Rusya ile Ukrayna arasında 2014’ten bu yana devam eden gerilim, aralık ayında bir zirve ve bir anlaşmayla yatıştırılmaya çalışılıyor. 9 Aralık’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy, Paris’te Fransa ve Almanya’nın girişimiyle bir araya geldi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Şansölyesi Angela Merkel görüşmelerde kolaylaştırıcı olarak bulundu. Putin bu görüşmeyle, Nisan 2019’da cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Zelenskiy ile ilk defa bir araya geldi. Normandiya Görüşmeleri ve buradan çıkan sonuçlar Rusya ile Ukrayna arasındaki ilişkiler açısından önem arz ediyor.
İki ülke arasında siyasi alanda başlayan ayrışma, enerji alanında da karşılık buldu. Gazprom’un Türk Akım üzerinden hem Türkiye hem de Avrupa’ya gaz ihraç etme politikası, Ukrayna’nın transit ülke olma konumunu zedeleyecekti. Tam da Ukrayna ile Gazprom anlaşması bu yıl sonunda biterken, “Ukraynasız bir gaz ticareti dönemine mi giriliyor” sorusu akılları meşgul etti. Gazprom’un Ukrayna’nın Naftogaz şirketiyle yaptığı görüşmeler bu anlamda önem arz ediyor. Bu yazımızda Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan son gelişmelere mercek tutacağız.
Normandiya Zirvesi’ne Trump’ın etkisi
Rusya ile Ukrayna arasında doğrudan bir kanal açarak görüşme yapılmasını temel alan Normandiya Görüşmeleri 2016’dan bu yana devam ediyor. Anlaşmazlığın taraflarının yanında Almanya ve Fransa da görüşmelerde yer alıyor. 9 Aralık’ta Fransa’da yapılan görüşmeler sonucunda taraflar Doğu Ukrayna’da varılan “tam ve kapsamlı” ateşkesin yıl bitmeden uygulanmasında anlaştı. Benzer biçimde Putin ve Zelenskiy, Doğu Ukrayna’da “tüm tutukluların karşılıklı olarak serbest bırakılması için çalışmak” konusunda hemfikir kaldı. Rusya’nın af talebine Ukrayna’nın sıcak bakmaması net bir takvim hazırlamayı zorlaştırsa da mahkûm değişiminin de yılbaşından önce gerçekleşmesi bekleniyor. Normandiya’dan çıkan mahkûm değişim kararıyla beraber, Zelenskiy’nin seçildiği Nisan 2019’dan bu yana Ukrayna ile Rusya arasındaki ikinci mahkûm değişimi yaşanmış olacak. Görüşmede, Rusya destekli güçlerin Doğu Ukrayna’dan çekilmeleri ve burada yapılaması beklenen seçim konularında ise uzlaşma sağlanamadı.
Ukrayna ile Rusya arasındaki bu zirvede Ukrayna’nın yalnızlaştığı düşüncesine sahip kişi sayısı az değil. Almanya ve Fransa Rusya’ya yakın dururken, ‘Ukrayna bu anlamda yalnız kaldı’ izlenimi bu iddianın temelini oluşturuyor. ABD, 2014’ten bu yana Ukrayna’da yaşananlara Ukrayna’dan daha sert tepki verdi. Bu durum “Ukrainegate” patlak verene kadar da devam etti. ABD hem devlet hem de NATO düzeyinde defalarca Rusya’yı kınadı, Rusya’ya dönük özel önlemlerin gerekliliğinin altını çizdi. Öte yandan hem Avrupa’da hem de NATO içinde ABD ile farklı düşünen ve Rusya ile böylesi bir restleşmeden kaçınanlar mevcut. Kuzey Akım II hattına Avrupa’dan gelen destek de bu durumun karinelerinden.
ABD Başkanı Donald Trump şu ara Ukrayna ile alakalı cümle kurmaktan kaçınıyor. Bunun nedeni, Trump’ı Kongre’de sanık koltuğuna oturtan soruşturmanın Ukrayna odaklı olması. Trump’ın Ukrayna’ya verilecek yardımı, siyasi rakibi Joe Biden’ın Ukrayna’da yaşayan oğlunun yolsuzlukla suçlanması şartına bağlaması ve Zelenskiy ile arasında yapılan görüşme, sadece Trump için değil, tecrübesiz politikacı Zelenskiy için de sıkıntı yarattı. Trump’a ne olacağı netleşene kadar Zelenskiy, Rusya’ya dönük ABD baskısından mahrum kalacak. Bu ise Putin karşısında Zelenskiy’inin daha fazla ödün vermesine neden olabilir.
Özetle 2019’da Ukrayna’daki çatışmaları sonlandıracak nihai bir sonuca ulaşılamaması hayal kırıklığı yarattı. Ukrayna’da cumhurbaşkanı değişse de Rusya ile Ukrayna arasındaki fikir ayrılıkları varlığını sürdürdü.
Ukrayna’nın transit ülke bilmecesi
Gazprom ile Ukrayna ilişkileri, her iki taraf için de her zaman baş ağrısını beraberinde getirdi. 2006 ve 2009’daki gaz krizleri yetmezmiş gibi son olarak Ukrayna’nın AB’nin Doğu Ortaklığı Projesi’ni, Rusya’nın Avrasya Ekonomik Birliği’ne tercih etmesiyle baş ağrısı sancıya dönüştü. Rusya önce Bulgaristan üzerinden Avrupa’ya gaz aktararak Ukrayna’yı etkisiz kılmaya çalıştı. Bulgaristan bu projeden vazgeçti. Moskova, rotasını Ankara’ya çevirdi. Moskova ile Ankara arasındaki görüşmeler olumlu geçti. Araya uçak krizinin girmesi, projeye engel olmadı ve 8 Ocak’ta Putin ve Erdoğan’ın katılımıyla Türkiye’ye gaz aktarımı yapacak olan Türk Akım I’in açılışı yapılacak. Peki Ukrayna’ya ne olacak? Ukrayna ile Gazprom arasındaki anlaşma 1 Ocak 2020’de son buluyor. Ancak iki taraf arasında yapılan görüşmeler sonucunda beş yıllık bir anlaşma yapıldı. Anlaşmaya göre Gazprom 2020’de 65 milyar metreküp (bcm), 2021-2024 arasında 40 bcm gazı Ukrayna üzerinden Avrupa’ya aktarmaya devam edecek. Taraflar isterse anlaşmayı, bitmeden beş yıl daha uzatabilecek. Peki nasıl oldu da Gazprom Ukraynalı Naftogaz ile anlaştı?
Tahkim korkusu ve Avrupa baskısı
Ukrayna ile Rusya ilişkilerinde gaz konusu her zaman gazın ötesinde anlamlara sahip oldu. İki ülke arasındaki tansiyona göre gaz müzakerelerinde seslerin yükseldiği ya da düşürüldüğü dönemler yaşandı. Ukrayna uzun süre Rusya’nın Avrupa gaz aktarımdaki ana arteriydi, Gazprom’un borularından Avrupa’ya giden gazın yüzde 80’i Ukrayna topraklarını arşınlıyordu. Ancak transit ülkelerle yaşanan sorunlar alternatif hat politikalarını hızlandırdı. Önce Kuzey Akım I ile Ukrayna’nın yüzde 80’lik transit hakimiyeti yüzde 55-60’lara düştü. Ardından, Kuzey Akım II ve Türk Akım ile transit ülke statüsü “Gazprom isterse” şartına büründü.
Gazprom’un Ukrayna’ya sırtını dönmesi, tarihsel olarak şirketin davranışları açısından bekleniyordu. Ancak Gazprom tıpkı Rusya dış politikası gibi pragmatik davrandı; bu yüzden üç nedenle Ukrayna’yla masaya oturmayı daha makul buldu. İlk olarak hem Rusya hem de Gazprom, Avrupa ile geliştirmek istediği işbirliğinde, sürekli Ukrayna’nın gündeme taşınmasını ve kendisine ayak bağı olmasını istemiyor. En az Zelenskiy kadar Putin de, Gazprom da Ukrayna geriliminde yorulmuş durumda. Özellikle Almanya ve Fransa’nın sık sık Rusya’ya yaptığı ‘Ukrayna’yı dışlamayacak bir formülle Kuzey Akım’ı sürdürün’ baskısı, Gazprom’u masaya iten diğer bir gerekçe. Zira her iki ülke AB içinde ağır pozisyonlara sahip olmakla beraber, özellikle Doğu Avrupa’dan gelecek baskıya karşı Rusya’nın Ukrayna konusunda yapıcı olmasını hem kendileri hem de AB’de çatlak seslerin kesilmesi için elzem görüyor. Son olarak hem Naftogaz hem Gazprom Stockholm’de tahkimin yollarını aşındırıyor. Stockholm Arbitrajı kararıyla 2018’de Gazprom’un Naftogaz’a 2,9 milyar dolar ceza ödemesine hükmedildi. Bu yetmezmiş gibi Naftogaz’ın elinde Gazprom’u zora sokacak 12 milyar dolarlık başka bir dosyanın olduğu da sır değil. İşte tahkimden gelen ve gelebilecek olan cezalar Gazprom’un hesabını yeniden yapmasına neden oldu.
Tahkim kararlarından kaçınmak için Gazprom ile Naftogaz arasında varılan anlaşmaya göre taraflar “yeni talep ve itirazlardan, mahkeme kararı olmayan arbitraj davalarından vazgeçecek” hususu konusunda ve Stockholm Arbitrajı’nda daha önce kararlaştırılan 2,9 milyar dolarlık cezasını Gazprom’un ödemesi hakkında anlaştılar. Ukrayna üzerinden gaz transitinin devam etmesi bu şarta bağlandı.
Özetlemek gerekirse Ukrayna ile Rusya arasındaki gerilim ABD’nin bir süre kenara çekilmesiyle Almanya ve Fransa aracılığıyla müzakere edilecek. Trump’ın ABD’ye zararı bir yana, Ukrayna’ya yaşattığı sadece Trump’a göre politika belirleyenlere ders gibi. Zelenskiy, Putin’in karşısında yalnız kaldı. Gazprom cephesindeyse Avrupa ile daha iyi ilişkiler ve tahkim kararları Rusya devinin “Sana artık ihtiyacım yok Ukrayna” demesine şimdilik engel oldu. Bakalım 2020 taraflar için nasıl bir sürece gebe olacak…
Gazete Duvar / 25.12.19