Hapishane baskını, IŞİD’le mücadelenin başarılı gittiğine dair Amerikan anlatısını zedeleyen bir gelişme sayılır. Pek çok gözlemci gibi ABD de, Türkiye’nin milis güçlerle birlikte Suriye’nin kuzeyindeki temas noktalarına sürekli olarak düzenlediği saldırıların; IŞİD’le mücadele eden güçlerde odak dağılmasına neden olduğunu düşünüyor.
Özerk yönetimin güvenlik unsurları, Türkiye ve desteklediği güçlerin baskıları yüzünden sürekli alarm durumunda. Bu IŞİD’le mücadeleyi zayıftan bir durum. Sonuçta silahlı güçlerin farklı cephelere bölünmesinden ve enerjinin bu şekilde dağılmasından en fazla IŞİD yararlanıyor. Bu nedenle ABD, -IŞİD’in işini kolaylaştıracak düzeyde- kuzeydeki cephelerin sıcak tutulmasına artık son verilmesini isteyebilir.
Sonuçta Türkiye Barış Pınarı Harekatı ile YPG’nin sınırlardan 30 km güneye çekilmesi gibi bir sonucu elde etti. ABD’nin yakından izlediği bir başka durum şu: IŞİD, Türkiye’yi barınma, para ve militan transfer etmede rahatlıkla kullanıyor.
Amerikan Hazine Bakanlığı ara sıra isim ve şirketleri yaptırım listesine alarak Türkiye’yi uyarmış oluyor. IŞİD’in yeniden toparlandığı bir süreç gözlemlenirken, Türkiye’nin IŞİD ile mücadeledeki kara delikleri ve çelişkileri gözetim altında olacaktır.
*
McGurk’un Şam’la ilişkilerin normalleşmeyeceğine dair açıklamasının devamında önemli bir nüans vardı. Ürdün gibi bazı ülkelerin Şam’la girdikleri diyaloğa tamamen karşı çıkmadıklarını da söylüyor. Ürdün’ün sınır güvenliğinden hareketle Şam’la geliştirdiği ilişkileri tam normalleşme olarak görmediklerini belirtiyor. Bu önemli.
Yeni Amerikan tutumu “adıma karşı adım” yaklaşımı temelinde bazı Arap ülkelerinin Şam’la temasta olmasına karşı çıkmıyor. Bu temaslara karşın Esad yönetiminden tutum değişikliği bekleniyor. Fakat ABD’nin tam normalleşmeyi bloke eden bir faktör olduğu da ortada. Mesela bunu Suudilerin Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşüne karşı tutumunda görüyoruz.
*
Ukrayna geriliminde ABD’nin güvenlik ve NATO’nun genişlemesine dair garantiler konusunda verdiği yazılı yanıt Moskova’nın ana talebini karşılamasa da ikinci konularda müzakerelere kapı aralayan yönüyle dikkate değer bulunuyor. Sınırlara yakın bölgelerde askeri tatbikatlar düzenlenmemesi, füzelerin konuşlandırılmaması, güven artırıcı önlemlerin alınması gibi konularda ABD 3-4 yıldır savsakladığı talepleri konuşmaktan bahsediyor.
Bu savaş senaryolarını biraz bertaraf eden bir zemine işaret ediyor. Fakat burada başka bir durum var: Ruslar, Rusya’dan kaynaklı bir sorun olacağı düşünülüyorsa bunun olmayacağını ısrarla söylerken, Ukrayna içinde Donbas’ı çevreleyen hatlarda konuşlanmış güçlere dikkat çekerek, “Bunlar Kiev’in de kontrolünde olmayabilir. Üçüncü taraflar bunları kullanarak savaşı kışkırtabilir” demeye çalışıyor.
Artı Gerçek / 29.01.22