Karadeniz havzasında herhangi bir gelişmeyi Ukrayna savaşının çok uzağında değerlendirme imkanı kalmadı. Gürcistan, savaş başladığında Rusya’ya karşı ikinci cephe açmak için akla gelen ilk ülkeydi. İktidardaki Gürcü Rüyası yoğurdu üfleyerek yedi. 2008’de Kafkasya’daki savaştan çıkarılmış derslerle Rusya’yı kınamadı, Batılı yaptırımlara eşlik etmedi.
AB, Rusya’ya misilleme olarak Ukrayna ve Moldova’ya ‘aday ülke’ statüsü verirken Gürcistan’ı ‘Avrupa perspektifi’ ile yakın plana almıştı. Tiflis’e “Senin yapacak işin çok” diyerek ev ödevi vermişti. Gürcüler gücendi tabii. Moskova’yı sinir etmenin de sınırları vardı ya da Tiflis’teki ortağın ortaklığından emin değillerdi!
Gürcistan’dan ikinci bir cephe açılır mı ya da yeni bir “Gül Devrimi” tezgahlanır mı diye antenler kalkmışken Tiflis’te iktidar bir hesap hatasıyla beklenen ateşi kendi elleriyle yaktı.
Krize neden olan şey Yabancı Etkinin Şeffaflığı Hakkındaki Kanun. Tasarı 7 Mart’ta parlamentodaki ilk okumada 13’e karşı 76 oyla geçti. Ve kızılca kıyamet koptu.
Tasarıya göre gelirlerinin yüzde 20’den fazlası yurtdışı fonlarından oluşan sivil örgütler ve medya kuruluşları kendilerini ‘yabancı ajan’ olarak yazdırmak ve yılda bir gelirlerini beyan etmek zorunda. Aksi takdirde 9500 dolar ceza ödemekle yükümlü olacaklar.
Tasarının sahibi, iktidardaki Gürcü Rüyası’ndan ayrılan ama hükümete desteğini sürdüren vekillerin kurduğu Halkın Gücü. Ama tasarıyı Gürcü Rüyası da sahiplendi. Geçen ağustosta Halkın Gücü’nü kuranlar, Gürcü Rüyası’nı Batının Gürcistan’ı savaşa sürükleme çabasına karşı yeterli tepkiyi vermemekle eleştiriyordu. Ulusalcı bir damar. Bunlar yabancı fonların Gürcistan dış politikasını Amerikan çıkarlarına göre şekillendirdiğini, Birleşik Ulusal Hareket ve bazı NGO’ların Amerikan ajanı gibi çalıştığını öne sürüyor. Özellikle de USAID’i ülkenin egemenliğine saldırmakla suçluyor. Ayaklanan muhaliflere göre tasarıyı Rusya dikte ettirdi. Bu yüzden meydanlarda “Rus yasasına hayır” denildi.
Ruslar nasıl bakıyor?
Moskova bir yandan “İlgimiz yok” diyor diğer yandan tasarıyı Gürcistan’ın kendisini bağımsız kılma çabası olarak görüyor. Rus siyaseti ve medyasının olaya bakışı kabaca şöyle özetlenebilir:
- Gürcistan yönetimi Batılı etki ajanlarına karşı şeffaflık istiyor.
- Tasarı sömürgeci pratiklere karşı bir arayıştır. Hatta bağımsızlık sınavıdır.
- Batılılar muhalifleri kullanarak 2014’te Kiev’deki gibi bir Meydan denemesi yapıyor. Nihai hedef Rusya’nın güney hatlarında çatışma çıkarmak.
- Tiflis, ABD’nin kendilerine gösterdiği anlayışa son verip ülkede Batının finanse ettiği örgütleri harekete geçireceğini öngörerek yağmuru beklemeden tedbirini almak istedi. Batı için çalışanları afişe etmek için bu tasarıyı hazırladı.
Muhaliflere göre Gürcistan kayıyor
Gösterilerde başı hapisteki eski Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’nin kurduğu Birleşik Ulusal Hareket çekiyor. Muhalifler tasarıyla otoriter bir rejimin temelinin atıldığını düşünüyor. Onlara göre ülke AB’ye üyelik hedefinden sapacak, sivil toplum şeytanlaştırılacak, NGO’lar ve bağımsız medyaya darbe vurulacak.
Gürcistan’da NGO’ların ezici çoğunluğu Batılı fonlarla çalışıyor. Fonlar Rus nüfuzunu geriletme ve Gürcistan’ın Batıya yönelimini güçlendirmek için var.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Gürcistan temsilciliğine göre halihazırda 10 farklı yasayla STK’lar denetim altında ve şeffaflık için yabancı ajan düzenlemesine gerek yok.
İktidara göre mesele şeffaflık
Parlamento Başkanı Şalva Papuaşvili aksi kanaatte: "Vatandaşlar siyasi kararların alınmasına katılan kuruluşların arkasında hangi çıkar ve finansmanın olduğunu bilme hakkına sahiptir."
Bu kavgada Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, Başbakan Irakli Garibaşvili’nin tam karşısında konumlandı. Garibaşvili amaçlarının basitçe şeffaflaştırmak olduğunu savunurken Zurabişvili “Kimsenin ihtiyacı yoktu, durup dururken ortaya çıkmadı. Moskova tarafından dikte ettirildi” dedi. Zurabişvili tasarıya karşı veto kartını o sırada bulunduğu Washington’dan gösterdi. Pek manidar oldu.
Örnek Rusya mı ABD mi?
Hem Gürcistan’ı kendi kampında görmek isteyen Rusya’da hem de Gürcistan’ı Avrupa-Atlantik çizgisine çekmek isteyen ABD’de benzer yasalar var. Rusya 2012’deki gösteriler üzerine yabancı etki ajanı yasasını çıkarırken ABD’deki Yabancı Ajan Kayıt Yasası’nı (Foreign Agent Registration Act/FARA) örnek vermişti. FARA Sovyetler ve Nazi Almanyası sızmalarına karşı çıkarılmıştı. Rusya’daki yasayla Batılı kurumların fonladığı sivil örgütler ve medyanın üzerinden silindir gibi geçildi. 2020’de bireysel olarak gazetecileri de ‘yabancı ajan’ olarak sınıflandırmaya imkan veren bir değişiklik yapıldı. 25 Şubat 2021’de yeniden düzenlenen yasa, ihlal eden kişilere 2500 ruble (33 dolar), kuruluşlara 500 bin ruble (6560) dolar ceza öngörüyor.
Gürcistan hükümeti Rusya’dan değil ABD’den esinlendiklerini savunuyor. Batıya yönelmekse işte size Batı!
Ancak Washington merkezli Uluslararası Kâr Amacı Gütmeyen Hukuk Merkezi (ICNL) ve Lahey merkezli Avrupa Kâr Amacı Gütmeyen Hukuk Merkezi tarafından hazırlanan rapora göre FARA ile Gürcistan taslağı arasında ciddi farklılıklar var:
“FARA sadece yabancı finansman gerekçesiyle kayıt gerektirmiyor. Daha ziyade yabancı bir hükümetin kontrolü altında hareket etmek gerekir. ABD'de pek çok kar amacı gütmeyen grup ve medya kuruluşu yabancı hibeler alıyor. Ancak ABD bunları yabancı ajan olarak kayıt yaptırmaya zorlamadı. Yabancı ajan olarak kayıtlı olanların sadece yüzde 5’i kar amacı gütmeyen gruplardan oluşuyor. FARA siyasi lobiciliğe odaklanıyor."
Gürcü Rüyası Başkanı Irakli Kobaşidze tasarının Amerikan versiyonundan daha hoşgörülü olduğu iddiasında. Gürcü tasarısından farklı olarak FARA’nın önlemleri tüzel kişilerin yanı sıra bireyleri de kapsıyor.
300 civarında sivil örgüt ve medya kuruluşu ortak açıklama ile tasarıya karşı çıkarken dışarıdan hibe alan Netgazeti’nin yayın yönetmeni Nestan Tsetskhladze “Hedef açık; bizi ortadan kaldırmak” diyor.
Ukrayna’dan Gürcistan’a aynı saflaşma
Ukrayna’da savaşan taraflar burada da hemen saf tuttu. Tiflis’teki Amerikan Büyükelçiliği hemen başını kaldırdı, “Bugün demokrasinin kara günü” diyerek... ABD Dışişleri yaptırım sopasını gösterirken AB kurumları ve Avrupalı müttefikler göstericilere arka çıkıp hükümete parmak salladı.
Avrupa Komisyonu’nın üyelik statüsü için öne sürdüğü 12 maddelik ev ödevinde sivil toplum örgütleri için elverişli bir ortamın yaratılması ve basın özgürlüğünün tesisi de var. Tasarıyı koşulların ihlali sayan AB, Tiflis’i buradan sıkıştırıyor.
Kremlin ise gösterilerdeki Rusya karşıtlığının arkasında ABD’nin olduğunu savundu.
Üçüncü günde hükümet geri adım attı. 10 Mart’taki ikinci oylamada tasarı bire karşı 35 oyla düşürüldü. Fakat hükümetin geri adımı muhalifleri kesmedi. Bir yandan tasarının bir daha gelmeyeceğine dair nedamet ve açık sözler isterken diğer taraftan erken seçim için baskı kuruyorlar.
Muhalefete göre hükümet yenildi ama ülkenin Avrupa-Atlantik geleceği için tehdit tam olarak savuşturulmadı.
Gürcü Rüyası Başkanı Kobaşidze ise Birleşik Ulusal Hareket’i iktidara taşımak için ‘Meydan’ denemelerinin süreceğini ama Ukrayna topraklarının yüzde 20’sini kaybettiren radikallerin ‘devrim’ planına ve Saakaşvili gibi ajanların iktidara dönmesine izin vermeyeceklerini söylüyor.
Eksen bunalımı
Muhalifler açısından bu konu “Gürcistan’ı Rusyalaştırmak” ile “Batı ekseninde tutmak” arasında bir tercih meselesi. İktidar ise “Gürcistan’ı bağımsızlaştırmak” ile “Ülke siyasetini müdahaleye açık bırakmak” arasında bir seçimden söz ediyor.
Haliyle pek çok eski Sovyet cumhuriyetinde gördüğümüz temel çelişki burada tekrarlanıyor. Net bir eksen bunalımı görülüyor.
Saakaşvili’nin kabinesinde yer almış ve Paris’te SciencesPo’da hocalık yapan Tornike Gordadze, JAMnews’e açıklamasında hükümetin tasarıyla Batı'dan gelen baskılara yanıt vermeye hazır olduğunu göstermek istediğini, buna otoriterleşmenin eşlik edeceğini ve jeopolitik bir devamlılıkla ülkenin Rusya'nın yörüngesine geçiş yapacağını öngörüyor. Gordadze’ye göre “hükümet için iktidarda kalmak Avrupa-Atlantik entegrasyondan daha önemli. Hükümet Batı'nın jeopolitik olarak zayıf olduğuna ve şantaj yapılabileceğine inanıyor. Hükümeti değerler açısından Rusya, Macaristan ve Türkiye modellerine daha yakın.”
Carnegie Center'dan Thomas de Waal ise tasarıyı Avrupa ile entegrasyona inanmayan siyasi grubun kamuoyunda Batı ile hesaplaşarak kendilerini öne çıkarma girişimi olarak görüyor.
Biraz yukarıya bakanlar yeni siyasi tasarımın Moskova’dan geldiğini düşünüyor.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) aralıkta yayımlanan raporunda Gürcü Rüyası ve ortaklarının ülkeyi kademeli olarak Rusya’nın etki alanına kaydırdığı tespitini yaparken bu dönüşümde kesesini Rusya’da doldurmuş oligark ve eski Başbakan Bidzina Ivanişvili'nin etkili olduğunu öne sürüyor.
Yani Moskova’dan bakanlar Gürcistan’da Rusya karşıtı bir vekalet savaşının tezgâhlandığını, Batı’dan bakanlar ise Gürcistan’ı Rusya’ya iten bir dönüşümün yaşandığını düşünüyor.
Abhazya’da iki yönlü tedirginlik
Bu krizi başka bir konunun gölgesinde de konuşmak gerekiyor. 2008’deki hamleye benzer şekilde Güney Osetya ve Abhazya’da ikinci cephe açılacağı senaryoları gündemden düşmüyor. Gürcü hükümetinin bu maceraya girmemesi Moskova’da not edilse de gözlemcilere göre tehlike geçmedi. Eğer Kafkasya’da tezgahlanan şey bir çatışma ise bakılacak yerler belli: Güney Osetya ve Abhazya.
JAMnews’in Sohum’dan geçtiği habere göre Abhazya her ihtimale karşı seferberlik yeteneklerini test ediyor. Abhazya Güvenlik Konseyi Sekreteri Sergey Şamba "Mevcut Gürcü yönetimi Rusya'ya karşı tarafsız. Dahası, Ukrayna makamları ve kendi muhalefetinin Abhazya ve Güney Osetya'da Rusya'ya karşı ikinci bir cephe açma girişimlerine aktif olarak direniyor" diyor. Şamba bu direnci Gürcü yönetiminin Rus hayranlığına değil pragmatizmine bağlarken radikallerin iktidara dönmesi ya da mevcut yönetimin baskılar sonucu ikinci cephe açma ihtimalini dışlamıyor.
Abhazya tarafında başka bir endişe daha var: Tiflis yönetimi Batı’dan kopar da Rusya’ya yanaşırsa acaba Moskova Abhazya’nın bağımsızlığı konusundaki tutumunu gözden geçirir mi?
Siyaset bilimci Astmur Tanya, Gürcistan’dan savaş beklemese de Karabağ örneğinden hareketle Kafkasya'daki dinamikler nedeniyle statükonun hızlıca değişebileceğini düşünüyor.
Muhalif siyasetçi Adgur Lagvilava da yabancı ajanlar yasası fikrinin eş zamanlı olarak Abhazya’da da gündeme geldiğini belirterek “Kimsenin bizi dikkate almadığı bir tür bölgesel gündemin üstlenildiğini gösteriyor" diyor. Yani bölgede Moskova kaynaklı siyasi bir tasarım olduğu fikri kolayca yadsınamıyor.
Gürcistan sadece AB değil NATO’ya da üye olmak istiyor. Rusya’nın NATO’nun genişlemesindeki kırmızı çizgisinin bir başında Ukrayna diğer başında Gürcistan var.
2003’teki Gül Devrimi’nin intikamının 2008’de Amerikan destekli Saakaşvili’nin Tshinval’e saldırarak başlattığı savaşta hem Güney Osetya hem de Abhazya’nın bağımsızlığını tanıyarak almıştı. Batının Gürcistan’ı bu iki cumhuriyete karşı yeniden askeri seçeneğe itmesi, Kırım senaryosunun Abhazya ve Güney Osetya’da da tekrarlanmasına neden olabilir. Yani Rusya Güney Osetya ve Abhazya’yı ilhak sürecini başlatabilir. Abhazların tercihi bağımsız devlet olarak kalmak ama Güney Osetya buna akşamdan razı. Bir başka seçenek Abhazya’nın Rusya ile ortak devlet projesine dahil olması. Bu konu bir dönem Rusya ve Belarus arasında popüler bir tartışmaydı. Yeniden ısıtılıyor.
Minsk ile de yakın ilişkiler kuran Abhazya Devlet Başkanı Aslan Bjaniya, 25 Ağustos’ta bir röportajında bu ihtimal sorulduğunda, “Rusya’nın Ukrayna'daki özel askeri harekatı başarıyla tamamlamasının ardından farklı bir gerçeklik ortaya çıkacak, yeni bir birlik devletinin ana hatları oluşacak. Buna güveniyoruz ve katılmaya hazırız" demişti. Elbette bu Abhazya içinde ciddi bir tartışma konusu. Başkanın sözü nihai değil. Ama cin şişeden bir kez çıkmaya görsün...
Gazete Duvar / 12.03.23