Amerika’da General Motors’un (GM) 46 bin işçisi, daha iyi çalışma koşulları ve daha fazla ücret talebiyle, 15 Eylül gece vardiyası itibariyle 31 fabrikada greve başladı. Bu, 12 yıldan sonra patlak veren yeni bir grev dalgası oldu.
Grev haziran ayından beri sürdürülen Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla noktalanmasının ardından gündeme geldi. Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası’nın (United Auto Workers-UAW) bütün ABD’yi kapsayan çağrısıyla başlayan grev, ABD tekellerinin kriz koşullarında Avrupa ve Çin tekelleriyle rekabet bahanesiyle Amerikan işçi sınıfını uzun dönemdir aşırı sömürü cenderesine mahkum etmelerine karşı bir “Yeter artık!” tavrıdır.
Yaklaşık 1 milyon 400 bin üyeli UAW’ın Başkan Yardımcısı Terry Dittes, “Bu en son çaremizdir. GM’nin aşırı kâr etmesine rağmen ücretlere yansıtmadıklarını, dolayısıyla daha fazla ücret ve daha iyi hastalık sigortası şartlarının oluşturulmasını talep etmekteyiz. … Biz işçilerin temel hakları için mücadele ediyoruz” şeklinde açıklama yaptı.
2007 yılında 2 günlük ücret talepli greve 89 bölgeden 73 bin işçi katılmıştı. Aradan 12 yıl geçmesine rağmen herhangi bir iyileştirme olmadı. Oysa GM’nin, sadece 2018 yılında 11,8 milyar dolar kâr yaptığı belirtiliyor.
Çin ile olan ticaret anlaşmazlığından dolayı ekonomik görünümün belirsizliğinden dem vuran GM, 2018 Kasım ayında Michigan ve Ohio eyaletlerinde beş işletmenin kapatıldığını açıklamıştı. Sendika, toplu sözleşme görüşmelerinde işyerlerini (istihdam birimlerini) kurtarmaya çalışmasına rağmen karar orta yerde duruyor. Üstelik istihdam birimlerini kurtarmak için fazla ücret ve iş şartlarının iyileştirilmesi talepleri sendika tarafından ikinci plana atılmıştı.
GM yönetimi, 5.400 kişilik istihdam birimini güvence altına alacağı 7 milyar dolarlık yatırım teklifinde bulundu. Beş bölgedeki işyerlerinden ikisinin kapatılmasının bir kez daha teste tabi tutulmasını önerdi. Buna ek olarak, planlanan e-kamyon (elektro kamyon) üretiminin bir ABD tesisinde gerçekleştirilebileceğini teklif ederek karşı saldırısını sürdürdü.
Öte yandan şirket sözcüleri greve çıkılması nedeniyle “hayal kırıklığına uğradıklarını” da dillendirdiler. Sendikayla olan müzakerelerde işçilere “güçlü bir teklif” verdiklerini belirtiler. Hedeflerinin, “çalışanlarımız ve şirketimiz için iyi bir gelecek” olduğunu iddia ettiler.
İşçilerin büyük huzursuzlukları ve dayanma güçlerinin kalmaması sendika yönetimini grev kararı almak zorunda bıraktı. İşçiler UAW’ye ve “müzakerecilerine” güven duymuyorlar. Çünkü sendikacıların işyeri yönetimiyle işbirliği içinde yolsuzluk yapan birer aracı olduklarına dair güçlü bir yargı var. Nitekim olduğu kadarıyla işçilerin tek sığınma limanı olarak görünen sendikalara çöreklenmiş şebekelerin, bu sefer de grevi satacağı kuvvetli bir ihtimaldir.
Yine de ABD işçi sınıfının uzun bir dönemdir durağanlığı dikkate alınırsa, bu grevin önemli bir adım olduğu söylenebilir.