İtalya’da liman işçileri, Suudi Arabistan’a silah ve mühimmat taşıyan gemilere yükleme ve boşaltma yapmayı protesto ediyor. Mücadeleleri halkın gözünde popüler. Ancak işçiler, güçlü siyasi ve ekonomik çıkar çevreleri ve cezai suçlamalarla karşı karşıya. İspanya, Almanya ve Fransa’da ise protestolara toplumsal hareketler ve STK’ler öncülük ediyor.
Saat sabahın 5’i. Şehrin sembolü olan deniz feneri, Cenova Limanının üzerinde yükseliyor ve ünlü bir şarkıda dendiği gibi “Tanrı’nın güneşinin ışık vermediği mahalleleri” aydınlatıyor.
Liman işçilerinden bazıları, limandaki sokakların labirentine serpiştirilmiş taburelerde kahvaltı yapıyor. Kahve ve kremalı kruvasan, iki avro. Bahri şirketinin gemisi sorulduğunda, bir liman işçisi ayağa kalkarak yolu gösteriyor. İşçi, geminin bir gün önce yanaştığı iskelenin hemen yanındakinde çalışıyor. Ancak iskele yasak bölge ve Bahri ile sözleşmesi olan Delta gemi acentesinin güvenlik görevlisi, sadece giriş izni olanlara izin veriyor.
Felaket bir savaşı silahlandırmak
Bahri, Suudi hükümeti tarafından kontrol edilen bir şirket. 1978 yılında Suudi Arabistan Ulusal Denizcilik Şirketi olarak kuruldu, dünyanın en büyük, büyük tanker sahibi ve işletmecisi. En büyük işi petrol taşımacılığı olmasına rağmen, 2014’ten beri Riyad’ın askeri lojistik tekelini yönetiyor. 90 gemisinden altısı silah taşımak için kullanılıyor. ABD’den Suudi Arabistan’a; İtalya ve daha az da İspanya üzerinden her zaman aynı rotayı kullanıyor. Varması iki ay, geri dönmesi iki ay süren bir yolculuk. Gemilerin her birine bir Suudi şehri adı verilmiş: Abha, Hofuf, Jazan, Cidde, Tabuk ve Yanbu.
Silah ihracatı yasa dışı değil. Ancak uluslararası anlaşmalar, sivil halka doğrudan saldırılar gibi savaş suçları işlemek için kullanılabilecek uluslararası silah transferlerini yasaklıyor. Suudi Arabistan, komşusu Yemen’deki bir savaşa son derece müdahil. Bu savaş, dünyadaki en büyük insani krizlerden biri olmaya devam ediyor. Ekonomi paramparça oldu ve sivil altyapı yok edildi. Geçen yılın sonlarında Birleşmiş Milletler, yıl sonuna kadar doğrudan ve dolaylı olarak savaşta 377 bin kişinin öldürüleceğini tahmin etmişti. Oxfam’a göre, on Yemenliden sekizinin acil yardıma ihtiyacı var ve kıtlık an meselesi.
İtalya’daki protestolar
Bir liman çalışanı, geminin fotoğraflarını çekmek için bir çatıyı gösteriyor. “Acele et,” diyor, “En fazla on dakika, çünkü yakalanırsan kıçına tekmeyi yersin.” Bahri Yanbu gemisi tüm görkemiyle orada. Yarın yine Suudi Arabistan’a gidecek. Ortalama üç haftada bir tekrarlanan bir ritüel.
“Bir sonraki Bahri gemisinin ne zaman geleceğini tahmin etmek kolay. Protestoları ve meraklı gözleri önlemek için rıhtımın önündeki polis araçlarının sırasına bakın” diyor çalışan. Bunlar, geminin kargosuna -Tanklar, zırhlı araçlar, Apaçi helikopterler ve patlayıcılar- karşı yapılan protestolar.
İspanya’daki protestolar
Avrupa’da Bahri gemilerine karşı ilk protestolar Bilbao Limanında başladı. Mart 2017’de bir itfaiyeci olan Ina Robles, Suudi Arabistan’a giden patlayıcı maddenin Bahri Tabuk gemisine yüklendiğini keşfetti. Gemideki yükleme operasyonlarını denetlemesi için çağrılan Robles, vicdani ret çağrısında bulunarak görevini yerine getirmeyi reddetti. Bir ay sonra, yerel makamlar ona karşı bir disiplin dosyası açtı.
İspanyol medyası haberi verdiğinde, Robles ve Bask ülkesindeki davası için güçlü bir halk desteği harekete geçti. La Guerra empieza aquí (“Savaş burada başlıyor”) adlı bir grup kuruldu ve o zamandan beri İspanya’ya gelen Suudi gemilerini izliyor.
“Savaş burada başlıyor” Grubunun Sözcüsü Luis Arbide, Investigate Europe’a verdiği demeçte, “Bunun tek seferlik olmadığını ve Bilbao’ya düzenli bir rota olduğunu fark ettik. 2017 çok yoğun bir yıldı. Her ay, bazı durumlarda her 15 günde bir, bir Bahri gemisi demirliyordu ve neredeyse her zaman İspanyol silah şirketi Maxam’ın bir yan kuruluşu olan Expal Systems fabrikasından mermi yüklüyordu” dedi.
Fransa’daki protestolar
Ancak, iki yıl sonra, mayıs 2019’da çeşitli Avrupa limanlarından işçiler arasında ilk koordineli protestonun gerçekleştiği yer Fransa’nın Le Havre Limanı oldu. Fransız medya kuruluşu Disclose, Bahri Jazan gemisinin “Fransa’nın Suudi Arabistan’a sattığı en güçlü silahlar” olan sekiz Ceasar topunu yüklemek için Antwerp’ten Fransa’nın Le Havre Limanına doğru yola çıktığını açıkladı.
Halkın tepkisi hızlı oldu. Fransız sivil toplum örgütü ACAT, Fransız mahkemelerine başvuruda bulundu. Örgüt, “Bu silahların Yemen’de sivil halka karşı kullanılma olasılığı nedeniyle Fransa’nın imzaladığı ve onayladığı silah ticareti anlaşmasına göre yasa dışı olması sebebiyle ACAT, silahların teslimatının engellenmesi için yürütmeyi durdurma başvurusu yaptı” diye açıkladı.
Böylece gemi Fransa’ya yanaşmadan yolculuğuna devam etti. Ancak protesto yayıldı ve liman işçileri bir araya gelerek Bahri gemilerinin ambarlarında silah bulunduğunu bildirdiler. Böylece Bahri Yanbu gemisi, 20 Mayıs 2019’da Cenova Limanındaki Eritre Köprüsü’ne yanaştığında, “Limanlar silaha kapalı, göçmenlere açık” yazılı pankartıyla karşılandı. Bu, Sea Watch 3’ün Lampedusa’daki göçmenleri karaya çıkarmasını önleyen İçişleri Bakanı Salvini’ye bir göndermeydi.
Anlaşmaların tarafında
Mayıs 2019’daki şüphe, kargo gemisinin savaş malzemesi yüklemek için Cenova’ya gelmesiydi. Yük biliniyordu: Hava ve kara operasyonları için iletişim, komuta ve kontrol merkezlerine güç sağlamak için kullanılan, Roma Teknel şirketi tarafından üretilen dört elektrik jeneratörü. Bu malzeme sözde ikili kullanıma sahip; sivil kullanıma yönelik teknoloji ama savaş operasyonlarında da kullanılabiliyor. The Weapon Watch’tan Carlo Tombola, “Bu ürünler” diye açıklıyor, “Her türlü askeri kullanım malzemesi olarak kabul edilmelidir, hem malzemenin türü hem de nihai alıcısı nedeniyle: Yemen çatışmasında konuşlandırılan askeri birlikler olan Suudi Ulusal Muhafızları.”
Barış hareketleri, sol gruplar ve sendikalar tarafından desteklenen liman işçileri bir genel grev geçekleştirdi. Yemen’deki gibi bir çatışmanın çarkındaki dişliler olmak istemiyorlardı.
Tartışmanın doğru tarafında durduklarına inanıyorlar. İtalya’nın üyesi olduğu Uluslararası Silah Ticareti Anlaşması (ATT), sivil halka karşı doğrudan saldırılar gibi savaş suçlarında kullanılabilecek silahların uluslararası transferini yasaklıyor.
Silah İhracatına İlişkin Avrupa Ortak Pozisyonu, AB devletlerinin bu gibi durumlarda silah transferlerine izin vermesini de yasaklıyor.
The Weapon Watch’tan Carlo Tombola’ya göre, Suudi gemileri aynı zamanda “Silahlı çatışma durumundaki ülkelere”, “Savaş malzemelerine tamamen veya kısmen ambargo uygulanan ülkelere” ve “Hükümetleri uluslararası insan hakları sözleşmelerinin ciddi ihlallerinden sorumlu olan ülkelere” transit geçişi yasaklayan 185/90 İtalyan Yasası’nı da ihlal ediyor. Suudi Arabistan, Yemen ile savaş halinde. Uluslararası Af Örgütü İtalya Sözcüsü Tina Marinari, örgütün “İnsan haklarına saygı göstermediğini ve silah satışlarında kısıtlamalar olduğunu” söylüyor.
Bahri Yanbu gemisi, liman işçilerinin grevi tarafından sekiz saat süreyle bloke edildi. Yükleme operasyonlarını gerçekleştiremedi ve jeneratörlerini alamadan limanı terk etti. “İlk savaşı kazandık. İnsan haklarının bariz ihlali bağlamında doğrudan silahların yüklenmesini engelledik” diyor Liman İşçisi Riccardo Rudino, “Artık ikinci raundu kazanmamız gerekiyor. Çatışma halindeki ülkelere silah geçişini engellemeliyiz.”
Almanya’daki protestolar
Bugün itibariyle protestolar, 90’dan fazla şirketin silah üretiminde yer aldığı Hamburg’a ulaşmış durumda. Her yıl, ölümcül yük taşıyan 1000 konteyner Hamburg Limanından geçiyor. Yani bombalar, tanklar, denizaltı torpidoları, hafif silahlar ve mühimmat içeren günde üç konteyner.
Sol parti Die Linke’nin Hamburg Parlamentosu Eski Üyesi Martin Dolzer, Hamburg’u “silahsız bir liman” yapmak için yurttaş hareketi olan “Ziviler Hafen” ile birlikte çalışıyor. “Bahri gemileri şimdilik buraya gelmiyor. Ancak Almanya’dan Yemen, Sahel, Meksika, Kolombiya gibi insan haklarının çiğnendiği ülkeler için ayrılan çok sayıda silahımız var” diyor.
‘Silah İhracatına Karşı Halk Girişimi’ bir imza kampanyası düzenlemeye çalışıyor. Şehir limanından silah ihracatını yasaklamak için Hamburg çapında bir referandum düzenlemek için 65 bin imzaya ulaşılması gerekiyor.
Dolzer, “Şimdiye kadar Hamburg’da işe alınan liman işçileri, silah taşıyan gemileri de idare etmeyi kabul ettiklerine dair bir madde imzalamak zorundalar” diyor. Halk hareketinin, daha az korkmalarına ve harekete geçmelerine yardımcı olduğunu düşünüyor.
Birlik bozuldu
İtalya’nın Cenova Limanında 2019’dan beri işler daha karmaşık hale geldi. Silahlara karşı liman işçileri, grevleri desteklemeyen daha büyük sendikalarla sorunlar yaşıyor. 2021’de sendika bölündü. Ligurya (Cenova’nın başkenti olduğu bölge) silah üretiyor. Otonom işçi kolektifi Calp’in Genç Lideri ve “savaş gemilerine” karşı savaşın destekçilerinden biri olan José Nivoi, “Fincantieri (bugün adı Leonado) gemi üretimi şirketinin sahibi olduğu Oto Melara var. Bu, siyasi düzeyde ve sendikal düzeyinde sorunlar yaratıyor” diye açıklıyor.
“Liman işçileri her zaman halkların barışı için savaşmışlardır. Ellerimizi kana bulamak istemiyoruz, çalışma saatlerimizde savaşlara suç ortağı olmak da istemiyoruz” diyor José Nivoi, “Kızıma yiyecek getirmek için işe gitmem ve onun ve başka bir ülkedeki diğer çocukların ölümlerine katkıda bulunduğum gerçeği, bu benim için delilik.”
Diğer Avrupa limanları, Bahri gemilerinin yanaşmasını engellemeyi başardı. Ancak Cenova’da ve en son Bahri’nin İspanya’da üretilen silahları yüklemek için ekim ayında yanaştığı Güney İspanya’daki Sagunto’da yükleme ve boşaltma devam ediyor. “Savaş burada başlıyor”un Sözcüsü Luis Arbide, “Suudi Arabistan’ın Bahri ile aynı veya benzer rotayı kullanan diğer küçük şirketlerin gemilerini kullandığına inanıyorum. Aynı sevkiyatları sadece daha ihtiyatlı bir şekilde yaptıklarına inanıyoruz” diyor.
Calp’tan Alessio Maglione de, “Diğer ülkelerde devlet desteği var. Bizde yok. Silah ticareti uyuşturucu ticareti gibidir. Arkasında çok fazla çıkar, çok fazla kâr var. Görmemiş gibi yapıyoruz ve yasaları aşmanın ve kontrol ve güvenlik sorumluluğunu çeşitli yetkililere aktarmanın yollarını buluyoruz” diyor
Cezai suçlamalar ve meydan okuma
Liman işçilerinin mücadelesi, kendileri ve tüm Cenova şehri için iş güvenliği ile de ilgili. “Bahri gemileri ayrıca patlayıcı da taşıyor” diyor Josè Nivoi, “Hepimizin aklında Lübnan’da olanlar var. Cenova ve liman iç içe. Limanda bir patlama şehrin büyük bir bölümünün yok olmasına ve binlerce insanın ölümüne neden olur.”
Mart 2021’de, Calp kolektifinden beş liman işçisi, suç işlemek için komplo kurmakla suçlandılar. Terörizm konusunda uzmanlaşmış İtalyan polis birimi, liman işçilerinin, tutuşma ve patlama tehlikesi olan nesneler fırlatarak çeşitli suçlar işlemek için antifaşist faaliyetleri istismar ettiğini iddia ediyor.
Suçlamalar arasında boykot kampanyası ve Bahri gemilerine karşı protestolar da yer alıyor. “Sabah beşte bizi uyandırdılar, evlerimize girdiler, telefonlarımıza, bilgisayarlarımıza el koydular. Bize haydut gibi davrandılar. Soruşturma altındaki kişiler listesinde arkadaşlarımın isimlerini gördüğümde korktum. Buradan çıkmayacağız diye düşündüm” diyor Riccardo Rudino. Süreç hâlâ beklemede. Ancak liman işçileri pes etmiyor. “Yaptıklarımdan pişman değilim. Hepsini yine yapardım” diyor Riccardo ve onunla birlikte Calp üyeleri.
Bahri şirketi ise, yayımlandığı tarihte Investigate Europe’un sorularına geri dönüş yapmadı.
Lorenzo Buzzoni, Manuel Rico- Evrensel / 06.04.22