İşsizlik de artıyor, intiharlar da

İşsizlik eninde sonunda bu sosyolojik gerçeği yaratan sermaye sınıfını vuracak bir bumerang olacaktır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 22 Şubat 2020
  • 11:43

Servet ve sefalet arasında gittikçe açılan uçurum yoksulları ölüme sürüklüyor. Her geçen gün yeni bir intihar haberi duyuyoruz. İntihar olayları TBMM kapısına dayanmışken, işsizlerin çığlığı AKP’nin meclis toplantısında Erdoğan konuşurken yankılanıyor. Sosyolojik bir gerçeklik olarak artan işsizlikle birlikte intiharlarda artıyor.

Tüm bu gerçeklerin görünürlüğünü azaltmak için ise büyük bir çaba gösteriliyor. İntihar edenlerin ruhsal problemlerinden, gerekçenin işsizlik olmadığından bahseden yorumlar yandaş kanalları işgal ediyor. Kapitalist sistemin yoksullara verebileceği tek kurtuluşun ölüm olabileceği kanıksatılmaya çalışılıyor.

İşsizliği sermaye düzeni ve onun hükümetleri için çalışır durumda olanlara karşı bir tehdit olarak kullanmak varken önlemek elbette bir seçenek değil. Hele ki işsizliğe karşı geniş yığınların eylemsel bir tepki göstermediği böylesi zamanlarda. Açıklanan işsizlik rakamları ise üzerinde oynanarak daha az gösteriliyor. İş bulmaktan ümidini kaybetmiş, iş bulamadığı için iş aramaktan vazgeçmiş olanlar, gerek gericiliğin etkisi gerekse çalışma yaşamındaki eşitsizlik nedeniyle iş bulamadığı için evlere hapsedilen kadınlar hesaba katılmayan, sayısı milyonları bulan işsizler ordusunu oluşturuyor. Kimi zaman ise kısa süreli çalışma şansı yakalayanlar bir daha uzun bir süre iş bulamasalar da işsizler ordusundan çıkarılıyorlar. Görünmeyen işsizler kervanına katılıyorlar.

Özellikle kriz zamanlarında sermaye sınıfı işsizliği çok yönlü fırsata çevirmektedir. Sermaye devleti ve onun hükümetleri işsiz bıraktıklarını, çaresizliğin, ümitsizliğin girdabında boğulmaya ittiklerini, intiharlara sürüklediklerini ayrıca sömürü düzeninin devamını sağlamak için payandaya çevirmeye çalışmaktadır. İşçileri ağır, güvencesiz, kölece çalışma koşullarına razı etmek için tehdit olarak kullanılan işsizler diğer taraftan düzenin kolluk güçlerinin, militarist aygıtlarının temin edildiği bir rezerv alanı olarak da kullanılmak istenmektedir. Öte yandan kültürel yozlaşma artmakta, bu toplumsal çürümeyi de beraberinde getirmektedir. Mafyatik ilişkiler, uyuşturucu, fuhuş yaygınlaşmaktadır.

Her ne kadar kapitalist sistemin bu hesabı bir süreliğine tutsa da bu kirli planların uzun vadeli olma şansı yoktur. İşsizlik eninde sonunda bu sosyolojik gerçeği yaratan sermaye sınıfını vuracak bir bumerang olacaktır. Krizin faturası arttıkça, kapitalist sistem işçi sınıfını, emekçileri yıkıma, toplumsal çürümeye sürükledikçe, bugün için çareyi mücadele dışında arayan işsizler ordusu işçi sınıfının yanında mücadelenin bir parçası olacaktır.