Ortadoğu’da boşluk yok, fazlalık var – Mehmet Ali Güler

İsrail ve Suudi Arabistan’ı ziyaret eden ABD Başkanı Joe Biden, “Körfez ülkeleri ile ilişkilerimizi güçlendirmede ilerleme kaydettik. Ortadoğu’da Rusya ve Çin’e dolduracak boşluk bırakmayacağız” dedi.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 18 Temmuz 2022
  • 11:30

İsrail ve Suudi Arabistan’ı ziyaret eden ABD Başkanı Joe Biden, “Körfez ülkeleri ile ilişkilerimizi güçlendirmede ilerleme kaydettik. Ortadoğu’da Rusya ve Çin’e dolduracak boşluk bırakmayacağız” dedi.

Biden’ın bu açıklaması, ABD’nin Ortadoğu’daki gücünü azaltmasına karşılık, İran’a karşı Arap-İsrail ittifakı kurma hedefiyle ilgiliydi. Nitekim ziyaret öncesinde bu yönde mesajlar verildi, hatta Ürdün Kralı II. Abdullah’ın ifadesiyle “Arap NATO’sunun inşası” artık gündemdeydi (CNBC, 24.6.2022).

Ancak Biden’ın bu açıklamasının büyük bir sorunu var: Çin ve Rusya’nın, Arap ülkeleri ve İsrail’le ilişkileri gelişiyor ve derinleşiyor.

Ortadoğu’nun sahipleri

Diğer yandan Biden’ın “Ortadoğu’da Rusya ve Çin’e karşı doldurulacak boşluk bırakmayacağız” açıklaması, “emperyalist bakışın” tüm ahlaksızlığını taşıyor. ABD kendisini Ortadoğu’nun “sahibi” gibi görüyor.

Nitekim Biden’ın bu “emperyalist” açıklamasına, Çin’den “egemenliğe saygı” vurgulu yanıt geldi. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin,“Ortadoğu’da ‘boşluk’ yok, Ortadoğu’nun sahibi Ortadoğu halklarıdır”dedi ve ekledi: “Ortadoğu hiç kimsenin arka bahçesi değildir. Ortadoğu ülkelerinin egemenlik haklarını destekleyen Çin, uluslararası toplumla beraber bu bölgede barış ve refahın gerçekleştirilmesi için katkıda bulunmaya hazırdır.” (CRI Türk, 16.7.2022).

Şöyle de ekleyebiliriz: Ortadoğu’da boşluk yok, fazlalık var; o fazlalık emperyalist ABD’dir.

ABD’nin iki kazanımı

Şunu da belirtelim: O fazlalık gün geçtikçe törpüleniyor; ABD Ortadoğu’da güç kaybediyor. Biden’ın son Ortadoğu çıkarması da, kimi kazanımları olsa bile, stratejik planda bir güç kaybına işaret ediyor.

Biden, İsrail ve Suudi Arabistan liderleriyle yaptığı ikili görüşmelerden bir ittifak çıkaramadı ama iki kazanım elde edebildi:

1) Suudi Arabistan, hava sahasını İsrail de dahil tüm ülkelere sivil uçuşlar için açtı.

2) Suudi Arabistan, günlük petrol üretimini 12 milyon varilden 13 milyon varile çıkardı. Ancak Veliaht Prens Selman açıkça uyardı: “Gerçekçi olmayan enerji politikaları yüksek enflasyona yol açacak.” (TRT Haber, 16.7.2022).

“Arap NATO’su yok”

Ya çok konuşulan “Arap NATO’su” konusu? 

Konunun zemini Cidde Güvenlik ve Kalkınma Zirvesi’ydi. Zirveye, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyeleri ile Mısır, Irak, Ürdün ve ABD katıldı.

Ancak zirveden “Arap NATO’su” ya da “İran’a karşı ittifak” çıkmadı. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan sonucu şu kesinlikte özetledi: “Arap NATO’su diye bir şey yok, zirvede de böyle bir şey konuşulmadı. Körfez ülkeleriyle İsrail arasında İran karşıtı bir savunma ittifakı kurulması konusu gündeme gelmedi.” (Sputnik TR, 16.7.2022).

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, hava sahasının sivil uçuşlara açılmasının İsrail’le diplomatik ilişki anlamına gelmediğini, Irak’ın ev sahipliğinde İran’la yürüttükleri normalleşme görüşmelerinden de umutlu olduğunu söyledi.

Zirvenin “güvenlik” ayağında hiç mi bir şey yoktu peki? KİK-ABD ortak açıklamasında, “Deniz savunması alanında Ortak Görev Gücü 153 ve 59’un kurulmasının memnuniyetle karşılandığı” belirtildi. Ancak bu da pek yeni sayılacak bir konu değil. Zira ABD 5. Filosu Komutanı Amiral Brad Cooper, daha önce Kızıldeniz merkezli “Ortak Görev Gücü 153”ün kurulduğunu açıklamıştı. (M5 Dergi, 14.4.2022).

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: ABD hegemonyasının zayıflaması, “Amerikan Ortadoğusu’nun” çözülmesini sağlıyor ve “çok kutuplu/merkezli yeni dünya”, Ortadoğu ülkelerinin “çok taraflı” politika izleyebilmesini kolaylaştırıyor.

Cumhuriyet / 18.07.22