Sedat Peker’in videoları Arap dünyasında da yakından takip ediliyor. Her video yayımlandıktan kısa süre sonra videodan bazı bölümler Arapça alt yazı ile yerel ve bölgesel yayın kuruluşlarının sitelerinde, ekranlarında yer alıyor.
Türkiye’yi yakından izleyen ve iyi derecede Türkçe konuşan Suriyeli gazeteci dostum Sarkis Kassargian, videolar yayımlanmaya başladığından beri telefonunun hiç susmadığını söylüyor.
Sarkis’in bölgenin önde gelen gazeteleri arasında yer alan Lübnan/An Nahar gazetesine bu konuda yazdığı makaleler haftalardır en çok okunanlar listesinin başında.
Peker’in Suriye, Libya gibi konularda anlattıklarının Arap dünyasında merak edilmesi normal ancak videolarda anlatılan her detayı bilmek istemeleri gerçekten çok dikkat çekici.
Sarkis, Arap dünyasındaki basın organlarından kendisine gelen sorulardan yola çıkarak “En az merak ettikleri kısım Suriye ve Libya konuları” diyor.
“Türkiye’den Nusra Cephesi’ne silah gönderilmesi ve radikal örgütlerle ticaret yapılması” iddialarının yer aldığı son video Suriye meselesi etrafında tartışılıyor ancak Suriye içinde de en az ilgi gösterilen kısım silah transferi ve ticaret iddiaları. Suriyeliler ve genel olarak Arap dünyası için bu iddialar yeni olmadığı gibi Türkiye gündeminde şimdiye kadar yer almamış birçok detayı ile yüzlerce habere, belgesele konu oldu.
Peki Araplar ve tartışmaların göbeğindeki Suriye neyi merak ediyor?
Bu sorunun cevabını “Peker videolarının Türkiye’deki hükümeti ve Erdoğan’ı nasıl etkileyeceğini merak ediyorlar” şeklinde tek cümle ile özetlemek mümkün.
Hepimizin bildiği, Susurluk kazası ile inkar edilemeyecek kadar ortaya dökülüp saçılan ilişkiler ağı Arap dünyasında bilinmiyordu. Türkiye’nin imajı, Arap Ayaklanması başladığından beri büyük ölçüde törpülenmiş olsa da Arap dünyası hâlâ Türkiye’yi kendileri ile kıyaslayarak değerlendiriyor ve hâlâ Türkiye’de bir organize suç örgütü liderinin devletin zirvesindeki isimlerle böyle yakın ilişkisinin olması, güvenlik kurumlarının gözü önünde yasa dışı eylemler ve ticaret yürüttükleri yönünde iddialar, bölgede şaşkınlıkla karşılanıyor.
Peker videoları ile Arap dünyası ve medyası Susurluk kazası, Uğur Mumcu ve Necip Hablemitoğlu cinayetleri, faili meçhul dosyaları gibi konuları da araştırmaya başladı.
Arap Ayaklanması döneminde Türkiye’nin silahlı ve cihatçı yapıları desteklemesine dair iddialar birçok habere konu olsa da bu iddialar çoğunlukla “kişisel ilişkiler ağı ve çıkarları değil devlet politikası” çerçevesinde ele alınıyordu.
Şimdilerde Arap dünyası da “Türkiye’de devlet-hükümet ayrımının olup olmadığını, bunca kirli ilişkiler ağının devlet kurumlarının gözü önünde nasıl büyüyebildiğini” anlamaya çalışıyor.
Türkiye adına çok acı bir manzara!
"Ticaret ağı çöker mi?"
Arap dünyasının geriye kalan kısmının aksine Suriyeliler, Peker videolarında yer alan (kendileri ile ilgili bölümleri) iddiaları “Biz bunları zaten biliyorduk” tavrıyla takip ediyor.
Suriyelilerin ilgilendiği asıl kısım bu iddiaların Erdoğan’ı ve hükümeti nasıl etkileyeceği ve Suriye’nin kuzeyindeki ticaret ağının bekası!
Şam ve zaman zaman Rusya, Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye sınırı boyunca giderek büyüyen ticaret ağının ülkedeki ekonomik krizi daha da derinleştirdiğini söylüyor.
Şam’a ve Rusya’ya göre;
- Ülkenin kuzeyindeki cihatçı yapıları, Türkiye’nin desteklediği silahlı grupları ve Kürt silahlı güçlerini daha da güçlendiriyor.
- Petrol başta olmak üzere Suriye’nin kaynaklarının gümrüksüz, vergisiz, yasa dışı ticaret ağları ile satılması ve ülke dışına çıkarılması ekonomik krizi büyütüyor.
- Radikal tedbirlerle yaklaşık 1 aydır kontrol altına alınabilen doların istikrarsızlığının temel sebeplerinden biri bu yasa dışı ticaret ağı.
Rusya’nın bu bölgedeki petrol konvoylarını, yakıt depolarını, piyasaya sürülecek ürünlerin depo alanlarını birçok kez vurduğu biliniyor. Bu saldırılar ticaretin kısa süreliğine yavaşlamasına veya yeni ağlar oluşturulana kadar aksamasına sebep olsa da her geçen gün büyümesine engel olmuyor.
Şam’da Peker videoları ile “içeriden biri tarafından” iddiaların tekrar gündeme gelmesi ile Rusya’nın Türkiye üzerindeki baskısını arttırabileceği yorumları yapılıyor.
Bu arada Suriye’nin kuzeyindeki öz yönetimin ana gelir kaynaklarından biri olduğu söylenen petrol meselesi Şam-Öz Yönetim görüşmelerinin ana kozlarından biri.
Trump döneminde Öz Yönetim’in elindeki bölgelerde petrol çıkarılması ve işlenmesi için bir Amerikan şirketine çalışma izni de verilmişti.
Birkaç gün önce Biden yönetimi bu şirketin çalışmalarını durdurmasına sebep olacak bir adım attı ve “Petrol ile bizim alakamız yok” mealinde açıklamalar yapıldı.
Ayrıca Suriye’de yönetimin kontrolündeki bölgelerde derinleşen benzin ve yakıt krizinin Rusya ve İran üzerinden hafiflemesini sağlayacak gelişmeler de var.
Günlerdir hepimizin tartıştığı iddiaların Suriye içindeki duruma nasıl yansıyacağı önümüzdeki günlerde gerçekleşecek Erdoğan-Biden ve Biden-Putin görüşmelerinin ardından netleşmeye başlayacak gibi görünüyor.
Evrensel / 03.06.21