sürülüyor. 2022’ye kadar, kıtadaki tüm hizmet ve ürün tarifelerinin yüzde 90’ı kaldırılacak. Afrika’nın GSYİH’sının yılda yüzde 1 ve toplam istihdamın yüzde 1,2 artabileceği öngörülüyor. Lang, “Yeni serbest ticaret bölgesi Afrika içi ticareti 2040 yılına kadar yüzde 15 ila 25 artırabilir” diyor.
Serbest ticaret bölgesinin Afrika ekonomisinin sürdürülebilir bir şekilde canlanmasını sağlayacağı varsayılıyor. Ticaretin kolaylaştırılmasının, örneğin gümrük vergilerini ortadan kaldırarak ve bürokrasiyi azaltarak günlük işleri basitleştireceği umut ediliyor. Serbest ticaret alanının, kıtayı hem kendi içinde hem de dışında yatırım için çok daha çekici hale getireceği söyleniyor. Afrika uzmanları projeyi “stratejik öneme sahip” olarak görüyor. Şimdiye kadar, ticaretin sadece yüzde 12’si Afrika kıtasının iç kesimlerinde gerçekleşiyor.
Robert Bosch GmbH şirketi, Afrika serbest ticaret bölgesinin hızlı bir şekilde uygulanmasını destekliyor. Anlaşmayı “ Dünya Ticaret Örgütü’nün 1994’te kurulmasından bu yana yapılan en büyük anlaşma ve aynı zamanda Afrika’nın ekonomik entegrasyonuna yönelik en önemli adım” olarak görüyor. Tarifelerin ve diğer ticaret engellerinin kaldırılmasını istiyor.
AB, Afrika’daki ekonomik entegrasyona giderek daha fazla odaklanıyor. Avrupa Komisyonu, Afrika’da kıtasal bir serbest ticaret bölgesinin büyük potansiyel taşıdığını düşünüyor. Eylül 2018’de açıklanan Afrika-Avrupa ittifakı ile AB, ekonomik entegrasyonu önceliklerinden biri haline getirdi ve ekonomik entegrasyon ve ticaret için yedi milyon eurodan (2014’ten 2017’ye) 50 milyon euroya kadar (2018’den 2020’ye) fon sağladı.
Bir sonraki adımın, AB ile Afrika arasında kapsamlı bir kıtalararası serbest ticaret anlaşması olacağı söyleniyor. Ekim ayı sonunda planlanan AB-AU zirvesi gelecek yıla ertelenmesine rağmen, iki kıta arasındaki ilişkiler “hareket halinde”. Önümüzdeki süreç içinde AB, Afrikalı ortaklarıyla birlikte yeni bir Afrika stratejisi oluşturmak istiyor. Ekonomik Ortaklık Anlaşmalarının (EPA) daha da derinleştirilmesi için bölgesel Afrika ekonomik blokları ile görüşmeler yapılırken, Kotonou Sonrası Anlaşması’nın da sonuçlanmasının yakın olduğu belirtiliyor.
Avrupa ve Almanya, AfCFTA kurulmasını memnuniyetle karşılamaktadırlar. Ancak, AfCFTA müzakerelerinin durumu; Afrika Serbest Ticaret Alanını gerçekleştirmenin temel zorlukları ve yol haritasında neler olduğu; AfCFTA’nın avantajları ve dezavantajları; Afrika Serbest Ticaret Bölgesi’nin Afrika ülkeleri arasındaki ve içindeki ekonomik ilişkileri nasıl değiştireceği konusu; hangi ülkeler, sektörler veya aktörlerin bundan daha fazla yararlanacağı, hangilerinin kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı; EPA’lar gibi kıtalararası girişimlerin Afrika Serbest Ticaret Bölgesi’nin kuruluşunu ve işleyişini nasıl etkileyeceği ve bu girişimlerin Afrika’da bölgesel ekonomik entegrasyona etkileri (engelleyici mi teşvik edici mi olduğu) gibi sorular ise yanıtlanması gereken temel başlıklar olarak duruyor.