Bu ülkede…
Yaşam çok pahalı ve hayatlar çok ucuz.
Cumartesi günü Antep ve Mardin Derik’teki iki kaza göz göre göre iki facia doğurdu.
Antep’te kaza yapan araçtan yola dökülen yağ ve yakıtta yolcu otobüsü kaydı. Bir uyarı levhası konulsa 3 itfaiyeci, 3 sağlık çalışanı, 2 gazeteci ve aralarında çocukların da olduğu 7 otobüs yolcusu ölmeyecekti.
6 saat sonra…
Mardin Derik’in kent merkezine rampa virajla giren ölüm yolunda TIR kontrolden çıktı. İki otomobile çarptı: 4 kişi öldü. Olay yerinde yüzlerce kişi toplanmışken rampada yine önlem yoktu. Bir başka TIR kalabalığın içine daldı, 16 kişiyi ezerek öldürdü. Derikliler TIR’ların korku saçtığı yolda bir facia yaşanacağını yıllardır anlatıyor, kent dışından bir çevre yolu geçmesini istiyordu. Kazadan sonra bir esnaf, “30 yıldır buradayım, aynı yerde 50’den fazla kaza gördüm” diyordu.
Hep aynı nakarat
Bir günde 35 can gitti ve sonrasında hep aynı nakarat…
Adalet Bakanı: “Tüm yönleriyle soruşturuluyor.”
İçişleri Bakanı: “İhmal, kasıt her neyse bütün süreçler tetkik edilecektir.”
Biliyoruz; bu katliamlar da adalet yerini bulmadan unutulacak.
Ucuz hayatlar otobanında hiçbir ölüm ders olmayacak…
Mesela hatırlıyor musunuz?
Sadece 1.5 ay önce…
Nilüfer Turizm’in Edirne-Bodrum seferini yapan 16 ABE 743 otobüsü TEM Otoyolu’nun Kırklareli Lüleburgaz gişeleri yakınında bariyerlere çarpıp şarampole devrilmişti. Şoför İbrahim Güner, 22 yaşındaki Ceyhun Erol, 44 yaşındaki Özcan Bayraktaroğlu, 43 yaşındaki Sebahattin İğdi, 17 yaşındaki Caner Üste ve henüz 5 yaşındaki Berat Çiftçi ölmüştü.
Şoförün önüne çıkan bir araç, üç şeritli çok geniş yolda bir kusur yoktu ve 6 kişi ölmüş, 26 kişi yaralanmıştı.
Otobüslerdeki kölelik
Cumartesi günü peşi sıra facia haberleri almışken Lüleburgaz’daki kaza ile ilgili ulaştığım takipsizlik kararını dehşet içinde okudum. İnsanlar göz göre göre ölüme gönderilmiş.
Kazada yaralanan muavin Samet Tunay ifadesinde 6 kişinin neden öldüğünü gözler önüne seriyor.
Şoför İbrahim Güner, ikinci şoför ve muavin Samet Tunay, 4 Temmuz 2022 günü İzmir’den Edirne’ye yolcu getiriyordu. İkinci şoförü İstanbul’da bırakıp Edirne’ye doğru yola devam ettiler. 5 Temmuz 2022 günü saat 03.15’te Edirne Otogarı’nda yolcuları indirdiler. Yol 12 saat sürmüştü. Nilüfer Turizm’in yetkilileri saat 18.00’e kadar istirahat edeceklerini söylemişti. Çoğu zaman bu kadar dinlenmelerine bile izin verilmezdi ve sevinmişlerdi. Bir otel odası onlara çok görülüyordu ve uyumak için otobüste yattılar. Sadece iki saat sonra otobüsün kapısına firmanın amiri vuruyordu. Hemen hazırlanmalarını 14 saat sürecek Edirne-Bodrum seferine çıkacaklarını söylüyordu. Şoför ve muavin aşırı yorgun ve çok uykusuz olduklarını anlatıp itiraz etti ama nafileydi.
Şoför uykuluydu
Saat 06.00 sıralarında otobüse yolcular alınıyordu. Mahir Çiftçi, İstanbul’daki akrabalarının yanına giden eşi Yurdan ve 5 yaşındaki oğlu Berat’ı yolcu ediyordu. Onlar koltuklarına oturduktan sonra oğlunu son kez öpüp otobüsten indi. Bu sırada şoför ile muavinin uykulu, yorgun hali dikkatini çekmiş, çok tedirgin olmuştu.
Saat 06.15’te gözlerinden uyku akan, 12 saatlik seferden sonra sadece 2 saat uyuyabilmiş İbrahim Güner’in kullandığı otobüs Edirne Otogarı’ndan çıkıyordu.
7 numaralı koltukta oturan yolcu Yılmaz Avkaya, otobüsün otogardan çıkarken perona çarpmaktan kıl payı kurtulduğunu fark etmişti. Kendisi de şofördü ve İbrahim Güner’in uykusuz olduğunu hemen anlamıştı. Gözünü şoförden ayırmıyordu. Otobanda iki kez TIR’a çarpmaktan son anda kurtulduğunu, otobüsü hatalı sürdüğünü gördü ama sesini çıkarmadı.
Muavin Samet Tunay, yolcuların biletlerini kontrol ettikten sonra boş olan 3 numaralı koltukta uyuyakalmıştı.
26 numaralı koltukta oturan Nedret Erol, Edirne’den çıktıktan sonra ani frenle irkildi. Şoför bir TIR’ın arkasındayken ani fren yapmıştı. Endişelenerek emniyet kemerini taktı. Şoförü göremiyordu ama otobüsün dengesiz biçimde ilerlediğini fark etmişti. Babaeski yakınlarında şoför tekrar bir TIR’ın arkasında ani fren yaptı.
Otobüsün yola çıkmasının üzerinden 1 saat geçmiş ve Lüleburgaz gişeleri mevkiine gelmişlerdi. Geniş otobanda otobüs sağ şeride doğru kaydı. Bariyerlere çarparak şarampole uçtu.
Yaralanan muavin Samet Tunay kazadan sonra ifadesinde şöyle diyordu:
“Ben uyuyordum, sarsıntı sonrası gözlerimi açtığımda otobüs havadaydı ve yere çarptık. Firma bizi aşırı derecede çalıştırıyor ve dinlenmemize izin vermiyordu. Kaza bu nedenle oldu.”
7 numaralı koltuktaki Yılmaz Avkaya’nın gözü hep şoförün üzerindeydi ve kaza anını şöyle anlattı:
“Yol boştu, orta şeritte gidiyordu. Önümüze herhangi bir şey çıkmadı. Birden direksiyonu kırdı ve takla attık. Şoförün uyuduğunu düşünüyorum.”
Mahir Çiftçi, eşi ve henüz 5 yaşındaki oğlu Berat’ı uğurlamasından bir saat sonra çalan telefonunu korku içinde açtı. Şoförün uykulu hali aklından çıkmamıştı. Oğlunun öldüğünü, eşinin yaralı olduğunu öğrendi.
Bu bilgiler, 27 Temmuz 2022 tarihli şoför İbrahim Güner hakkındaki soruşturmanın takipsizlik kararında yer alıyor.
Evrak “Şüphelinin vefat etmesi nedeniyle olayla ilgili kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi” cümlesiyle bitiyor.
Adalet çok uzak
İbrahim Güner, elbette uykusuz ve yorgun halde yola çıkmamalıydı. Belli ki işini kaybetme korkusuyla ölüm seferinde direksiyonun başına geçti. Öldüğü için soruşturulmayacak. Peki onu bu yola sürükleyenler cezalarını çekecek mi? Takipsizlik kararında buna dair tek kelime yok. Nilüfer Firması’nın yetkililerinin ifadesi de yer almıyor. Onlara yönelik bir soruşturma da işaret edilmiyor.
Acaba iki çocuk 6 kişinin ölümünden sorumlu olanlar hakkında etkili bir soruşturma yürütülecek mi?
Takip edeceğiz.
Ama adaletin çok uzak olduğunu yaşadıklarımızdan biliyoruz.
Bu kaza yerinin çok yakınında yaşanan Çorlu Tren Katliamı’ndan biliyoruz. 7’si çocuk 25 kişinin ölüme sürüklendiği katliamın üzerinden 4 yıl geçti ve halen bir iddianame bile yok. Davanın avukatı Can Atalay ise haksız hukuksuz şekilde yaklaşık 4 aydır hapiste.
Siyasiler acınızı paylaşan nakaratları tekrarlarken ucuz hayatlar otobanında göz göre göre ölmeye devam ediyoruz…
BirGün /22.08.22