Panama’da işçiler, doğanın talan edilmesini ve rejimin madencilik şirketleriyle yaptığı anlaşmaları protesto etmek için sokaklara çıkmayı sürdürüyor.
Kanadalı First Quantum Minerals’ın yan kuruluşu olan madencilik şirketi Mineria Panamá S.A. ile yapılan sözleşmenin uzatılmasına karşı haftalardır kitlesel protestolar, grevler ve yol kapatma eylemleri gerçekleştiriliyor. Sözleşmenin uzatılması ile Şirketin Panama'daki bakır madenini 20 yıl daha işletmesine izin verilecek.
Junge Welt gazetesinde 28 Kasım’da yayınlanan Endüstriyel İnşaat İşçileri Sendikası (Sindicato Único Nacional de Trabajadores de la Industria de la Construcción y Likees-Suntracs) Genel Sekreteri Saúl Méndez R. İle yapılan röportajda Panama’daki durum özetleniyor.
Sendikanız Panama’da önde gelen güçlerden biri. İnşaat işçileri sendikası olarak neden bu protestoları destekliyorsunuz?
Panama'da askeri diktatörlük döneminden bu yana 44 yıldır neoliberal ekonomik model uygulanıyor: kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi. Doğal kaynaklarımızın sömürülmesi ülkemize hiçbir gelişme sağlamadı. Bu, Panama ve “az gelişmiş” olarak kabul edilen Latin Amerika veya Afrika'daki diğer tüm ülkeler için geçerlidir. Panama'da, bir maden ülkesi olmak isteyip istemediğimize dair hiçbir zaman kamuoyunda bir tartışma yapılmadı. Egemen sınıflar, şirketler, Ticaret Odası ve onlara hizmet eden siyasetçiler kararlaştırdı ve kontrolleri altındaki medya aracılığıyla bize ilettiler. Biz, sendika olarak inşaat işçilerinin haklarını savunmak zorundayız. Madenle yapılan sözleşme iş hukuku konularına da değiniyor. Madende kendi iş kanunları geçerli; madenin özelliklerine ve maaşlarına göre çalışmak zorunda olan yabancı, Asyalı işçiler ülkeye getiriliyor. Bizim tutumumuz açık: Biz vatanseveriz ve Panama'nın ulusal egemenliğini savunuyoruz.
Bu sözleşme Mineria Panama S.A. ile ne zaman imzalandı?
Bakır madeni ile sözleşme 1997 yılında imzalandı ve yirmi yıl sonra, 2017 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından yasa dışı ilan edildi. Ancak bu durum siyasi sorumlular tarafından hiçbir zaman dikkate alınmadı. Anayasa Mahkemesi de kendi kararının yürürlüğe girmesi için hiçbir şey yapmadı. Bu yılın Ekim ayında Kongre, Minera Panama'nın yirmi yıl boyunca faaliyetlerine devam etmesine izin veren 406 sayılı Yasayı kabul etti. Bu madencilik yöntemleri, Orta Amerika'nın ekolojik kalplerinden biri olan tropik bir bölgedeki ekosisteme büyük zarar veriyor. Hükümet, 407 sayılı Kanunla madencilik imtiyazlarının çoğunu askıya alma kararı aldı.
Protestolara neden hala devam ediyorsunuz?
Protestoların baskısı altında hükümet 407 sayılı yasayı çıkardı. Ancak bu yetersizdir. Burada, Minera Panama imtiyazı açıkça hariç tutulmuştur. Sonra Panama gibi küçük bir ülkede 150 yeni maden imtiyazı için başvurular var. Bizim tutumumuz çok açık: Protestolar 406 sayılı kanun iptal edilene ve Panama metal madenciliğinin olmadığı bir ülke haline gelene değin devam edecek.
Sokakta durum nedir?
Basında çıkan haberlere göre protestolar sırasında dört kişi öldü. Çok sayıda yaralanma ve tutuklama yaşandı. Durum karmaşık. Şu anda yargılanması gereken 1.300 tutsak var. Geçtiğimiz günlerde sendikamızın 15 üst düzey üyesi tutuklandı. Sözleşmeli katiller de devrede. Şu ana kadar dört cinayet işlendi ve birçok kişi ölümle tehdit edildi. Yapılacak en güvenli şey sokağa çıkmamak ama protestoların devam etmesi gerekiyor. Anayasa Mahkemesi 406 Sayılı Kanun’la ilgili yeni bir karar açıklayacak. Ama dediğim gibi 2017 kararı hiçbir zaman uygulanmadı.
Panama'daki işçi sınıfının durumu nedir?
Ülke Latin Amerika'da istikrarlı ve müreffeh kabul ediliyor. Ülkenin zengin olması nüfusun durumunun iyi olduğu anlamına gelmiyor. Panama'daki insanların çoğunluğu ekonomik açıdan zor koşullar altında yaşıyor. Sendika olarak inşaat sektöründe yaklaşık 20 bin işçiyi temsil ediyoruz ve geçen yıl yüzde 6,6 oranında ücret artışı elde edebildik. Nüfusun neredeyse yüzde 50'si kayıt dışı sektörde çalışıyor. Öte yandan, “Panama Belgeleri”nde ortaya çıkarılan, örneğin bir yolsuzluk ve cezasızlık ağı gibi yasadışı işlemlerden yüksek karlar elde edenler de var.
Çeviri: Kızıl Bayrak
Junge Welt / 28.11.23