ABD, Venezuela maceralarına bir yenisini daha ekledi. 3 Mayıs 2020’de yazılı ve sözlü basının gündeminde, Venezuela’da ABD destekli bir darbe girişimi ön plandaydı. Venezuela’ya darbe girişimi Hollywood’da gişe rekorları kıran bir film gibi tasarlanmıştı.
Venezuelalı asker kaçağı işbirlikçilerle birlikte eski ABD elit askerleri/özel kuvvetlerin de içinde yer aldığı ve başını çektiği askeri darbe girişimi, Hollywood’da gişe rekorları kırmak bir yana, vizyona giremeyecek kadar bir başarısızlık örneği sergiledi ve trajikomik bir iflasla sonuçlandı.
“Gedeon Operasyonu”
Darbe girişimi 3 Mayıs sabahı erken saatlerde Venezuela ordusunun, başkent Karakas kıyılarında bir tekneye yaptığı operasyonla ortaya çıktı. Operasyonda silahlı çatışma yaşandı. Teknede bulunan on kişiden sekizi ölü, ikisi sağ ele geçirildi. Akabinde Venezuela hükümeti söz konusu girişimin “ABD’nin yeni bir darbe girişimi” olduğunu ve engellendiğini açıkladı.
Daha neyin ne olduğu bilinmezken ve teyide muhtaçken, dünya çapında tekelci sermaye basınında, “Maduro gücünü pekiştirmek ve muhalefete karşı elini güçlendirmek için, böyle bir senaryoya başvurdu” gibi manşetler atıldı. Manşetlerin mürekkebi kurumadan, ABD’de bir video yayınlandı. Videoda, Venezuela ordusunun ABD’ye kaçan eski bir generali, “anavatanındaki demokratik araçların tükendiğini ve bu nedenle ‘Gedeon Operasyonu’ başlatıldığını” söylüyordu. “Gedeon Operasyonu”yla ülke düzenini yeniden tahsis etmek istediklerini belirten Amerikan işbirlikçisi, ABD özel kuvvetlerinden destek aldıklarını da ekleyerek, ABD’nin darbedeki rolünü alenen ilan ediyordu.
Venezuelalı işbirlikçi eski generalin yanında ABD özel kuvvetleri generali Jordan Goudreau da poz vermekten çekinmedi ve Venezuela’nın her tarafında bu ani baskın için güçlerini harekete geçirdiklerini söyledi. Jordan Goudreau şimdilerde Florida’da bir paralı asker/lejyoner şirketine sahip ve ona komuta ediyor.
3 Mayıs’ı takip eden günlerde Venezuela ordusu “Gedeon Operasyonu”yla bağlantılı birkaç düzine işbirlikçi ve ABD özel kuvvetlerinden çapulcu daha tutukladı. Tutuklanan ABD’li askerler arasında, Afganistan ve Irak’taki talan ve kirli savaşta yer alanlar da var ve bunlar Jordan Goudreau’nun lejyoner şirketi ile bağlantılılar.
Jordan Goudreau’nun muhtemelen 2019 yılında Kolombiya-Venezuela sınırında bir yardım konseri sırasında kendisini Venezuela’nın cumhurbaşkanı ilan eden ABD işbirlikçisi Juan Guaido’yla tanıştığı ve darbe planı adımlarının ta o zaman atıldığı söyleniyor.
Pentagon ve Trump, darbe girişimi ile ilgilerinin olmadığını iddia ettiler ve “ABD yapsa böyle küçük çaplı yapmaz ve böyle sonuçlanmaz” sözleriyle savunma yaptılar. Fakat darbe planlarının bizzat ABD ve Pentagon merkezli olduğuna kuşku duyulmuyor.
“Venezuela sevdası”
Yaşananlar ABD’nin (özellikle Trump’ın) Venezuela’yla ilgili kirli hamlelerinin yeni bir halkası sadece. Son aylarda bu tür hamlelerden geçilmiyor. Örneğin 26 Mart 2020’de kurmaylarıyla kameraların karşısına geçen Trump, mafyavari bir tarzda Venezuela Cumhurbaşkanı Nicolás Maduro’nun başına 15 milyon dolar ödül koyduklarını duyurmuştu. Aynı açıklamada diğer hükümet üyelerinin başına da milyonlarca dolar ödül konulduğu belirtilmişti. Bu “kelle avı ihalesi”ne gerekçe olarak da Maduro ve kabinesinin uyuşturucu ticaretine karıştığı iddiası öne sürülmüştü.
ABD’nin Venezuela’da birlikte iş tuttuğu, kendisini Venezuela cumhurbaşkanı ilan eden ve gücü kendinden menkul Juan Guaido’nun Eylül 2019’da mafya liderleri ile fotoğrafları ortaya çıkınca tek laf edilmemişti. O fotoğraflarda Juan Guaido, Orta Amerika’dan Ekvator’a, Meksika’dan Venezuela’ya geniş bir alanda uyuşturucu piyasasını elinde tutan Kolombiya kökenli Los Rastrojos adlı uyuşturucu karteli ve paramiliter mafya şebekesinin liderleri ile birlikte görülüyordu. ABD ve diğer yardakçıları bu konuda tek laf etmezlerken, Juan Guaido, “birçok insanla birçok yerde resim çektirdiğini”, “esas bu resimleri kimin piyasaya sürdüğünün sorgulanması gerektiğini” söyleyerek, pişkin bir eda ile kendini savunmaya çalışmıştı.
Mart ayında ihalesi yapılan “kelle avcılığı”nın ardından, Trump nisan başında bölgeye savaş gemilerini göndererek ne kadar “kararlı” olduğunu, ihalesinin arkasında durduğunu dosta düşmana ilan etmişti.
Venezuela yıllardır ciddi bir ekonomik krizle boğuşuyor. Dünyanın en zengin petrol rezervlerine sahip olan Venezuela, genelde emperyalist kapitalist dünyanın, özelde de ABD’nin ambargosu nedeniyle, petrolünü işleyemiyor, işlese de pazarlayamıyor. Ekonomik krize paralel olarak siyasi kriz de yaşanıyor. ABD (özellikle Pentagon ve Trump), “Venezuela sevdası” nedeniyle, bu krizi derinleştirmek için elinden geleni ardına koymuyor.
Dünyanın salgınla cebelleştiği, ABD’de salgında her gün ölenlerin sayısının binlerle ifade edildiği, işsizliğin had safhaya vardığı bir dönemde bile ABD dur durak bilmiyor. Afganistan, Irak, Suriye ve daha birçok yerde olduğu gibi Venezuela’da da her türlü hukuku hiçe sayarak, çiğneyerek hareket ediyor. Rambovari yöntemler de dahil her türlü yolla ülkelerin zenginlik kaynaklarına el koymaya, halkları savaş ve iç savaşla açlığa ve yoksulluğa, yokluğa ve çaresizliğe sürükleyerek hegemonyasını idame etmeye çalışıyor.
Dünyanın işçileri, emekçileri ve ezilen mazlum halkları bu talan düzenine karşı ayağa kalkmadıkları sürece ne ABD ne de diğer emperyalist odaklar bu kirli sevdalarından vazgeçeceklerdir.