İşsizlik, 2019 – Erinç Yeldan

Türkiye İstatistik Enstitüsü ulusal ekonominin 2019’a ait son derece önemli verilerinden birisini paylaştı: İşsizlik ve istihdam kayıpları.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 25 Mart 2020
  • 15:51

Koronavirüs salgını ile mücadele, gündemimizin kuşkusuz ana maddesi. Bu satırlar yazıldığı sırada salgın ülkemizde ve tüm dünyada şiddetlenerek sürmekteydi. Bu çok özel ve yoğun gündemimiz arasında Türkiye İstatistik Enstitüsü ulusal ekonominin 2019’a ait son derece önemli verilerinden birisini paylaştı: İşsizlik ve istihdam kayıpları.

TÜİK verilerine göre, 2019 yılında Türkiye bütününde toplam istihdam edilen kişi sayısı 28 milyon 80 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam 2018’e göre 658 bin kişilik istihdam kaybı anlamına gelmektedir. Aktif olarak iş aradığı halde iş bulamayan (açık) işsiz sayısı ise 4 milyon 469 bine yükselmiştir. Bu rakam 2018 yılına görece 932 bin artış anlamına gelmektedir. 2019’un sonunda işsizlik oranı yüzde 11’den, 13.7’ye çıkmıştır.

DİSK Araştırma Dairesi tarafından yakından izlenen geniş tanımlı işsiz sayısı 960 bin artarak 7 milyon 222 bine yükselmiştir. Söz konusu “geniş tanımlı işsizlik” rakamı “iş aramaktan vazgeçmiş, ancak işbaşı yapmaya hazır nüfusu” kapsamakta ve genel olarak umudu kırılmış insanları ifade etmektedir. Bu rakam işgücü arzının yüzde 20.7’sine ulaşmaktadır.

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki yıla göre 5.1 puan artarak yüzde 25.4; ne eğitimde ne de istihdamda olanların oranı ise bir önceki yıla göre 1.5 puanlık artışla yüzde 26.0 düzeyinde gerçekleşmiş; gençler arasında kadın işsizlerin oranı yüzde 30.6’ya; kentli genç kadınlar arasındaki işsizlik oranı ise yüzde 35.7’ye çıkmıştır.

***

Oysa, Dengelenme, Disiplin, Değişim şiarıyla ortaya atılan 2019-2021 Yeni Ekonomi Programı, 2019 yılı için istihdam hedefini 29 milyon 116 bin kişi olarak hedeflemekteydi. Bu da 2018’e görece 439 bin kişilik yeni istihdam hedefi anlamına gelmekteydi. Dolayısıyla, 2019’da yaşanan 658 bin kişilik kayıp, “dengelenme” diye anılan sürecin 2019 boyunca gerçekleşmediğini, tam tersine ulusal ekonomide dengesizlik ve kırılganlığın işgücü piyasalarında ve reel üretici sektörlerle olan bağlantılarında da devam etmekte olduğunu belgelemektedir.

Bu değerlendirmemizi yansıtmak için aşağıdaki grafikte 2018’den bu yana milli gelir ile istihdam düzeyindeki yüzde değişim oranlarını sergilemekteyiz.

2018 boyunca gerek milli gelir gerekse istihdam düzeyindeki gerileme grafikte açıkça izlenebilmektedir. Milli gelir küçülmesini ortalama olarak 2019’da da sürdürmesine karşın, üçüncü çeyrekten başlayarak pozitif büyüme oranlarına geçmiş; ancak milli gelirde çeyrek dönemler bazında yaşanan artışlar istihdam artışına dönüşmemiştir. Bunun ana nedeni, kuşkusuz, milli gelirde sağlanan büyümenin yeni sabit sermaye yatırımlarıyla desteklenmiş, sürdürülebilir bir genişlemeden ziyade, tüketim harcamalarının kısa vadede kredi borçlanmasına dayandırılarak pompalanmasına dayalı konjonktürel bir saman alevini andırmasındandır.

Dolayısıyla, grafikte sergilediğimiz veriler işgücü piyasalarının reel üretim sürecinden nasıl da ayrışmış olduğunu dile getirmektedir. 2019’un ikinci yarısında Türkiye ekonomisi kırılganlıklarını çözmek yerine yapay bir genişleyici konjonktürde pozitif büyüme yaşamış; ancak bu olgu iktisat yazınında istihdamsız büyüme diye anılan dengesiz bir süreci yansıtmaktan öteye geçmemiştir.

Türkiye, şimdi tüm dünya ekonomisinde şiddetlenen koronavirüs tehdidine karşı dengesiz ve kırılgan bir ortamda yakalanmıştır.

Cumhuriyet / 25.03.20