Arap dünyasında geçen hafta: Marx’a özür borçluyuz

El Arab gazetesinden Ali Kasım, korona virüsü ile ilgili sosyal adaletin sağlanmasında devletin rolünü anlattığı yazısında Karl Marx'tan özür diledi. Kasım "Karl Marx ve onun izindeki sosyalistlerin fikirleriyle alay edebileceğimizi düşünüyorduk. Ta ki, korona virüsü gelip bu anlayışı yerle bir edene kadar. Gözle bile görülemeyen bir virüs hatalı olduğumuzu gösterdi." ifadesini kullandı.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 17 Mayıs 2020
  • 08:30

Arap dünyasında bu hafta ABD ve Çin arasında devam eden gerilim, Filistinliler için çok önemli bir gün olan Nekbe’nin 72’nci yıl dönümü, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun İsrail’e yaptığı ziyaret, Suudi Arabistan’ın kemer sıkma tedbirleri ve korona vürüsü salgınının geleceği ile ilgili tartışmalar vardı.

Özellikle de Suudi hükümetinin kemer sıkma tedbirleri, Covid-19 salgınının Arap dünyasında başta ekonomik alanda yarattığı yıkım ve bunun sonuçlarının medyada daha fazla tartışılmaya başlamasına neden oldu.

‘Büyük Felaket’in 72’nci yıl dönümü’

İsrail devletinin 14 Mayıs 1948 tarihinde kurulmasını “Büyük Felaket” anlamına gelen Nekbe olarak adlandıran Filistinliler, bu yıl da birçok ülkede ve Filisitin toprakları içinde protesto ettiler. Ancak Nekbe’nin 72’nci yıl dönümünden bir gün önce İsrail’e gelen ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun bu ziyareti zamanlama açısından oldukça dikkat çekti.

Londra merkezli Kuds El Arabi gazetesi, Pompeo’nun İsrail’e gelişinin ABD’deki önümüzdeki başkanlık seçimleriyle ilgili olduğuna işaret etti.

“Pompeo’nun Maskesi: Amerikalıların oyunu almak için Filistinlileri satmak” başlıklı makalede, ABD’nin Batı Şeria’nın İsrail’e bağlanması projesine destek vermesiyle Trump’ın başkanlık seçimlerinde radikal Hıristiyan sağın oyunu almayı hedeflediği vurgulandı.

Suudi Arabistan’ın kemer sıkma önlemleri

Petrol zengini Suudi Arabistan’ın bu hafta ekonomik açıdan kemer sıkma olarak değerlendirilen önlemler açıklaması gündemin birinci konuları arasında yer aldı. Ekonomik büyüklüğü ve sahip olduğu petrol rezervleriyle dikkat çeken Arabistan’ın KDV’de artış ve kamu çalışanlarına ödenen geçim ödeneklerinin kaldırılması gibi tedbirlere gitmesi, petrol fiyatlarının düşmesinin ardından ülkedeki ekonomik durumun ne derecede etkilendiğini gözler önüne serdi.

Suudi hükümetinin ekonomik açıdan sıkıntıya girdiğine dair birçok haber ve makale Arap medyasında geniş bir şekilde yer alırken bazı Suudi basın organları bunu, “Türkiye ve Katar gibi ülkelerin medyaları yalan haberlerle Suudi ekonomisini etkilemeye çalışıyor” şeklinde açıklamaya gitti.

Yine bazı gazetelerin bu kararları “önce vatan” şeklindeki sloganlarla savunması da göze batan noktalardan biri oldu.

‘Marx’a özür borçluyuz’

“Karl Marx ve onun izindeki sosyalistlerin fikirleriyle alay edebileceğimizi düşünüyorduk. Ta ki, korona virüsü gelip bu anlayışı yerle bir edene kadar. Gözle bile görülemeyen bir virüs hatalı olduğumuzu gösterdi.

Ütopik bir düşünce veya idealist bir yaklaşım olarak gördüğümüz şey, eğer kapitalizm kendini kurtarmak istiyorsa bir şart olacak.

Marx’a biz özür borçluyuz. Sosyal adaletin tesis edilmesinde devletin vazgeçilmez rolünü ifade etmişti ancak insanlık bu adaleti sağlayamayınca, korona virüsü adaleti bize hatalı olduğumuzu anlatmak için geldi.

Özür dileriz Marx, sen ezilenlerin haklarını savunmak için kendini adamışken, biz onları sorumlu tuttuk ve onları tembellikle suçladık. Ekmek bulmayan halk ayaklandığında, neden pasta yemiyorlar diyen Marie Antoniette’in hatasını tekrarladık.

Zira açıkça görüldü ki, sağlıksız insanlar, yaşları ilerlemiş olanlar ve yetersiz beslenmekten dolayı bağışıklığı güçsüz olan fakir kesimler virüs yüzünden hayatını kaybetme riskiyle en fazla karşı karşıya kalan kesimlerdir.” (Ali Kasım / Londra merkezli El Arab gazetesi)

‘Korona sonrası öngörüleri ne kadar doğru?’

“Son dönemlerde korona virüsü salgınının bütün alanlardaki muhtemel sonuçları üzerine yazılan yazılarda artış var. Bazıları okuyucuya bilgi vs. takdim ettiği için faydalı olabilir. Ancak bu tarz yazılar çoğunlukla sadece yazanın bakış açısını yansıtan belli siyasi ve ideolojik çerçevededir. Bir yandan sol, bu salgını kapitalizmin sonu olarak görürken, liberaller ise bunu daha fazla küreselleşme için ekonomik gidişatın yoluna girmesi olarak görmektedir.

Ancak insanların ve özellikle de uzmanların üzerinde uzlaştığı nokta, geleceği kestirebilmenin imkânsız olduğudur. Tarihin kendine has bir mantığı vardır. Ki bu mantığı tarihi yapanlar bile bilmemektedir.

Buradan hareketle korona virüsü salgınının sonuçları öncelikli olarak -yazarların ve düşünürlerin bakış açısı olmaktan önce- sosyolojiyle ilgilidir. Tarih art arda meydana gelen olaylar şeklinde değil, birikimsel bir süreç şeklinde ilerler. Bu günlük gerçek tarihin kendisi belirleyicidir. Örnek verecek olursak, 1971 yılında Bangladeş’in bağımsızlığı, o dönemlerde Pakistanlı taraflar arasındaki savaştan sonra, Doğu Pakistan olarak adlandırılan bölgeyi şiddetli kasırga ve sellerin vurmasının ardından gerçekleşti. Tabii seller ve kasırga tek başına neden değildi. Aksine bahane oldu. Ancak sel ve kasırga varolan birikimi ve çelişkileri açığa çıkardı.” (Nizar Bedran / El Kuds El Arabi)

‘Çare bulunmazsa çöküş yakın’

“Suudi Arabistan hükümeti daha önceki tedbirlerin ardından son olarak bir dizi kemer sıkma önlemi daha açıkladı. Bunun da yükü vatandaşın sırtına binecek. Bu tedbirlerden biri kamu çalışanlarına verilen geçim ödeneğinin durdurulması oldu. Önümüzdeki aydan itibaren kesilecek olan geçim ödeneğinden 1.2 milyon Suudi Arabistan vatandaşı faydalanıyor. Bu ödenek 2019 yılında 81.7 milyar riyale kadar ulaşmıştı.

Hükümet bunun yanında KDV’yi yüzde 5’ten yüzde 15’e çıkaracak. Bunun uygulaması ise temmuz ayında başlayacak. Bu da gıda ve temel tüketim maddelerinde fiyat artışında ve vatandaşa yönelik hizmetlerde pahalılaşmaya yol açacak. Bu da daha sonra belki hem benzin fiyatlarında hem de diğer vergilerde fiyat artışına neden olacak.

500 milyar dolarlık döviz rezervini elinde tutan Suudi Arabistan bütün bu kemer sıkma tedbirlerini uygulamaya başladıysa, bu rezervin yüzde 1’ine bile sahip olmayan diğer Arap ülkeleri ne yapsınlar?

Eğer G20 ülkeleri grubuna üye olan ve bölgede en büyük ekonomiye sahip olan Suudi Arabistan böyle tedbirler alıyorsa, hiçbir doğal zenginliğe sahip olmayan Arap ülkeleri ne yapsın?

Mevcut kriz çok büyük ve belki kimse bundan kurtulamayacak. Ve eğer dünya korona virüsüne karşı bir önlem bulamazsa çöküş yakındır.” (Mustafa Abdülselam / El Arabi el Cedid gazetesi)

Gazete Duvar / 17.05.20