Uluslararası rating şirketlerinden Moody’s Türkiye’nin kredi notunu düşürdü ve bunun ardından bilindik “dış güçler” tartışmaları yine başladı. Neden düşürdü, siyasi mi, değil mi tartışmalarını bir yana bırakarak şunu söylemek gerekir ki, mevcut ekonomi politikaları değişmeden Moody’s’in not düşürürken dile getirdiği risklerin gerçek olma ihtimali çok yüksek.
Bu arada dünkü piyasa hareketlerine bakarak Moody’s’in not indiriminin etkili olmadığı söylenilebilir ama bu yanıltıcı olur. Çünkü daha önceki not indirimlerinden biliyoruz ki eninde sonunda uluslararası rating şirketlerinin uluslararası piyasalara sundukları rapor etkili olacaktır. Kamu yine kurları bir süre tutma yolunu seçebilir, arka kapılardan operasyonlar yapabilir ama bu sonucu değiştirmez. Bir kötü haber gelir, şimdi görünmeyen etkiyi sonunda katlamalı olarak görürüz.
Şimdiye kadar rating kuruluşlarının verdikleri puanlar konusunda söylenecek her şey söylendi sayılır. Verilen notların siyasi yönü bulunduğu yorumları bir ölçüde gerçektir diyebiliriz. Ama unutmayalım ki bu şirketler hem not indiriyor hem not çıkarıyor, yani o zaman çıkarırken de siyasi karar olduğunu kabul etmek zorundayız. İkinci husus da rating şirketlerinin kendi saygınlığı. Yani not indirimleri ya da artırımlarında tümüyle sübjektif davransalar, dayanaklarının bulunmamasına rağmen not kararı verseler, o zaman kendilerini inkâr etmiş olurlar. Bunun da ötesinde güven müessesesi oldukları için, 2-3 dayanaksız karar verseler, kimse artık onların raporunu para verip satın almaz. Yani ticari olarak yok olup giderler. En azından bu nedenle doğru karar vermek zorundalar.
Ayrıca Moody’s’in not indirirken yaptığı açıklamalara, belirttiği risklere bakacak olursanız, bunları zaten son yıllarda iktisatçıların tümünün söylediğini görürsünüz. Yani taraf olmayan tüm iktisatçılar bu gidişatı zaten görüyor ve söylüyorlardı. Dolayısıyla not indiriminde bakılması gereken şey, belirtilen kırılganlıkların ve biriken risklerin nasıl elimine edileceği olmak zorunda.
Belirtilen riskler bilindik
Moody’s not indirirken nelere dikkat çekiyor? Son yıllarda uygulanan politikaların makroekonomik sorunları çözemediği, aksine kırılganlıkları artırdığını söylüyor. Bunun yanında Türkiye’deki ekonomik kurumların bu dengeyi düzeltebilmek için istekli olmayıp üstüne becerikli de olmadıklarını belirtiyor. Temel olarak dile getirdiği not indirim gerekçelerine bakacak olursak: Döviz rezervlerinde erimeyi ve mevcut dış borcun getirdiği kırılganlıkları, artan kırılganlıklar karşısında kurumların etkin politika geliştirememesini, artan kırılganlıkları onarmak için gereken mali alanın da giderek artan bütçe açıkları nedeniyle artık kalmadığını söylüyor.
Bunların hangisi yanlış? Türkiye son 1.5 yılda gereksiz ve normal olmayan operasyonlarla yaklaşık 100 milyar dolarlık rezervini eritmedi mi? Önümüzdeki 1 yıl içinde 160 milyar dolarlık dış borç geri ödemesi bulunurken, buna cari açığı kapatmak için kullanılacak dövizi de eklediğinizde, en azından 170-180 milyar dolarlık döviz finansmanı sağlaması gerekmiyor mu? Mevcut CDS oranlarıyla, mevcut dış politika anlayışıyla sizce bu dövizi sağlayabilir mi? Ekonomiyi bu noktaya getiren ekonomi yönetiminde bir değişiklik olur mu? Merkez Bankası bağımsız hale gelmeden rasyonel politikalar uygulanabilir mi? Sizce bu durumdayken, “biz kendi kendimize yeteriz” sloganıyla devam etmenin döviz gelebilecek tüm noktaları kendi elimizle bitirmenin sonu ne olabilir?
Özetle: Moody’s yaşanan tüm bu olumsuzlukların ödemeler dengesi krizine doğru giden yolu açtığını söylüyor. Bu demek oluyor ki Türkiye böyle giderse dış âleme karşı yükümlülüklerini yerine getiremez hale gelebilir. Şimdi bu tabloya bakarak böyle bir tehlike olmadığını söyleyebilecek kimse çıkar mı?
Uluslararası rating şirketleri not indirdikleri gibi artırırlar da. Moody’s’in açıklamaları ve görünümü negatifte tutması tüm iktisatçılarca, “Bundan sonra indirimlerin devamı gelecek mesajı” olarak algılandı. Kimsenin şüphesi olmasın ki mevcut politika değişmediği takdirde hem Moody’s yeni indirimler yapar hem de diğer rating şirketleri birer birer bu kervana katılırlar.
Türkiye’nin Türkiye ekonomisinin potansiyeli böyle bir notu hak ediyor mu derseniz, elbette hak etmiyor. Ancak daha önce de yaşadığımız gibi, ekonomiyi yönetenler nedeniyle bu nota mahkûm oluyoruz. Yani kötü yönetim nedeniyle ekonomide giderek daha fazla bozulma yaşıyoruz ve bunu tüm dünya artık görüyor. Bunun ceremesini rating şirketleri ya da dünya mı çekecek diye sorarsanız, tabii ki hayır. Her zamanki gibi halk çekecek.
Cumhuriyet / 15.09.20