Yargıtay, 10 Ekim katliamı davasıyla ilgili verilen mahkeme kararını onadı.
Şartlı salıverme hükümleri uygulanırsa faillerin bir kısmı çok yakında serbest kalacak. Ama zaten, esas failler davaya hiçbir zaman dahil edilmemişti.
103 kişiyi kaybettiğimiz katliamın davası, Yargıtay’ın bu kararıyla, birkaç örgüt üyesine verilen cezalarla sona ermiş oldu.
Yargıtay’ın kararında, katliama cevaz veren kamu görevlilerinin de Antep ve Adıyaman’daki IŞİD hücrelerinin de adı geçmiyor.
Örneğin, Adıyaman'daki Dokumacılar grubu lideri Mustafa Dokumacı’nın ve Dokumacılar grubunun adı, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararında yok.
Kim bu Dokumacılar? IŞİD’in Türkiye’deki en büyük hücrelerinden. Aynı zamanda, Suruç’taki intihar saldırısını yapan Şeyh Abdurrahman Alagöz ile Ankara Garı’ndaki saldırıyı düzenleyen kardeşi Yunus Emre Alagöz’ü örgütleyen grup.
Yargıtay’ın kararında adları atfen bile yazılmamış.
Haksızlık etmeyelim, kararda Antep hücresine bir cümleyle atıf var. Devam eden diğer dosyada firari olamayan tek sanık Erman Ekici’yle ilgili: “Dosya kapsamına göre DAEŞ (IŞİD) silahlı terör örgütü yöneticisi olduğu anlaşılan sanığın, davaya konu canlı bomba patlamaları ile ilgili olarak DAEŞ (IŞİD) silahlı terör örgütünün Gaziantep sorumlusu olan Yunus Durmaz’dan ele geçirilen dijital materyallerin incelenmesi sonucunda dijital materyalde olay ile ilgili düzenlemiş bulunan belge içeriğine göre DAEŞ (IŞİD) silahlı terör örgütünün Suriye’de bulunan sözde yönetiminden davaya konu canlı bomba eylemlerine ilişkin onay bilgisinin sanık tarafından Yunus Durmaz’a getirildiğinin anlaşılmış olması…”
Bu kadar. Antep’te kim, kimi, nasıl, ne zaman örgütledi, halen kimler örgüt üyesi… Bunlar yok. Ne Adıyaman’da ne Antep’te neler olduğuyla ilgilenilmiş.
Soruşturma savcılarının, dosya sakladığına dair şikâyetlerle ilgilenilmediği gibi. 10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, iki soruşturma savcısı Ramazan Dinç ve Tekin Küçük hakkında dosya gizlemek iddiasıyla şikâyetçi olmuştu. Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu şikâyet dosyasını işlemden kaldırdı.
Avukatların gizlendiğini söylediği 9 klasörde ne vardı?
İntihar bombacılarının aracına eskortluk yapan sanık Yakub Şahin ve örgütün nakliyecisi Hüseyin Tunç ile ilgili soruşturma evrakı.
Evrakta, Yakub Şahin ve Hüseyin Tunç’un katliamdan 10 gün önce, 30 Eylül 2015’te, Nizip’te 2 ton gübre satın almak istedikleri, gübrenin, bombalı saldırı eyleminde kullanılabileceğinden şüphelenen satıcının kimlik soruması üzerine alamadan ayrıldıkları ve gübre satıcısının şikâyeti üzerine haklarında soruşturma başlatıldığı bilgisi yer alıyordu.
Durum 2 Ekim 2015’te Gaziantep Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Büro Amirliğine ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne bildirildi. Hiçbir işlem yapılmadı. 8 gün sonra Ankara Garı’nda bombalar patladı.
Yargıtay’ın kararında savcılar, polisler ve Ahmet Davutoğlu gibi dönemin siyasileriyle ilgili de hiçbir şey yok.
Yargıtay Savcısı itiraz etmezse mağdur ailelerinin bundan sonraki durağı Anayasa Mahkemesi olacak. Gerçeğin tümünün ortaya çıkması içinse yıllar geçecek gibi görünüyor.
BirGün / 02.08.22