Yaz başından bu yana önce doğalgaz ardından kömür şimdiyse petroldeki fiyat artışı kriz çanlarının çalmasının nedeni. Geçtiğimiz hafta IMF’den gelen “ekonomiye dikkat uyarısı”na bir de BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün gıda fiyatları endeksindeki artış eklendi.
Enerji, ısınmadan ulaşıma, üretimden taşımaya hayati bir girdi. Burada yaşanan bir çalkantının ekonominin diğer sektörlerini, herhangi bir insanın hayatını etkilememesi neredeyse imkansız. Peki burada ne yaşanıyor? IMF neden öngörülerini gözden geçirdi? Gıda fiyatlarında durum ne? Küresel ölçekte yaşanan bu darboğaz Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Bu hafta bu sorular ışığında hem küresel hem ulusal ölçekte yaşananlara ve yaşanabileceklere mercek tutacağız.
Sıvılaştırılmış doğalgaz N’en var kuzum?
Sıvılaştırılmış doğalgazın (LNG) yayınlaşmasıyla beraber fiyatların daha da makul seviyelere inmesi öngörülüyordu. Ancak böyle olmadı. 2020’de dengeler şaştı. Tarz ve talep ayağında hesaplar şaştı. Yaşananlara kısaca bakalım.
Çin’in LNG ithalatı 2021’in ilk 8 ayında 2019’a göre yüzde 30 (17 milyar metreküp) artış gösterdi. Bu talep artışının nedeni hem kışa hazırlık hem sanayide üretimin toparlaması hem de kömüre alternatif enerji kaynaklarına yönelme. Talep artışı yaşanan bir diğer adres Japonya, Güney Kore ve Tayvan. Söz konusu bu grubun enerji tüketiminde doğalgaz hayati önemde. Japonya hali hazırda dünyanın en önde gelen LNG tüketicilerinden biri. Bu grubun ithalatı yüzde 7 düzeyinde arttı. Geçtiğimiz kış doğalgaz depolaması konusunda parlak bir performans ortaya koyamayan üçlü, özellikle bu kış benzer bir sorun yaşamamak için ön alıcı olacak şekilde LNG alımını artırdı.
Geçtiğimiz hafta Brezilya’nın artan LNG talebine dikkat çekmiştik. Gelen analizler incelendiğinde genel olarak Güney ve Orta Amerika’nın LNG talebi artıyor. Örneğin 2019’un aynı dönemine göre talepte yüzde 56’lık bir artış yaşandı. Bunda Brezilya’nın hidrolik enerjide yaşadığı hayal kırıklığı ve Arjantin’in ulusal doğalgaz üretimindeki azalış etkili.
Kömür odaklı bir ekonomi olsa da Hindistan başta olmak üzere Pakistan ve Bangladeş’in de LNG talebi arttı.
Öte yandan fiyat artışlarıyla dikkat çekse de aslında Avrupa ve Türkiye’nin LNG talebi yılın ilk 8 ayında 2019’a göre 9 milyar metreküp geriledi. Bunda fiyatların yukarıya çıkmaya başlaması paralelinde LNG yerine alternatif kaynaklara yönelmenin ciddi etkili olduğu söylenebilir. Talep cephesinde bazı bölgeler haricinde artış var. Peki arz ayağı?
ABD’nin LNG üretimi neredeyse iki kat arttı, ancak öncelik iç piyasada olduğu için küresel talebe yetişemiyor. Mısır'ın kapasitesi de Damietta'nın tekrar çevrimiçi olması ve Idku'nun akışları artırmasıyla ikiye katlandı, ancak Malezya ve Rusya Yamal'daki küçük artışların dışında, kapasite kısıtlamaları neredeyse tüm diğer tedarik kaynaklarını etkiledi. Örneğin, Norveç Hammerfest'teki ana santralde çıkan yangın, yıllık yaklaşık 6 milyar metreküp gazın piyasadan çekilmesine neden oldu. Trinidad ve Nijerya'da yaşanan sorunlar kapasiteyi yıllık üretimden yaklaşık 12 milyar metreküp gazı devre dışı bıraktı.
Pek çok kurum ve ülke LNG hesaplarını yaparken arz artışının talebe karşılık şekilde artacağını öngörüyordu, ancak öyle olmadı. Örneğin 2021’de 2019’dan farklı olarak piyasaya 40 milyar metreküp gaz girişi öngörülmüştü, ancak gerçek bunun yarısıyla, 20 milyar metreküp ile sınırlı kaldı. Bu durum piyasalarda ciddi bir sıkışmaya neden oldu. Avrupa başta olmak üzere farklı coğrafyalarda alternatif arayışları başladı.
Bir petrol eksikti o da artıyor şimdi tam oldu
Doğalgazda kışa hazırlıkla birlikte bunlar yaşanıyorken tüketiciler açısından petrol cephesi de pek iştah acıcı değil. 12 Ekim itibariyle brent tipi petrolün fiyatı 83 doların üstüne çıktı. Petrolde yaşanan bu hızlı tırmanışın nedeni, kömür ve doğalgaz fiyatlarının aşırı yükselmesi sonucu kışa hazırlık açısından tüketicilerin petrole yönelmesi. Suudi Arabistan Aramco, gaz piyasasındaki dar boğazın petrol talebinde günlük bazda 500 bin varil artış yarattığını söylerken Goldman Sachs artışın daha da fazla olabileceğinin altını çiziyor.
Öte yandan Riyad, bariz biçimde talepte artışı gördüğü halde, OPEC+’ın belirlediği 400 bin varillik artışın dışında, bir adım atmıyor. Ancak uzmanlar fiyat baskısı nedeniyle, baskı özellikle ABD’den geliyor, Kasım’da OPEC+’ın arzı 400 binin üzerine çıkarabileceğini söylüyor.
OPEC+ kararlığını korurken İran’dan arz artışı için bir hamle geldi. İran, kendisine mal ve hizmet sağlayan herhangi bir yatırımcıya karşılığında petrol verebileceğini söyledi. Tahran’ın bu çıkışı özellikle ABD’nin İran’a 2018’den bu yana uyguladığı yaptırımları aşmak için strateji olarak görülebilir. Doğrusu bir sonuç alıp almamasından bağımsız Reisi yönetimindeki ülkenin piyasa koşulları dikkate alındığında zamanlamasının yerinde olduğu söylenmeli. Özetle ekim ayı, petrolde tüketici açısından pek parlak değil.
Gıda fiyatları yerinde durmuyor
Kuzey yarım kürede kış hazırlığı sürüyor. Küresel ekonomi hiç olmadığı kadar küresel ve entegre. Enerjiyse ısınmadan ulaşıma, üretimden nakliyeye tüm bu süreçlerin merkezindeki girdi. Enerji piyasasında yaşanan bu darboğazın ekonomilerin seyrine etkisi olacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Ekonomi uzmanları Avrupa’da 1000 metreküp gaz 1000 doların üzerinde seyrettiğinde ekonomilerin aynı kalmasını beklememek gerektiğini, yeni bir ayarlama için hazırı olunmasını salık veriyor.
IMF’in uyarısıysa daha ürkütücü. IMF öncelikle delta varyantına dikkat çekiyor ve devam ediyor: Ekonomiler canlanıyor olsa da salgın sürüyor. Ancak enerjide yaşanan darboğaz tedarik zincirinde ciddi aksamalara neden olabilir, üstelik aksama olabilecek sektörlerin arasında gıda da var. IMF’inin gıda uyarısını BM Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) ekim ayında yayınlanan Gıda Fiyat Endeksi de destekliyor. FAO’nun eylül ayındaki endeks puanı 130.0’dı, bu bir önceki aya göre yüzde 1,2 (1,5 puanlık) yükseliş demek. Geçtiğimiz yıla göreyse endeks yaklaşık yüzde 33 artış göstermiş. Artışın iki ana sürükleyiciyse tahıl ve bitkisel yağlar. İşte bu artışın enflasyonu etkilemesi sürpriz olmayacak.
Türkiye’nin zor kışı ve ev yapımı turşu
Küresel ölçekte yaşananlar Türkiye içinse şu demek: Bu hafta dolar kuru 9 seviyesine geldi. Öte yandan Gazprom doğalgaz fiyatlarında güncellemeye giderek 1000 metreküp gazın fiyatını 295-330 dolar bandına çıkardı. Bu Türkiye açısından çift olumsuz etki. Şirket fiyatını artırmasa dahi dolar kuru gaz fiyatlarına etki edecekti, üstüne bir de fiyat artışı geldi.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) geçtiğimiz hafta konutları dışarıda tutarak elektrik fiyatlarına zam yaptı. Ancak doğalgaz ile elektrik üreten şirketler giderlerinin arttığını ve zammın kaçınılmaz olduğunu ifade ediyor. Hatta bazıları yüzde 40-50 arası bir zammı dillendiriyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) enflasyonu yüzde 19’larda gösterse de markette başka bir oran görülüyor. Enflasyon üretimden tüketime ciddi oranda hissediliyor. Şimdi buna küresel enerji krizi eklendi. Örneğin petrol fiyatlarının 83 doları görmesi petrolde dışa bağımlı Türkiye’nin cari açığını artırıyor. Dahası bu dolar kuruyla birleştiğinde akaryakıtta zamlanacak. Bunu doğalgaz ve elektriğin takip edeceğini söylemek için kahin olmak da gerekmiyor, hem küresel hem de ulusal manzara dikkat uyarısı yapıyor.
Geçtiğimiz haftalarda olası doğalgaz zamları için yün yorgan önerisinde bulunmuştum, buna şimdi araba yerine yürüme (mesafe artık fark etmiyor maalesef), anne-baba evinden konserve, ev yapımı turşu ve akıl sağlını eklemek gerekiyor.
Gazete Duvar / 13.10.21