Servetin sahipleri/dağılımı ve sınıfsal perspektifle pek alakadar olmayıp kimlikçilik ve cinsiyetçilik üzerinden Amerikan tipi 'devrimleri' ilericilik addedenler açısından zorlu bir dönem. Anglo-Amerikan patentli neoliberal düzenin önayak olduğu faşizmi algılamayanlar için 'on puanlık uzman soruları' şu günlerde İtalya üzerinden sorulmakta.
Bir yüzyıl kadar önce 1922'de Benito Mussolini'nin kara gömleklileri Roma'ya yürüyüşleriyle 20 yıllık faşist dönemi başlatmıştı. Bir yüzyıl sonra anketler dramatik bir şekilde yanılmaz, bir mucize olmazsa eğer İtalyanlar 'neofaşist' bir hareket ve liderini seçiyor. 10 yıl önce kurulan İtalya'nın Kardeşleri Partisi ve kadın lideri Georgia Meloni tartışmaların gözbebeği. Meloni ve partisinin 2018'de yüzde 4'lük oy oranını katlayıp yüzde 25'i bulması ve Matteo Salvini'nin Kuzey Ligi ile 'bunga-bunga' Silvio Berlusconi'nin Forza İtalyası'yla birlikte İtalya'yı yönetmeye soyunması bekleniyor. Meloni'nin varlığı kadınların siyasetteki konumunu, benimsedikleri ideolojilerinden bağımsız sırf cinsiyetleri gözüyle görenler için doğrusu ekstradan sarsıcı.
İçlere su serpen NATO'culuk ve Rusya karşıtlığı
İtalyan birliğinin çok geç sağlanmış olmasının tezahürlerini her daim taşıyan İtalyan siyaseti, Avrupa şüpheciliğiyle yüklü bir popülist sol dalganın ardından pandeminin ortasında teknokrat yönetime teslim edilmişti. Eski bir Avrupa merkez bankacısı olan 'süper Mario' Draghi başbakanlık koltuğuna atandı. Koalisyonu çatırdayana kadar giden Draghi'nin 'müthiş ekonomik başarılarının' İtalya'yı getirdiği yerdeyiz şimdi. Seçmenlerin dörtte birinin tercihiyle Meloni İtalya'nın ilk kadın başbakanı olacak gibi görünüyor. Ancak İtalya'nın ilk kez bir kadını seçecek olması yeterince heyecan yaratamıyor.
Meloni tedirgin edici zira 'ulusal egemenlikçilik' dilinden konuşurken, kıvamı İtalyan milliyetçiliğine ayarlıyor, küreselleşmeci kimlik ve cinsiyetçiliğe karşı 'gelenekselcilik' vurguları yapıyor. Bütün söylemleri sağ popülist bulamacın tüm unsurlarını barındırırken, dönemin ruhu adına zaruri revize hamlelerini eksik etmiyor.
Amerikancılık Doğu Avrupa'yı yıllardır sağcılık ve muhafazakarlıkla yoğurmuş olabilir. O coğrafyada gereken o. Batı Avrupa'da ve hakiki solun Gladio eşliğinde gömüldüğü İtalya'da makbuliyet çerçeveleri 'liberal sol' olduğu için tedirginler. Gazetelerin İtalya ve Meloni haber ve analizlerinde Avrupa'nın 'yoksa faşizme mi koşmakta olduğu' sorusu yer alıyor. Ukrayna'daki faşist banderistlere apaçık destek olan bu akıl 'bu kış Avrupa'ya faşizm mi geliyor' diye kaygılanıp cevaplar arıyor. İçlerine su serpen Meloni ve partisinin NATO'cu ve Rusya karşıtı olması. Trajikomik.
Sağ popülizmin hobbitleri
Georgia Meloni Romalı. Babası annesini terk ettikten sonra yaşadıkları burjuva semtinden Gabratella'daki işçi semtine taşındıklarından çocukluğu mavi yakalılar arasında geçmiş. Üniversiteye gitmeye yeltenmemiş, lise mezunu olarak bebek bakıcılığından, bit pazarında tezgahtarlığa ve barmenliğe uzanan işler yapmış.
Meloni, İtalyan işçi sınıfının ABD öncülüğünde 'komünizmden arındırıldığı' dönemde büyümüş. 1990'larda İtalyan siyaseti mafya ve yolsuzluklarla sınanırken Mussolini müdavimlerinin oluşturduğu İtalyan Sosyal Hareketi'ne katılmış, gençlik grubu Gençlik Cephesi'nde yer almış. Tolkien'in 'Yüzüklerin Efendisine' öykünüp kötülerle savaşan kahraman hobbitler fantezisi yaşamışlar.
Aktif siyaseti Ulusal İttifak'a geçtikten sonra 2006'da 29 yaşındayken Berlusconi'nin de desteğiyle parlamentoya girmesiyle başlıyor. Altı yıl sonra arkadaşlarıyla Berlusconi'nin çöküş döneminde partiden kopup İtalya'nın Kardeşleri'ni kuruyorlar.
Küreselleşmeci Batılı akıl, Meloni'den 'sosyal görüşleri Doğu Avrupalı gibi, Macaristan lideri Orban'a öykünüyor' diyerek şikayet ediyor. Meloni'nin bir ara Euro bölgesinin çöküşünü dilemesi gibi sağ popülist görüşleri anılıyor. Şimdilerde hedefinin ortak para birimini sadece İtalyan iradesine göre şekillendirmek olduğunu belirterek kendisini 'revize etmiş' durumda.
Meloni, Avrupa'nın ve İtalya'nın hıristiyan kimliğini vurguluyor, İslamlaşmaya karşı çıkıyor. ABD öncülüğündeki liberal müdahaleciliğin enkaza çevirdiği Libya ve Kuzey Afrika'dan göçmen akınına itiraz ediyor, donanma blokajını savunuyor. Ganalı bir sığınmacının tecavüz videosunu tweet'lemesi politik doğrucuları çok kızdırdı.
Hillary'nin takdiri
Evlilik dışı ortağı ve çocuğu olan Meloni neoliberal toplumsal cinsiyet yerine 'aile değerleri' vurgusu yapıyor. Annesi neredeyse kürtaj olup kendisini var etmekten vazgeçiyormuş. Kürtaj karşıtlığı ile anılıyor veya kürtajı zorlaştırır diye korkuluyor. Fakat Meloni 1978'den beri var olan kürtaj yasasını değiştirmeyeceğini söyleyip 'erişilebilir, güvenli ve yasal' kürtjdan bahsediyor. Kendisinin dişli bir kadın olarak mücadelesinden hareketle kadın kotalarına yani bu alanda hükümet müdahalesine da itiraz ediyor.
Söylemleriyle neoliberal feministleri kızdırmış görünüyor. En güçlü globalist kadın kaballardan Hillary Clinton da bu tartışmaları körükledi. Hillary, Corriere Della Sera'ya "Bir ülkede ilk kadın başbakanın seçilmesi her zaman geçmişten bir kopuşu temsil eder ve bu kesinlikle iyi bir şeydir" buyurmuş. Clinton zaten serbest piyasacı, özelleştirmeci ve mali deregülasyoncu Margareth Thatcher'a sırf kadın diye 'hayran'. Meloni de Hillary gibi 'teneke lady' hayranı.
Risorgimento'nun 'güzel aşk ilanı'
Meloni, İtalya'nın Kardeşleri'ni Britanya'nın Tory'leri veya İsrail'in Likud'uyla kıyaslıyor. Şimdilerde 'faşistliği' deşiliyor ama Avrupa Parlamentosu'nda iki yıldır sağ popülist Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular Partisi’nin başkanı.
Son dönemde "Dünyada kimsenin bizden korkmasına gerek yok" vurgulu demeçleri eksik olmadı. Tabii herkesin kulaklarında 2019'da Roma'da 'küresel solcu güçlerden' yakındığı ve "Ben Giorgia'yım, kadınım, anneyim, İtalyanım, hıristiyanım. Bunların bizden alınmasını kabul etmiyorum" diye kükrediği konuşması yankılanıyor.
İtalya'nın Kardeyleri'nin faşistlerin 'tanrı, anavatan ve aile' sloganını kullanması da rahatsız edici bulunuyor. Meloni ise bu sloganı 'güzel bir aşk ilanı' dile nitelerken Risorgimento döneminin devrimcisi Giuseppe Mazzi'den alıntı olduğu yanıtını veriyor. Meloni, İtalyan sağının faşizmi onlarca yıl önce 'tarih kitaplarına gömdüğünü' söylüyor. Batılı liberaller Meloni'nin Mussolini'yi 'iyi bir politikacı' diye anmasına içerlerken, Berlusconi'nin de 2013'te aynısını söylediğini unutuyorlar.
Kadın lider Avrupacı ve Atlantikçiliğini kanıtlama arzusunu eksik etmiyor. İtalya'daki anketler halkın yarısının itirazına işaret etse de o Ukrayna'daki faşist banderist yönetime silah gönderilmesini destekliyor. Rusya'ya yaptırımların işe yaradığını da iddia ediyor.
AB çarkı ve ekonomi
İtalya'da tabii ki asıl mesele ekonomi, yoksulluk ve sosyal çöküş korkusu. Devasa kamu borcu yüzünden Meloni'nin AB oligarşisine sırt çevirecek hali pek yok. Artan enerji fiyatları ve enflasyon teslim olan İtalya, AB kurtarma fonlarına muhtaç.
Seçim öncesi Meloni'ye en büyük hizmeti de AB bürokratı ve yine 'büyük kadın neoliberal savaşçı' Ursula von der Leyen (UvdL) yaptı. Meloni'nin olası iktidarı için "Göreceğiz. İşler istemediğimiz şekilde gelişirse, Polonya ve Macaristan'dan bahsetmiştim, araçlarımız var" deyiverdi. Derhal Roma'daki AB merkezine koşan bir grup AB bayrağını indirip yerine İtalyan bayrağını göndere çekmiş.
Deutsche Welle ve The Economist, 'Avrupa ne kadar kaygılanmalı, ne kadar korkmalı' başlıkları atarken, 'aşırı sağ başarılı, çünkü sol bölünmüş' teması gözde. İtalya'da birileri hakiki bir devrim yapmaya kalkışsa 'Kızıl Tugayların devamı' diye yaygara yapacak The Guardian sorunu bulmuş. 'Sol başarısız oluyormuş çünkü inandırıcı vizyonlar, stratejiler ve ekonomik alternatif sunamıyormış'. Hangi sol diye soran yok!
Kıssadan hisse... ABD'nin NATO mühendisliği ve neoliberalizmin Avrupa sağ popülizmini canlandırdığı günlerden geçiyoruz. 'Ulusal egemenlik' türküsünü mırıldanan küreselleşmeciler faşist banderistleri sindirirken Meloni'ye içerliyor. Nihayetinde Brüksel'in para politikalarına uyması ve Moskova'ya karşı tarihsel düşmanlığa katkısı kafi gelir.
BirGün / 26.09.22