Ukrayna lideri Zelenski’nin Batı’ya alenen üçüncü dünya savaşı çıkarma çağrısının ardından çılgın gelişmelerle karşı karşıyayız. Önce ABD’nin takıntısı olan Almanya ile Rusya Federayonu arasındaki stratejik sivil yatırım Kuzey Akım-2 boru hattına terör saldırısı geldi. Ardından 2014 Kiev darbesiyle ‘hediye edildiği’ Ukrayna’dan ayrılıp birliğe geri dönmüş Kırım’ı Rusya ile bağlayan Kerç köprüsüne saldırı... Bu sonuncusu; Batı’nın dolaşımda tuttuğu nükleer çatışma retoriği eşliğinde ‘insanlığın sonunu ilgilendiren’ sorular ortaya çıkarıyor.
Kerç şakacılığı
Kerç köprüsüne cumartesi sabahı patlayıcı yüklü kamyonla yapılan saldırı üzerine “Yasadışı herşey imha edilmeli. Kırım. Köprü. Sadece başlangıç” diye yazan Ukrayna başkanlık ofisinden Mihail Podolyak akşamüzeri trenyolu hattı ile kara ulaşımı başlayınca çark etti. Rusya’nın kendi köprüsünü bombaladığını, ayrıca CIA’nın bile Ukrayna gizli servisine mal ettiği Dugina suikastını yapıp ve Kuzey Akım hatlarını sabote ettiğini öne sürdü!
Rusya, Kerç’i ‘kırmızı çizgi’ ilan etmişti. Rusya kamuoyunu adeta çıldırtan muazzam bir ‘stratejik sabır’ sergileyen Kremlin, köprüyü saatler içinde devreye sokup akşam trafiğin aktığı ışıklandırılmış görüntüyü sunmakla yetindi. ‘UkroNATO ordusunun’ art arda hamleleri karşısında Moskova’nın alttan alması çok dikkat çekici. Hele de taktik nükleer silah kullanımının yükseltildiği bir ortamda...
Zelenski’nin 3. dünya savaşı çağrısı
Zelenski, üçüncü dünya savaşı çağrısını Avustralya’nın Lowy Enstitüsü’yle video bağlantısında yaptı. ‘Rusya’ya nükleer silah kullanırsa kendisini neyin beklediğini bilmesi için önleyici saldırı gerektiğini’ söyledi. Batı’da bile nahoş karşılanan bu sözler, ‘öyle demedi’ diye düzeltilmeye çalışılsa da kendisine Nobel barış ödülüne mal oldu. Sonra kendi kendini "Bence bundan söz etmek bile tehlikeli" diyerek tashih eti. Bu söylemleri salt Zelenski dile getiriyor olsa iyi...
‘Akil adam’ Trump ve ‘gafçı’ Biden
Donald Trump’ın bile ‘akil insan’ kaldığı günlerden geçiyoruz. Trump, "Ukrayna’daki bu savaşın barışçıl sonu için acil müzakere talep etmeliyiz. Aksi halde kendimizi üçüncü dünya savaşı’nda bulacağız. Ve gezegenimizden geriye bir şey kalmayacak. Bütün bunlar aptal insanların hiçbir fikri olmamasından... Nükleerin gücünü anlamıyorlar" dedi.
Nükleer saldırıdan bahseden liderlerden dikkatli retorik beklenir. Bu gafçı Joe Biden’da bulunmayan bir vasıf. Biden, ABD’li muhaliflerin ‘pervasız’ eleştirilerine yol açan tehditkar bir ‘Armageddon’ (kıyamet) konuşması yaptı. ‘1962 Küba füze krizinden beri Armageddon ihtimaliyle karşı karşıya kalmadıklarını’ söylerken, önce Putin’in ‘taktik nükleer silahlar veya biyolojik/kimyasal silahların potansiyel kullanımından söz ettiği’ yalanını salladı. Ardından "Putin şaka yapmıyor" dedi, tehdidi de Rusya ordusunun Ukrayna’da düşük performansına bağladı. Oysa Pentagon ve Ulusal Güvelik Konseyi Rusya’nın nükleer duruşunda değişiklik görmediklerini dile getirmişti.
Putin, bu lafları etmedi. 21 Eylül’deki kısmi seferberlik ilanı sırasında nükleer silahları Batı’nın bunları Rusya’ya karşı kullanma tehdidi bağlamında andı. Ukrayna ordusunun aylardır Zaporojye nükleer santralini bombalaması ve nükleer şantajlarından söz eden Putin, Rusya’nın elinde bulunan ve NATO’nun sahip olmadığı hipersonik sistemlere atıf yaptı. Rusya lideri "Ülkemizin toprak bütünlüğüne ve Rusya’yı ve halkımızı savunmaya yönelik bir tehdit halinde, elimizdeki tüm silah sistemlerini mutlaka kullanacağız. Bu bir blöf değil" dedi.
Bu sözler Rusya’nın ‘ilk saldıran olmamayı’ içeren nükleer doktrini çerçevesinde. ABD’nin ‘ilk kullanan olmamak’ derdi yokken, Putin’in ‘ABD’nin dünyanın ilk ve tek atom silahı kullanan ülkesi olarak emsal teşkil ettiği’ sözleri ‘caydırıcılığın’ ifadesi. (Bu arada Biden’ın kimyasal ve biyolojik silah atfı, Ukrayna’da bulunan Pentagon’la bağlantılı laboratuarlar düşünülürse daha da ironik. Rusya’nın bu konuda sözleşmeleri imzaladığı ve mühimmatı yok ettiği BM nezdinde tescilli. Peki imha etmeyen kim?)
ABD’nin ‘daha avantajlı şartlarda bir barışa erişmek hedefiyle tırmandırmak için, savaşın gidişatında kullanılabilir’ bulmasının aksine Rusya nükleer doktrini açık. ( https://www.ydh.com.tr/HD17357_doktrine-bakin.html ) Şartları ‘Rusya ve müttefiklerine karşı nükleer yahut kitle imha silahlarının kullanılması ve devletin varlığının tehlikeye düşürecek bir saldırıyla karşılaşılması’. Yani, Zelenski’nin tehdidi...
ABD Ukrayna çatışmasından çok önce Çin’i de bahane edip küresel silahsızlanma mimarisini neredeyse çöpe atmıştı. Anti-Balistik Füze (ABM) ve Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler (INF) anlaşmalarından çekildi. Tek istisnası, START anlaşmasının sona ermesinin ‘katil Putin’ diye işe başlayan Biden tarafından son anda erteletilmesi.
Peki Biden ‘taktik nükleer silah kullanımını’ neden böyle anıyor? İnsanın aklına ister istemez ‘yoksa Ukrayna’da Rusya’nın hedefi olan askeri tesislere bu silahlardan yerleştirilmesi’ yoluyla geçmişte Irak ve Suriye’de, öncesinde Körfez savaşı yahut Vietnam’daki türden yanıltma operasyonları (false flag) mı yapılacak’ sorusu düşüyor.
‘Kış stratejisi’
Afganistan’da 20 sene kalıp 2,3 trilyon harcayıp Taliban’ı Taliban’la değiştirenler, Rusya’nın sekiz ayda yenilgisinden söz ediyor. UkroNATO güçleri yokmuş gibi yapıyorlar. Rusya ve müttefiklerinin UkroNATO’nun eylüldeki karşı saldırısıyla ‘zorlandığı’ açık. Ancak askeri uzmanlar Ukrayna saflarında büyük kayıplara rağmen kritik önemde ilerleme sağlanamazken, Rusya ve müttefiklerinin ‘düzenli çekilmelerine’ dikkat çekiyor. Moskova bu noktada siyasi taktikle dört bölgede kimilerinin ‘zamansız’ bulduğu referandumları tamamladı. Rus nüfusunun bulunduğu bölgelerde Batı’nın yalnızca işine gelen yerler için onayladığı ‘kendi kaderini tayin hakkını’ işletti. Her şey siyasi stratejinin Avrupa’da bekleyen ‘kışa’ odaklandığına işaret. Nükleer risk yok mu? Var. Bakılacak ilk yer dilinden düşürmeyenler ve ‘ilk kullanan olmayı’ umursamayanlar.
BirGün / 10.10.22