Dikkatler, Çin'in Vuhan kentinden yayılarak 1.4 milyarlık Çin nüfusu ve tüm dünyada alarm durumu yaratan yeni tipte koronavirüsle ilgili gelişmelere çevrildi.
Çin'de 100'ün üzerinde insan mutasyona uğramış bu virüs yüzünden hayatını yitirirken, 2 bin 500'den fazla vaka bulunuyor. ABD'den Avrupa'ya ve Asya'ya pek çok ülkede de art arda koronavirüs vakalarına rastlandı. Virüs yüzünden adeta 'hayalet kentlerin' oluştuğu Çin'in dünyanın en önemli gelişen devi ekonomisi de salgından etkilenmiş durumda. Bu yüzden virüsün bir silah laboratuarında üretilerek yayılmış bir nevi 'biyolojik savaş' sonucu mu yayıldığına dair komplo teorileri eksik olmuyor. Özellikle de sosyal medya üzerinden yayılan cinsinden...
Yeni tipte koronavirüs tartışmalarını ve geçen hafta New York Times (NYT) gazetesinin haberiyle gündeme gelen 10 yıl önce Amsterdam Schiphol havaalanında düşen THY uçağında Boeing firmasının sorumluluğunun ört bas edildiği iddialarını 'teknopolitik' gündemi yakından takip eden bilişim ve teknoloji uzmanı T24 yazarı Füsun S. Nebil ile konuştuk.
'Ekonomiye zarar vermek için biyolojik saldırı yapılmış olabilir'
Füsun S. Nebil, 21'inci yüzyılın dünyasında geleneksel sıcak çatışma koşulları dışında 'siber saldırılar' başlığının öne çıktığını belirtirken, bunun kapsamının aslında çok daha geniş tutulabileceği görüşünde. Teknolojinin bilimin her alanıyla ilintisi eşliğinde ülkeleri ve ekonomilerini etkileyen bir 'teknopolitik' alana atıf yapan Nebil, Çin'in ortasındaki Vuhan kentinden yayılan yeni tipte koronavirüs salgınına dikkat çekti. Vuhan'ın sanayisi gelişmiş bir bölge olduğuna dikkat çeken Nebil, özellikle internette Çin ekonomisine zarar verme amaçlı biyolojik saldırı iddialarının hızla yayılmasına dikkat çekti:
"İçinde bulunduğumuz yüzyıl aslında 1940’lardan itibaren de çeşitli bildiğimiz geleneksel savaş yöntemlerinin dışındaki yöntemleri konuştuğumuz dönem. Siber saldırıları konuşuyoruz ama bu biyolojik saldırı da var olan bir şey dünyada. Teknopolitik başlığı altında çok uygun çünkü ekonomiyi etkiliyor. Bu Çin’in ortasında bir bölge, Vuhan isimli. Eğer birtakım internet üzerindeki tahminlere bakarsak, orada yayılma vektörü Çin’in tamamına neredeyse etkiliyor. Vuhan çok endüstriyel bir bölge. Bir sürü üretimin temelindeki ara maddeleri üreten yer. Dolayısıyla ekonomiye zarar vermek için bir biyolojik saldırı yapılmış olabilir. Bu konuda WhatsApp gruplarında yayılan sesli bir mesaj var. Çocuğu orada olduğu iddia edilen bir adamın söyledikleri. Güya oradaki nehrin içinde yılan balığı ki açıklamalar da o yönde deniz ürünleri satan hatta vahşi hayvan ürünleri satan bir pazardan yayıldığı söyleniyor. Orada nehre düşmüş bir füze parçasından bahsediliyor. Dolayısıyla bunlar komplo teorisi düzeyinde belki de gerçek, bilmiyoruz."
'Koruma amaçlı küçük grip testleri yapılmıştı'
Nebil, 20'inci yüzyılda da pek çok ülkenin küçük grip virüslü testler gerçekleştirmelerine atıf yaparken, 'biyolojik saldırı' tehdidinin ortaya çıkmasıyla birlikte BM'nin 1975'te bu tür testleri yasakladığını vurguladı:
"Aslında İngilizler 1930’lardan itibaren bir şeyler çalışmış. Ama ilk denilen test 1942 yılında İskoçya’nın kuzeyinde küçük bir adada 80 tane koyunun üzerine uçakla şarbon virüsü atmışlar. Bir yandan Londra’ya atılırsa ne olur diye baktıkları da söyleniyor. Ama asıl Alman şehirleri üzerinde şarbon atarlarsa ne tür etkisi olur diye. Bu aynen nükleer silah gibi. Bomba attığınız zaman orayı patlatıyor, sadece oraya zarar veriyor. Ama bu biyolojik saldırıda su, rüzgar, doğal şartlarla yayılıp tekrar sizi de vurabilir. O yüzden test edilmiş. Rusların da bir testi var 1954’te. Daha korunma amaçlı diyelim. Daha küçük testleri grip virüsüyle İngilizler metroya salmışlar. Amerikalılar da San Francisco’da Golden Gate köprüsünün altından rüzgara bakarak nasıl dağılıyor görmek için salmışlar. Dolayısıyla bu alanda çeşitli testler var. Ama o biyolojik saldırı orada kalmayıp yayılabildiği için Birleşmiş Milletler tarafından 1972’de açılan bir sözleşme ile 1975’te yasaklanmış kullanıma.”
'İspatlamak zor'
Türkiye'de daha önce tarım sektöründe görülen bazı vakalar ve bir kısım kuş gribi gibi salgın hastalık vakaları üzerinden 'biyolojik saldırı' olasılıkları akla düşerken, Nebil, bunların tesadüf eseri mi olduğu yoksa 'bilinçli' mi yapıldığını ıspatlamanın zor olduğuna vurgu yaptı:
"Bunları ispatlamak zor. Bir ara ben de tiroit ile ilgili sorun yaşadım. Doktora sorduğumda İstanbul’da 10 kişiden 8 kişide tiroit nodülleri olduğunu, bazılarının çok küçük olduğu için fark edilemediğini söylemişti. Nedenini sorduğumda bu konuda herhangi bir araştırma olmadığını söylemişti. Bu Çernobil de olabilir, sulardan da olabilir bilmiyoruz demişti. Bu tür bir sorun var. Ayrıca Soner Yalçın’ın kitapları da aslında biyolojik saldırıdan bahsediyor sonuçta, biraz daha ince düşünürseniz. Kene olayı var, tavuk gribi yaşadık, o dönem bir sürü tavuk itlaf edildi o dönem. Şimdilerde bu sene fındığa bir böcek geldiği söyleniyor, uçaktan atılmış olabilir, bilmiyoruz."
'FAA Boeing'i adeta kendi kendine onay verir konuma getirmiş'
Füsun Nebil, geçen yıl Endonezya ve Etiyopya'daki uçak kazalarıyla dikkatlerin çevrildiği Amerikan Boeing şirketinin 10 yıl önce Amsterdam'da düşen ve 9 kişinin canını alan THY uçağıyla ilgili sorumluluğunun örtbas etmesi vakasını da değerlendirdi. Geçen hafta NYT'ın haberiyle gündeme gelen örtbas girişimi Hollanda'da tartışma yaratmışken, Nebil, ABD'nin dünyanın en ciddi kurumlarından sayılan Federal Havacılık İdaresi'nin ülkenin önde gelen şirketi Boeing'in teknolojik gelişim konusunda adeta 'kendi kendine onay verir' duruma getirmiş olduğunu, bunun da ciddi sorunlar yarattığını aktardı:
"Hollandalı yetkililer yalanladılar ama haber yerinde duruyor. Bu uçak 737 Max’ların yani geçen yıl düşen iki uçağın öncülü 737, Amsterdam’da düşen uçak. NYT haberinde, uçağın rüzgara açısını ölçen bir sensör, uçuş kontrol bilgisayarından kalkıştan sonra uçağın burnunu aşağı itmiş, bu da hızını düşürmüş. Geçen yılki iki olaya bakalım; biri Endonezya, biri Etiyopya. Birinde 189 kişi öldü, diğerinde de 157 kişi. Bu uçaklardan ilki Endonezya uçağı düştüğü zaman Boeing alelacele bir yazılım geliştiriyor, farklı bir şey geliştiriyor. Çünkü 737 Max’larda bir tasarım değişikliği yapılmış. Bu kanatların öne doğru çekilmesi, üzerindeki motorların da yukarıya doğru çevrilmesi şeklindeymiş ve ağırlık dengesini arkaya doğru çeken bir değişiklik bu. Bazı uzmanlar şöyle enteresan şeyler söylüyorlar. Amerikalıların çok güçlü bir havacılık otoritesi var, FAA. Bu kurum bu olayda bütün Boeing uçaklarına onay veriyor. Ama şirketin içindeki birilerini yetkilendirmiş, yani Boeing kendi kendine onay verir hale gelmiş. İlaveten bir başka sorun da şu. Uçağı bir bütün olarak onaylamak yerine parçaları onaylıyorlarmış. Yani motor ve kanattaki değişikliği onaylamışlar. Ama o kanatlar ve motorla uçağı bir bütün olarak onaylamamışlar. Dolayısıyla burada birtakım hatalar gözüküyor. Hollandalılar niye başka türlü davrandı? Boeing niye baskı yaptı? 737 Max’ların toplam aldığı sipariş 4 bin adet ve hacim olarak 666 milyar dolar. Yani Amerika’nın en büyük ihracat kalemlerinden biri bu."
'FAA karar vermeden ne karar vereceğini zaten biliyordum'
Nebil, ABD'nin Çin'le ticaret savaşına tutuşmuş olduğu bir dönemde önde gelen uçak şirketinin rakibi Airbus karşısında zayıf duruma düşeceğine dikkat çekti. Boeing'in hataları ortaya çıkmasın diye yazılım geliştirirken pilotları haberdar etmemesinin Endonezya'nın ardından Etiyopya'da da uçak düşmesine yol açtığını aktaran Nebil, FAA'nin bu uçakları uçuştan men etmek yerine yazılımı güncelleyene kadar yerde tutmaya onay vermesinin 'ekonomik kaygılarla alınmış bir karar olabileceğini' ve büyük tehlikeler yarattığını söyledi:
"Amerika sıkışık durumda, Çin ile yaptığı savaşın nedeni zaten bu. Amerika bunu satmaya uğraşırken Airbus savaşını da düşünün Avrupa ile, tam orada bir problem öne çıkıyor. Uçak düşüyor. Alelacele bir yazılım geliştiriyorlar, özelliği denge kaybı olduğu için uçağın burnu havaya kalkıyor ya onu aşağı yatırmak. Fakat bunu kendi hataları ortaya çıkmasın diye pilotlara duyurmadan kendi kendilerine güncelliyorlar. Üstüne Etiyopya’daki uçak düşüyor. O da düşünce bunlar konuşulmaya başlanıyor. O arada bunlar önce yazılımı güncelleyeceğiz diyorlar. Fakat bir senelik bir soruşturma yapıldı aralık ayında sonra erdi. FAA, ben daha karar vermeden ne vereceğini zaten biliyordum. Amerika’nın en büyük ihracat kalemi 600 küsur milyar dolar, karşısında Airbus var, öne geçecek. Bütün bunların karşısına FAA, bu uçak uygun değil uçuştan alır kararı verir miydi, vermedi. Onun yerine yazılımı güncelleyene kadar uçuştan alalım denildi."
'İstanbul Havaalanı'nda uçurmak çok tehlike yaratır'
Füsun Nebil, 737 Max'lerden 50 adet sipariş vermiş ve 11'ini de teslim almış olan Türkiye'nin de şimdilik bu uçakları yerde tuttuğunu belirtirken, uçakların tasarım sorununa rağmen yazılım güncellenerek yeniden devreye sokulması ihtimaline dikkat çekti. Nebi'e göre özellikle rüzgar sorunu bulunan İstanbul Havalimanı’nda bu uçakları kullanmak tehlike arz edecek:
"Geçen hafta uçuştan tamamen alındı diye Türk gazetelerinde haberi çıktı, çok üzüldüm. Çünkü tamamen alınmışlığı yok, güncellenene kadar alındı. Buradaki problem bu uçaktan 50 tane siparişi var Türk Hava Yolları’nın. 11 tanesini de almış, şimdilik uçurmuyor, yerde, bir problem yok. Yarın öbür gün FAA, tamam yazılım diyecek ve o andan itibaren tasarımı bozuk olan bu uçakları 50 tane siparişi nasıl alacağız bilmiyorum ama 11 tanesi en azından elimizde, uçurmaya başlayacağız. Yeni İstanbul Havalimanı’nın rüzgar durumunu düşünürsek, çok tehlikeli bir durum."
Sputnik / 29.01.20